Güzelbahçe Belediyesi tarafından düzenlenen yürüyüş, “Kadına kalkan eller kırılsın”, “Kadın, Yaşam, Özgürlük” ve “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” gibi sloganlarla dolup taştı. Tabaoğlu Parkı’ndan başlayarak Güzelbahçe birinci balıkçı barınağına kadar devam eden etkinliğe çok sayıda vatandaş katıldı. Yoldan geçenler kornalarla eyleme destek verirken, CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Devrim Seyrek ve Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay ile eşi Nermin Günay da yürüyüşte yer aldı.
Yürüyüşün sonunda, Belediye Meclis Üyesi Ezgi Naz Soysal, ilçe başkanlığı adına hazırlanan metni okudu. Soysal, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu ve bu konudaki mücadelelerinin devam edeceğini vurguladı.
Kadınların yaşam hakları ihlal ediliyor
Soysal, "Biz kadınlar hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda eşit biçimde yer alamamakta, yaşam hakları ihlal edilmekte, geliri eşit paylaşamamakta, savaş ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olmakta, güçlü olmak zorunda olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmektedir." dedi. Ülke genelinde her üç kadından birinin fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldığını ifade eden Soysal, Türkiye’nin Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunda 144 ülke arasında 130. sırada yer aldığını belirtti.
Soysal, "Bu utançla; Kadınlarımız istihdam alanlarından çekilmekte; sosyal güvenceden yoksun bir şekilde zor çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmaktadır." diyerek kadınların siyasete katılımının yetersizliğine de dikkat çekti. Ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın adının "Kadın ve Eşitlik Bakanlığı" olması gerektiğini ifade ederek, bu bakanlığın temel amacının kadını eşit yurttaş olarak güçlendirmek olması gerektiğini vurguladı.
Şiddet önleme merkezleri yetersiz
Soysal, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un gereklilikleri arasında yer alan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) sayısının arttırılması gerektiğini belirtirken, Türkiye genelinde yalnızca 81 ŞÖNİM bulunduğunu dile getirdi. "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele konusunda samimi değil." diyen Soysal, devletin bu konuda yeterince kaynak ayırmadığını ifade etti.
Şiddeti meşrulaştıran yapılara karşı mücadele
Soysal, şiddetin nedenlerini ve sonuçlarını derinlemesine ele alarak, "Öncelikle kadın cinayetleri münferit olay değil, politik cinayetlerdir." dedi. Erkek şiddetinin, cinsiyetsiz bir olgu olarak değerlendirilemeyeceğini, aksine, erkek egemenliğini sürdürmek için kullanılan mekanizmaların bir parçası olduğunu vurguladı. "Kadın cinayetleri; kadınların bedenleri, cinsellikleri, kimlikleri, emekleri, hayatları erkeklerin tasarrufunda addedildiği için bu kadar yaygın." şeklinde devam eden Soysal, erkek şiddetinin pek çok farklı biçimde kendini gösterdiğini belirtti.
Soysal, kadınların yaşadığı şiddet olaylarına karşı toplumsal bir bilinç oluşturulması gerektiğine de değindi. "Evine gönderen polise, erkeklerden yana olan yasalara, şiddet gören kadınları koruyamayan devlete, tüm bu ezilenlerin cinayetlerini meşrulaştırıcı ve cinsiyetçi bir dille haber yapan medyaya, HAKSIZ YERE TAHRİK İNDİRİMİ yaparak, kadın öldürme bahanelerini ödüllendiren yargıya, siz, ezilenlerin katillerinin SUÇ ORTAKLARISINIZ’ diyoruz." dedi.
Kadın cinayetleri artık sona ermelidir
Soysal, sadece eylül ayında öldürülen kadınların %65'inin kendi evlerinde, %47'sinin ise evli oldukları erkekler tarafından öldürüldüğünü belirtti. "Bizler kadın cinayetlerinde ve kadınlara yönelik suçlarda ‘bahane’ kabul etmiyoruz! Yasalar bizden yana olmadıkça hiçbir yerde güvende değiliz." diyerek, bu mücadelelerinin sona ermemesi gerektiğinin altını çizdi.
Etkinlik, katılımcıların ortak bir sesle şiddeti reddettiklerini dile getirmesiyle sona erdi. Şiddetin her türlüsüne karşı birlikte durmanın önemini vurgulayan Soysal, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gerekli adımların atılmasını talep etti. "Öldürülüyoruz, katlediliyoruz ve buna artık bir dur diyoruz" diyerek, toplumsal dönüşümün gerekliliğine dikkat çekti.