Donald Trump, 20 Ocak 2025'te başkanlık görevini Joe Biden'dan devralmaya hazırlanırken, seçim kampanyasında duyurduğu "Önce Amerika" stratejisi doğrultusundaki ekonomik planının hem ABD ekonomisi hem de küresel ticaret üzerinde önemli etkiler yaratacağı tahmin ediliyor. İlk döneminde iddialı politika değişikliklerine imza atan ancak bürokrasiden yakınan Trump'ın, yeni dönemde Senato ve Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin desteğiyle vaatlerini daha hızlı hayata geçirmesi bekleniyor.

Ekonomik savaş başlayacak

Trump, sözlükteki en favori kelimesinin "tarife" olduğunu belirterek, özellikle Çin menşeli ürünler üzerinde ithalat vergilerini önemli ölçüde artırmayı planlıyor. ABD'nin yıllık 3 trilyon dolarlık ithalatına, genel olarak yüzde 10 ila yüzde 20 arasında bir gümrük vergisi uygulanması beklenirken, Çin ürünlerine ise yüzde 60 oranında bir vergi getireceğini ifade ediyor. Trump'ın korumacı ticaret politikalarının, ABD'deki yerli sektörleri koruma amacına hizmet etmesine karşın, bunun tüketici maliyetlerini artırabileceği yönünde endişeler bulunuyor. Ayrıca, bu ticari önlemlerin ABD'nin küresel ticaretteki rolünü daha izole hale getirebileceği ve uzun vadede ülke ekonomisinde dalgalanmalara neden olabileceği öngörülüyor.

Missileme yapılabilir

Trump yönetiminin uygulamayı planladığı korumacı ticaret politikalarının, müttefik ülkelerle olan ekonomik ilişkileri zayıflatabileceği öngörülüyor. ABD'nin başlıca ticaret ortakları arasında yer alan Avrupa Birliği (AB) gibi bölgelerin, Trump'ın tarife planına karşı misilleme yapabileceği düşünülüyor. Bu durumun küresel ticaret ve tedarik zincirlerinde bölünmelere yol açabileceği ifade ediliyor. Misillemelerin küresel ekonomide enflasyonu artırabileceği öngörülse de, Trump'ın ekonomi ekibi önerilen tarifelerin ülke içinde enflasyonu etkilemeyeceğini savunuyor. ABD'nin Çin, AB, Kanada ve Meksika gibi ticaret ortakları, Trump yönetiminin küresel ticareti etkileyecek olası adımlarına karşı önlemler alıyor.

Tedarik zincirlerinde de aksama

ABD Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2018'de 387 milyar dolar olan ABD'nin Çin'e karşı ticaret açığı, gümrük vergilerinin etkisiyle geçen yıl 252 milyar dolara düştü. Trump'ın ilk döneminde büyük yankı uyandıran Çin ile olan ticaret savaşının, yeni dönemde daha da derinleşmesi bekleniyor. Ülkeye uygulanan tarifelerin artması, ihracat kısıtlamalarının sıkılaştırılması ve özellikle teknoloji sektörüne yönelik önlemlerin genişlemesi öngörülüyor. Beyaz Saray'ın Pekin ile yaşayabileceği olası anlaşmazlıkların, tedarik zincirlerinde aksamalara neden olabileceği değerlendirilmekte.

Asya ülkelerinde son durum

Trump'ın uygulamayı planladığı tarife politikası, sadece Çin değil, birçok Asya ülkesi için de bir tehdit oluşturuyor. "Önce Amerika" stratejisi kapsamında tarifelerin kapsamının genişletilmesi durumunda, bazı Asya ülkelerinin ABD pazarına erişiminde yeni engellerle karşılaşması bekleniyor. Trump, bu tarife politikasıyla ABD'nin ticaret açıklarını azaltmayı amaçlıyor. ABD, Çin'in yanı sıra Vietnam, Tayvan, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Malezya gibi Asya ülkelerine karşı da ticaret açığı veriyor. Geçen yıl ABD'nin Vietnam'a karşı açığı 102,9 milyar dolar, Japonya'ya karşı 66,2 milyar dolar, Tayvan'a karşı 47,5 milyar dolar, Hindistan'a karşı 45,6 milyar dolar, Güney Kore'ye karşı 40,8 milyar dolar ve Malezya'ya karşı ise 25,5 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu ülkeler, Trump'ın tarife politikalarıyla karşı karşıya kalma riski taşıyor.

Ekonomik ivme olabilir mi?

Buna ek olarak, ABD'nin Asya ülkeleriyle yaşadığı "çip rekabetinin" Trump yönetiminde daha da yoğunlaşması bekleniyor. Tayvan, Güney Kore ve Japonya, çip üretiminde önemli bir rol oynuyor. Trump, Tayvan'ı ABD'deki yarı iletken endüstrisinin büyük bir kısmını ele geçirmekle suçluyor. Ayrıca, Vietnam'ın ABD'ye yönelik elektronik ihracatının, Çin'in elektronik ürünlerinin Vietnam üzerinden ABD'ye geçişini engellemek amacıyla Trump tarafından hedef alınabileceği düşünülüyor. Hindistan'ın ise ürünlerindeki Çin bileşenlerinin yüksek oranı nedeniyle Trump'ın korumacı politikalarının odak noktası olabileceği öngörülüyor.

Avrupa Birliği ve ABD ortaklığı bozulabilir

AB'nin, ABD pazarına olan ihracat bağımlılığının artması, birliğin Trump'ın ticaret politikalarına karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açtı. Geçen yıl ABD'nin AB'ye verdiği dış ticaret açığı 125 milyar dolar civarındaydı. Trump'ın seçim öncesi yaptığı, "Arabalarımızı almıyorlar, çiftlik ürünlerimizi almıyorlar. ABD'de milyonlarca araba satıyorlar. Hayır, hayır, hayır, büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaklar." açıklamaları, Beyaz Saray'a dönüşüyle birlikte AB için ciddi bir zorluk oluşturabilir. AB'nin Ukrayna'ya desteği ve yeşil dönüşüm gibi Trump yönetiminin politikalarıyla örtüşmeyen stratejilerinin, stratejik ortaklıklarını zorlayabileceği ve ticaret ilişkilerinde korumacılığın artabileceği öngörülüyor. Trump'ın AB'ye gümrük vergisi getirmesi, Brüksel'i misilleme yapmaya ve karşılıklı ticaret savaşına itebilir. Özellikle ABD'ye ihracat bağımlılığı yüksek olan otomotiv sektörü gibi alanlarda, ticaret anlaşmalarında daha sıkı şartların gündeme gelmesi bekleniyor. AB'nin, söz konusu sektörlerin daha fazla zarar görmemesi için çeşitli önlemler alması gerekebilir. Ayrıca, ABD'nin geçen yıl 87 milyar dolar ticaret açığı verdiği Almanya'nın, Trump'ın korumacı politikalarından etkilenmesi olası.

Türkiye'nin etkilenme olasılığı

Trump, ilk döneminde ekonomik yaptırımları dış politikada önemli bir araç olarak kullanmıştı ve yeni dönemde de aynı stratejiyi benimsemesi bekleniyor. ABD-Türkiye ekonomik ilişkilerinde, özellikle çelik ve tekstil ürünleri gibi Türkiye'ye uygulanan gümrük vergileri önemli bir yer tutuyor. Türkiye, bu vergilerin azaltılmasına yönelik beklentiler içinde ancak bugüne kadar olumlu bir yanıt alamadı. Trump'ın Avrupa ülkeleriyle olan stratejik işbirliklerini tehlikeye atarak gümrük vergilerini artırması, Türkiye'yi de olumsuz yönde etkileyebilir. Türk ürünlerine yönelik ek vergiler getirilmesi durumu, doğrudan Türk ihracatını etkilemesinin yanı sıra, üçüncü ülkeler üzerinden ABD'ye yapılan ihracatın da azalmasına yol açabilir.

Kaynak: AA