Sabah işe giderken ya da işten eve dönerken ki sürece biz radyoculardan yol saati deriz. Trafiğin en kalabalık ve hatta durma noktasına geldiği anlar yol saatidir radyoda.
Niyeyse özellikle de Cuma günleri trafik çok daha yoğun olur. Bunun başlıca sebeplerinden biri de tatil başlangıcı olduğu için insanlar aracı ile sadece işten çıkmıyor ayrıca hafta sonu tatilini de değerlendirmek için yola koyulmuşlardır.
Bilinen İstanbul trafiğinin yıllardır sebebi kalabalık bir şehir olmasıdır. İstediğiniz kadar alternatif yollar üretin o kalabalığa çözüm bulamazsınız.
Bulunamadı da; ancak İzmir yine bildiğimiz canım garibim İzmir’im. Alternatif yolları olmadığı gibi üçlü veya dörtlü şeritten bir anda ikili şeride düşen yolları olunca trafik hepten işin içimden çıkılmaz bir hale bürünüyor.
Şimdi eğer birleşen bir yol varsa oradaki yoğunluğu anlayabiliriz misal Yeşildere'den bahsedelim üç şeritli bir yolda ilerlerken bir anda iki şeride düşerse orada trafik sürekli tıkanır.
Karşıyaka'ya Betonyol da her akşam ve sabah saatlerinde daha az yoğun olan tarafın bir şeridini o saatlere açma şansınız maalesef her yerde olmuyor.
Buca'ya yolunuz illa ki düşüyordur orası tam bir kaos ortamı. Battı çıktı yapılsa bir çok noktasını rahatlatabilecekken resmen Hindistan da gibi birbirine çarpmadan iç içe geçen araçlar görebilirsiniz. Hasanağa parkının üstü.
Oradaki yol yazın dahi çok yoğun otobana bağlanan daracık yol her daim felç. Bir tane battı çıktı yapılsa şartlar oluşmuyorsa bir köprü gibi üstten yol verilse o güzergah rahatlayacak.
Bornova da, Bayraklı da aynı. Neresi çok rahat ki ?
Alt yapı için çalışmaların yapıldığı yollara çalışma bittikten sonra toprakla mıcırla daha yere oturmadan asfaltı atıp yolun daha da çabuk bozulmasına neden olmayı da hiç anlamıyorum.
Bu işlerden anlayan hiç kimsede mi yok böyle olamayacağını söyleyen bir fikir beyan edende mi hiç olmaz ?
Çukurlara zaten hiç girmiyorum bile. Çünkü bazıları artık çukur değil nerdeyse obruk kadar derin.
Belediyeleri ya da karayollarını göreve davet ediyorum. Bunun sorumluluğu hangisindeyse acilen görevini yapmalı.
Sıfır bir araç alıp onu İzmir'de kullanmak resmen kumar. Alt takımı iki ay içinde elden geçirmeniz gerekebilir.
Şimdi yol saatinde, biz radyocuların istediği şartlar zaten oluşmuş oluyor. Trafiği durma noktasına getiren bu sebepler araçlarda radyo dinlenme süresini artırıyor. Başka da hiç bir espirisi yok.
Ha bu arada bana lütfen motorcu kardeşlerimiz kızmasın ama trafik kurallarına uyanlar hariç büyük çoğunluğu da maalesef kazalara neden oluyor. Motora binenlerde otomobil kullanlara aşırı tepkili olduğunu görürsünüz.
Biz de trafikte varız bu da bir araç. Haklı evet kurallara uyanlara zerre itirazım yok. Ama hem otomobil kullananlara çemkirip hem de trafik kurallarını hiçe saymak da ayıp yahu.
Aracı sollamak adı üzerine solundan sinyal vererek olur o da her şart da solllama yapılmaz.
Trafik levhaları ve yerdeki düz çizgiler seni yönlendirir. Ama ben işime gelirse sağdan da geçerim işime gelirse kaldırıma da çıkarım işime gelirse yaya yolundan da dönerim derseniz bu işler çözülmez.
Kaskını takan ve bu kurallara uyan hatta bunu ekmek kapısı yapan, kurallar dışına çıkmayanlara lafım yok. Ama üstüne alınmak isteyen yarası olan da gocunabilir.
Motor çok riskli şerit değiştirken defalarca kontrol edip öyle şeridini terk ediyorum. Çünkü dokunmanız bile büyük bir felaketle sonuçlanabilir.
Eskiden bu kadar çok motor da yoktu. Şimdi nerdeyse 50 lira olunca akaryakıtın litresi insanlar ister istemez daha ekonomik buluyor. E trafiğin yoğun olması da cabası. Birazda yollar da olsa.
Benim de motor ehliyetim var ve kullandığım zamanlarda oldu. Ama kendime yapılmasını istemediğim hiçbir şeyi kimseye yaşatmadım.
Kırmızı ışıkta bile durmayıp kaldırımdan devam eden onlarcası var trafik de. Sadece benim bu konuda şikayetçi olduğumu düşünmüyorum.
Yol da geçen konforsuz tüm şartları bir arada değerlendirince de acaba bunun bir başka yolu yok mu diyorsunuz?
İzmir de bildiğiniz tali yollar bile aynı durumayken ve alternatifsiz olduğu müddetçe böyle devam edecek. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yerinde olsam İzmir'i öyle bir şehir haline getiririm ki; eğer tüm Türkiye böyle olmasını istiyorsanız tekrar düşünün dedirtirim.
Ama öyle bir çaba da yok ne yazık ki. Eskişehir en güzel örnek sanırım bu söylediğime. Demek ki isteyince oluyor. Ama istemek kadar doğru hamleler de yapılmalı.
Yoldan bir taş bile kaldırmanın ne kadar sevap olduğunu hepimiz biliyorken neden İzmir’imize sahip çıkılmıyor.
Herkes suçu bir başkasına yüklemesin lütfen. Herkes üzerine düşeni yaparsa bu iş yine olur.
Gaziemir de battı çıktıların olmadığı zamanlarda Havaalanına gitmek zulümdü. Orası oluyorsa diğer yerlerde de alternatif çözümler oluşabilir.
Gerekirse yolun ortasında ki toprakları tamamen kaldırıp yollar daha da genişletilebilir. Bu bile nefes aldırabilir.
Zaman çok kısa, hayat çok kısa ve biz bir günde işe gidip gelirken minimum iki saatimizi yollarda geçiriyoruz. Üstelik İstanbul gibi çok uzun mesafelerden de bahsetmiyorum.
İzmir öyle bir şehir olabilir ki bırakın kale benzetmesi Avrupayı bir hale bürünebilir örnek bir şehir olabilir. Tıpkı Eskişehir gibi. Ama İzmir’imize maalesef köy diyorlar.
Şimdi değilse ne zaman? Sadece yolları yapsalar. Sadece bunu yaptılar deseler İzmir uçar uçar.
Kimin yapacağı umrumda değil. Siyaset yapmıyorum sadece görevlileri göreve çağırıyorum.
Lütfen İzmir Büyükşehir ve şanına yakışır büyüklükte olmaması için de hiç bir neden yok.