Sizi ne mutlu ediyorsa onun peşinden gidin! 

Bu cümle aslında köşe yazısının özeti...

Şöyle bir mutlu olduğunuz şeyleri düşünün ve sonra buna ne kadar zaman ayırdığınızı hesaplayın. Kimimiz için hafta sonları ve onun için bile 5 gün ömrünüzden gidiyor. Devam edelim... Hafta da bir oynanan bir halı saha maçı mı? Ya da tuttuğunuz takımın maçını beklemek mi? İzlediğiniz bir dizi için bir sonraki bölümü bir hafta beklemek mi? Bayramlarda ailemizle baş başa bir tatil mi? 

Bunlardan biri ya da benzerleri diyebiliriz. 

Oysa anı yaşamak plansız yaşamak ve mutlu olduğun şeyleri artırabilmek için onu tekrar etmek yaşam sevincimizi daha da artıracaktır.

Çok çabuk akşam oluyor ve hatta çabuk bitiyor ama beklenilen o özel anlar için bu kısa hayatımızı heba etmeye değer mi? 

Ya geçmişle anıları tazeleriz ya da gelecekle ilgili planlar peşindeyiz. Peki ya şimdi? Evet şimdi ne yapıyoruz. Şimdimizi ne kadar doldurabiliyoruz. Kim bilir belki de ilerideki en özel anlarından birini yaşamak üzeresin.

Sevdikleriniz hayattayken yaşam mücadelesi diyip zamanınızı kısıtlamayın.

Elbette yaşamak için çalışmak gerek ama biriktirdikleriniz için harcadığınız zaman ile nasıl bir hayat sürdürüyorsunuz?

Sabah oldu yeni bir gün, akşam oldu yatalım. Hele bir de manevi huzur yoksa bu döngüden keyif de alamazsınız. Elbette 24 saat mutlu olalım demiyorum ama gelin bir 24 saatimize bakalım.

8 saat uyuyoruz, 8 saat çalışıyoruz ve geriye kalan 8 saatte neler yapıyoruz? Günün üçte biri zaten rutinde son 8 saatte neler yapıyorsunuz? İşte hayatın sırrı orada başlıyor.

Ben çok düşünmeden söyliyeyim. Ailenizle birlikte olsanız bile her birinizin elinde telefon ve reels video izliyerek en az 4 saatini geçiriyoruz. 

Doğal ihtiyaçlarınız yemek içmek ve tuvalet ihtiyacınıza da hadi bir saat ayırsak kaldı 3 saat. Bir dizi ya da bir maç gitti yarısı kaldı 1.5 saat. İşte o 90 dakika sizi yansıtıyor. Nasıl değerlendirdiğinize bakın sonuç ortada... 

2025 de Ocak ayı da bitiyor. Hayatın ne kadar hızlı akıp gittiğini sadece günler haftalar değil aylar içinde söyleyebiliyoruz. 

Hani o ertelediğiniz ne varsa artık onlar için düğmeye basma vakti gelmedi mi sizce?

Hep başkaları ne der diye şekil verdiğiniz hayatınız bu şekilde sürdürmeli mi?

Hayatınızda bir var hakemi varmış gibi düşünün ve farklı bir gözle yaşamınızı yeniden gözden geçirin. Gerekirse kafanızda defalarca tekrar tekrar oynatın. Göreceksiniz ki çoğu şey sizin zamanınızdan hayatınızdan bir daha geri gelmeyecek kadar çabuk akıp geçmiş. Keşke dememek için iyi ki demek için bunu kendinize çok görmeyin. 

Yaşadım bu benim hatayım. İyisi ile kötüsü ile bazen aldığımız yanlış kararlar olsa dahi. 

Rızkınızdan tereddüt etmeyin. Zaten bittiyse bu dünya da işimiz yok. Kaygılanmamıza gerek yok. 

Hayatınızı kolaylaştırmak için kendinize zaman ayırın. Duymak istediklerinizi söylerler size ve siz bunun zaten farkındasınızdır. Bu yüzden bir karar alacaksanız son kararı siz verin. Sana güveniyorum senin düşünceni demiyelim demeyin kimseye. Unutmayın bu hayat sizin ve bir hayatınız var. Onu kimsenin yönetmesine izin vermeyin. İnsani duygulardan çıkmadan hayatınızı yaşayın. 

İnsan beşerdir. Beşer şaşar yani hata yapar. 

Ama unutmayın ki bu dünya da en az hata yapan kazanır.