Kamuoyu zamları, hayat pahalılığını ve döviz kurundaki tırmanışı tartışırken; siyasal iktidarı sıkıştıran yeni gündemler oluştu. Ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdundaki baskılar ve gelecek kaygısı nedeniyle yaşamına son veren üniversite öğrencisi Enis Kara haberi Türkiye gerçeğini bir şamar gibi yüzümüze vurdu. Türkiye, tarikatlar ve cemaatler ülkesi haline geldi. Halkın, halkın geniş yığınlarının sorunlarına çözüm üretemeyenler, somut öneri ve vaadlerde bulunamayanlar için en kolay seçenek olarak cemaat ve tarikatlarla iyi geçinmek, onları desteklemekte yarışmak kalıyor. Tarikat ve cemaatlerin yasa dışı olması bir yana, kaçak köçek her türlü faaliyeti de denetim dışıdır. Sorması, soruşturması gereken kurumların yöneticileri ya cemaatçi ya da bunlarla iyi ilişkiler içerisindedir.
Başta ekonomik kötü gidişata ve din adı altında yobazlığın boy vermiş olmasına, baskılara, yasaklara ve korku ikliminin dayanılmaz hale gelmesine bakarak; hiç bir halk insanca yaşamak talebi ve umudundan vazgeçemez. Halkımızda halinden memnun köleliği kabul etmeyecektir…
Geçen cuma Erdoğan, bu defa sanatçı Sezen Aksu’yu hedef aldı. Mesele Sezen Aksu’nun “Şahane bir şey yaşamak” şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözleriymiş. Erdoğan “O dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diye seslenmiş.
Tam bir demogoji örneğidir. Gündem yaratmak, halka açlığı, yoksulluğu, zamları, hayat pahalılığını unutturmak için sahte gündemler oluşturma çabasından başka bir şey değildir.
İşler iyiyken, göğsünü gere gere ben yaptım, ben ettim, hepsi benim sayemde… Geriye gidişin ekonomik krizin ise üstleneni yok. Zamlarla, hayat pahalılığıyla gelen yoksullaşmanın, açlığın sorumlusuyum diyen çıkmadı, çıkmayacakta. Düne kadar sorumlu dış güçler, faiz lobisidir diyorlardı. Dış güçlerin, kimler olduğunu bir türlü öğrenemedik. Ne yaptıkları da tam bir muamma. Diyelim ki şeytanın dahi aklına gelmeyecek sinsi planlar kurdular ve uyguladılar. Onlar bizi çökertme planlarını hayata geçirirken bu ülkede iktidardakiler uyuyor muydu ? Şu dış güçler mazeretine en güzel cevabı bir zamanlar Erdoğan’ın verdiğini de hatırlayalım.
Dış güçlerden Sezen Aksu’nun dilinin kopartılması tehdidine geldik…
AKP tarihinin en zayıf ve en zor dönemini yaşıyor. Normal bir seçimde kazanmasının koşulları tümüyle ortadan kalkmıştır. AKP, bugüne kadar kutuplaştırmadan, gerilimden beslendi. Bugünün tek farkı bunun dozajıdır. Şimdi kutuplaştırmaya ve gerilim yaratmaya daha fazla ihtiyacı var. Sezen Aksu’yu tehdit etmekten medet umanlar, önümüzdeki dönemde daha büyük gerginlikler, provakasyonlar yapmanın peşinde olacaktır…
Uygar YILDIRIM