SON MÜHÜR - BALAMİR YILDIZ/ Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Opera Anasanat Dalı öğretim üyesi Mezzosoprano Doç. Dr. Elif Gülfem Kıstır, konserin solisti olarak sahne aldı. Konserde icra edilen eserler, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ayça Avcı'nın piyano ve konuk sanatçı Ege Üniversitesi DTMK Türk Müziği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Halil Altınköprü'nün kanun icralarıyla can buldu.
"Bizim için gerçekten çok büyük bir sürpriz oldu"
DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey, “Konservatuvarımız için özel olarak hazırlanmış bu repertuvar bizim için gerçekten çok büyük bir sürpriz oldu. Türk bestecilerinin batı formunda ama Türk müziği makamları kullanarak besteledikleri eserlerden oluşan bu repertuvar için sanatçılarımıza çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Besteleri seslendirmeden önce her birinin hikâyesini dinleyicilerle paylaşan Doç. Dr. Elif Gülfem Kıstır, “Böyle bir repertuvarı EÜ DTMK’nda seslendirmek, bizim için çok kıymetli.” ifadelerini kullandı.
Türk müziğinin önemli isimlerinden, klasik Batı müziği alanında eserler besteleyen ilk Türk kadın bestecilerden Avniye Nazife Aral Güran'ın "Hayalimdeki Bahçe" ve "Gece Deniz" isimli eserleri, Türk besteci ve eğitimci Muammer Sun'un Ömer Hayyam'ın şiirinden bestelediği "Çek Şarabı" ve Aziz Nesin'in şiirinden bestelenen "Sol El Konçertosu" eserleri, orkestra şefi, besteci, piyanist Selman Ada'nın Halit Ziya Uşaklıgil'in "Aşk-ı Memnu" romanından yola çıkarak bestelediği aynı adlı operasından "Nesrin Arya" ile "Ali Baba ve Kırk Masalı" eserleri, piyano ve kanun eşliğinde seslendirildi.
“Bedenimiz çaldığımız enstrümana göre şekillenir”
Etkinlik sonrasında Doç. Dr. Ayça Avcı, Doç. Elif Gülfem Kıstır ve yüz yogası eğitmeni Sultan Lafçı tarafından “Müzisyen Sağlığında Holistik İyilik Hali Yaklaşımları” başlıklı bir seminer düzenlendi. Doç. Dr. Ayça Avcı, “Müzisyenler olarak kendimizi performanslara nasıl hazırlarız, enerjimizi nasıl yükseltiriz? Zihinsel ve fiziksel efor harcayıp 4-5 saat çalışan müzisyenler, süper atletler gibidir. Teknik bizi biricikliğimizden sıyırır, sağlığımızdan vazgeçeriz. Bedenimiz çaldığımız enstrümana göre şekillenir. Enstrüman kaynaklı sorunlarda doktorlar çalışmayı bırakmayı ya da ara vermeyi önerseler de holistik yaklaşım buna karşıdır. Müziğin bize iyi gelmesi gerekiyor ama biz müzisyenler anksiyete ve depresyona en çok eğilim gösteren insanlardanız. Bu sorun orkestraların yüzde 75'inde var." dedi.
Fasya Yogası'nın faydalarına da değinen Avcı, “Fasya Yogası” çok işe yarıyor. Fasya bedenimizin her yerini saran, örümcek ağı gibi bir sistemdir. Bedene esneklik verir. O esnekliği yitirmezsek sakatlanmalarımız azalır, müzik performanslarımız verim kazanır. Virtüözlük, çalgı icrasındaki sakatlanmaları önleyemez. İcracılar da sporcular gibi sağlıklarına dikkat etmeliler.” ifadelerini kullandı.
Seminerin ardından DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey, katılımcılara “Teşekkür Belgesi” takdim etti.