ALPER TEMİZ - Çevre savunucusu Avukat İsmail Hakkı Atal, Anagold madeninde meydana gelen siyanür sızıntısının ardından Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu tehdit eden bu tehlikeye dikkat çektikleri için kendilerine dava açıldığını belirterek, olayın suçluları yerine, bu suçları ifşa eden kendisi dahil birçok avukatın yargılanmasına çok sert tepki gösterdi
Atal, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"13 Şubat 2023'te Erzincan İliç’te Anagold altın madeni çöktü; siyanür ve ağır metaller Fırat’a karışarak Harran’dan Basra Körfezi’ne kadar Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu zehirledi ve zehirlemeye devam ediyor. Siyonist emperyalist-kapitalist Rotschild’e ait Anagold altın madeni ve AKP, 'insanlığa karşı suç' niteliğindeki bu felaketi duyurduğumuz için 19 Nisan 2023’te 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' suçlamasıyla bize karşı uydurma bir dava açtı ve yargılanmamıza 20 Kasım 2024 günü İliç Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi."
Atal, İliç'teki duruşmada işçilerin haklarını savunan bir avukat olarak görev yaparken, aynı mahkemede bu savunusu nedeniyle sanık olarak yargılandığını vurguladı:
"İliç Asliye Ceza Mahkemesi'nde müvekkil Sedat Cezayirlioğlu ve ben, 2 ayrı dosyada aynı suçtan yargılanıyorduk. Sedat’ın davasında avukat olarak görev yaparken, kendi davamda sanıktım. Sedat beraat etti. Ancak benim davamda 'kovuşturmayı genişletip' 26 Şubat'a gün verdiler."
Atal, destek veren meslektaşlarına teşekkür ederek mücadelelerini sürdüreceklerini şu sözlerle belirtti:
"Duruşmalarda beni savunan dostlarım ve mücadele arkadaşlarım İstanbul Barosu’ndan Av. Özgür Öz, Ankara Barosu’ndan Av. Ziynet Özçelik, Antalya Barosu’ndan Av. Tuncay Koç, Adana Barosu’ndan Av. Mehmet Gökberk, İzmir Barosu’ndan Av. Arif Ali Cangı ve Bursa Barosu’ndan Av. Eralp Atabek'e verdikleri koşulsuz destek için teşekkürü borç bilirim."
Son olarak, Atal Türkiye ve çevre coğrafyaya yönelik bu tehdide karşı sessiz kalmayacaklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
"Lozan’ın ve 1923 Atatürk Cumhuriyeti’nin intikamını almak için harekete geçen ve Türkiye’yi zehirleyerek öldürmeye çalışan ABD-İngiltere-İsrail emperyalizminin siyanürlü iğneleri, sömürgeci altın madeni şirketleri ve onların yerli işbirlikçilerine karşı mücadelemize yılmadan devam edeceğiz! Dahili ve harici bedhahlara, emperyalizme karşı görevimiz Cumhuriyeti, topraklarımızı, havamızı, suyumuzu muhafaza ve müdafaa etmektir."
Ne olmuştu?
Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren ve Kanada merkezli SSR Mining ile Türkiye’den Lidya Madencilik ortaklığındaki Anagold Madencilik'in işlettiği Çöpler Altın Madeni’nde, 13 Şubat 2024'te büyük bir çökme yaşandı. Bu olay sırasında tonlarca toprak altında kalan dokuz işçiden yalnızca aylar süren arama kurtarma çalışmaları sonucunda cansız bedenlerine ulaşılabildi. Çökme sonucu siyanür ve ağır metallerin çevreye yayılma riski doğarken, madenden Fırat Nehri’ne siyanür içerikli çözelti sızıntısı olduğu iddiaları uzun süredir çevreye dair endişeleri körüklüyordu.
Kazanın çevresel etkileri ve tepkiler
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, çökme ve ardından yaşanan siyanür sızıntısı nedeniyle Anagold Madencilik'in çevre izin ve lisanslarını iptal ederek maden faaliyetlerini durdurdu. Fakat bu karara rağmen şirketin tekrar faaliyete geçebilmek için çeşitli çalışmalar yürüttüğü iddia edildi. Çevreye ciddi zararlar verdiği öne sürülen madende, su kaynaklarında kirlilik tespit edilmesine rağmen faaliyet izni başvurularının yapılması tepkiyle karşılandı. TMMOB ve çevre örgütleri, şirketin lisanslarının tamamen iptal edilmesi ve bölgedeki tahribatın giderilmesi gerektiğini vurguladı.
İsmail Hakkı Atal'a açılan dava
Bu süreçte, İliç’teki çevresel felaketi kamuoyuna duyuran avukat İsmail Hakkı Atal, madenin çevreye verdiği zararları dile getirmesi üzerine “halkı yanıltıcı bilgi yayma” suçlamasıyla mahkemeye çıkarıldı. İliç Asliye Ceza Mahkemesi’nde yürütülen yargılama kapsamında, Atal hakkında savcılık, konuyu araştırmaya yönelik soruşturmayı genişleterek 26 Şubat 2025'e yeni bir duruşma günü belirledi. Atal, Erzincan ve çevresini zehirleyerek kamu sağlığını tehdit eden altın madenciliğine karşı hukuk mücadelesini sürdüreceğini belirterek, durumu "Türkiye’ye ve çevreye yönelik bir emperyalist tehdit" olarak nitelendirdi.