Doç. Dr. Mert Cemal Gökgöz, gırtlak kanserinin en yaygın belirtilerinin ses kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü ve boyun bölgesinde ele gelen şişlik olduğunu vurguladı. Gökgöz, "Gırtlak kanseri, ses teli kanseri (Larinks kanseri) hastaları polikliniğimize en sık ses kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü, boyun bölgesinde ele gelen şişlik yakınmasıyla başvururlar" diyerek hastaların genellikle bu şikayetlerle doktora başvurduklarını söyledi.
Gırtlak kanseri tanısının konulmasında, genel kulak burun boğaz muayenesinin ardından laringoskopi adı verilen özel bir yöntemin kullanıldığını belirten Gökgöz, bu yöntemin boğaz ve ses tellerinin yakından incelenmesine olanak sağladığını ifade etti. Laringoskopi işlemiyle ilgili olarak, "Laringoskopi işlemi ağız ya da burun yoluyla yapılabilmektedir. Her iki yöntem de hastanemizde bulunmaktadır" diyerek, her iki yöntemin de hastanede mevcut olduğunu aktardı.
Laringoskopi sırasında, kanser şüphesi taşıyan hastaların biyopsi işlemine tabi tutulduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gökgöz, "Laringoskopi sırasında patoloji saptadığımız hastaların biyopsi işlemini hastanemizde gerçekleştirmekteyiz" dedi. Ayrıca, biyopsi işleminin öncesi ve sonrasında tedavi planlamasında kullanılan tetkikler hakkında da bilgi verdi. Gökgöz, "Biyopsi öncesinde ve sonrasında tedavi planlanmasında bilgisayarlı tomografi, MR, PET ve ultrason tetkikleri hastanemizde yapılmaktadır" diyerek hastaların en gelişmiş teknolojik yöntemlerle değerlendirildiğini belirtti.
Erken tanının önemi
Gırtlak kanserinin erken teşhisinin tedavi sürecindeki önemine de değinen Doç. Dr. Gökgöz, "Erken teşhis hastalığın tedavisinde ve yayılımın önlenmesi açısından faydalıdır" diyerek, hastalığın erken dönemde tespit edilmesinin hastalar için büyük bir avantaj sağladığını ifade etti.
Doç. Dr. Gökgöz, gırtlak kanserinin başlıca risk faktörlerini de sıraladı. Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının gırtlak kanserinin en yaygın nedeni olduğunu belirten Gökgöz, "Risk faktörlerine bakacak olursak en sık neden sigara ve tütün ürünlerinin kullanımıdır" dedi. Bunun dışında, alkol kullanımının da önemli bir risk faktörü olduğunu belirtti. Gökgöz, "İkinci en sık risk faktörü ise alkol kullanımıdır" diyerek alkolün gırtlak kanseri riskini artıran faktörlerden biri olduğunu vurguladı.
Ayrıca, baş boyun kanserlerinde olduğu gibi gırtlak kanserinde de ailesel ve genetik yatkınlık, gastroözefageal reflü (mide asidinin yemek borusuna geri kaçması) ve HPV enfeksiyonlarının diğer risk faktörleri arasında yer aldığını belirtti. "Aynı zamanda bütün baş boyun kanserlerinde olduğu gibi ailesel ve genetik yatkınlık, gastroözefageal reflü, HPV enfeksiyonları diğer risk faktörleridir" diyerek bu faktörlerin de hastalık riskini artıran unsurlar arasında yer aldığını söyledi.
Erken tanı ve tedavi yöntemleri
Gırtlak kanserinin erken teşhis ve tedavisinin ne denli önemli olduğunu her fırsatta dile getiren Doç. Dr. Gökgöz, hastaların kanser belirtileri gösterdiklerinde vakit kaybetmeden bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmalarını önerdi. Gökgöz, erken tanının, hastaların tedavi sürecinde büyük farklar yaratabileceğini belirtti.
Son olarak, gırtlak kanserinde tedavi seçeneklerinin hastalığın evresine göre belirlendiğini ifade eden Gökgöz, cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi gibi yöntemlerin kombinasyonlarıyla hastalara en uygun tedavi planının oluşturulduğunu kaydetti. Erken evrelerde tedavi başarı oranının yüksek olduğunu ve ilerleyen evrelerde tedavi sürecinin daha karmaşık hale geldiğini vurgulayan Gökgöz, erken teşhis için düzenli kontrollerin önemine dikkat çekti.