30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir depremi sonucu yaralar sarılmaya devam ediyor. Cevre Sehircilik Bakanlıgı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yoğun çalışması ile  evsiz kalan vatandaşlarımıza kalacak ikamet  temin edilmesi,  maddi yardım ve kredi desteği verılmesi, hasar gören binaların yıkılması, gibi bir çok düzenleme ve uygulama yapılmaya devam ediyor.Yaklaşık 6 ay sonra şimdi sorulan soru ise depremzedelere yeterli  desteğin sağlanıp sağlanmadığı ve deprem sonrasında hızlanan kentsel dönüşüm sürecinde ne derece kolaylık sağlandığıdır?? Depremzedeler ve kentsel dönüşü konusundaki çalışmalarım ve gözlemlerim  sırasında özellikle şu konularda  sıkıntılar olduğunu ve çözüm beklediğini gördük..

  1. YAPILAN YARDIMLARIN DÜŞÜK OLMASI,  HAK SAHİPLİĞİNİN ZORLAŞTIRILMASI

Deprem sonrasında 7269 sayılı Kanun kapsamında depremzedelere kiracı veya malik olmasına göre değişen oranda ortalama 2.500-TL- 13.000-TL arasında değişen nakdi yardım  yapılmıştır. Taşınma maliyeti (nakliye, emlakçı, depozito, yeni eşya alımı, abonelik açtırma vs) düşünüldüğünde sağlanan yardımın düşük kaldığı tartışma konusu olmuştur. Özellikle emekli, dar gelirli, öğrenci gibi kesimler bakımından büyük mağduriyet yaşandığı ortadadır.

Mevzuattaki engeller de işin cabasıdır. 7269 sayılı Kanun gereği evi yıkılan depremzedelere kredi desteği verilmesi için DASK YAPMA ZORUNLULĞU, AYNI İLÇEDE  AYNI TÜRDE (KONUT VEYA İŞYERİ) İKİNCİ EVİ OLMAMASI , Yıkık olduğu veya ağır, orta ve az derecede hasar gördüğü belirlenen binalardan mülkiyeti tüzel kişilere ait olanlara yardım yapılmamaSI gibi şartlar getirilmesi mülkiyet hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Depremde hiçbir kusuru olmayan vatandaşın iki evi olduğu veya tüzel kişi olduğu gerekesiyle , diğerlerinin  faydalandığı haktan mahrum edilmesi hakka, hukuka ve vicdana aykırıdır, Mevzuatta bu noktada düzenleme yapılması ve hak sağlanması zorlaştırılmamalı aksine kolaylaştırılmalıdır.

  1. DASK ÖDEMELERİNİN DÜŞÜK OLMASI VE HASAR RAPORLARININ DİKKATE ALINMAMASI

Evleri depremde orta hasar ve ağır hasar gören veya yıkılan ev sahipleri DASK tan faydalanma ve yasal tenzilat yapılarak tazminat talep hakkına sahiptir. İzmir genelindeki en büyük şikayetlerden biri yıllarca yapılan ödemelere rağmen ÇOK DÜŞÜK DASK ÖDEMESİ YAPILMASIDIR.  DASK  ile beklenen güvence elde edilememiştir, kuruma ve işleyişine olan güven sarsılmıştır.

DİĞER KONU HASAR DURUMUNUN İTİRAZ ÜZERİNE ARTMASI (örneğin orta hasarlı binanın itiraz üzerine ağır hasarlı olduğunun tespiti) HALİNDE ÖDENMESİ GEREKEN TUTARIN ARTTIRILMAMASI, SİGORTA ŞİRKETLERİ TARAFINDAN HASAR TESPİTİ HUSUSUNDA TEK YETKİLİ KURUM OLAN CEVRE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞINCA VERİLEN RAPORA İTİBAR EDİLMEMESİDİR.Bu noktada sigorta şirketlerine yapılan başvuruların cevapsız kaldığı, yeniden eksper incelemesi yaptırılmadığı, itirazların reddedildiği genel bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ayrıca birçok depremzede DASK sigortalarının yenilenmediğini, deprem sonrası talepte bulunduklarında zararlarının karşılanmadığını dile getirmektedir. Bu noktada özellikle banka kredisiyle alınmış taşınmazların hasar görmesi halinde, SİGORTAYI YENİLEME NOKTASINDA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN BANKA veya SİGORTA ŞİRTKETİNE AİT OLDUĞUNU, tazminatların ödenmesi gerektiğini, yasal haklarını almak için depremzedelerin talepte bulunması gerektiğini hatırlamak isterim.

  1. HASAR TESPİTLERİNİN SAĞLIKLI YAPILIP YAPILMADIGI KONUSU

Deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarında ilk etapta yapılan hasar tespitlerine kimi ev sahibi hasarın düşük olduğu kimi ise hasarın daha yüksel olduğu gerekçesiyle itiraz etmiştir. İtiraz  bir kereye mahsus olup itiraz sonucu verilen karar kesindir.. Özellikle konutlar bakımından , orta ve ağır hasar durumuna itibar ederek , can güvenliği korkusuyla konutunu tahliye eden ve eşyasını alması için süre tanınmadığı için yeni eşya almak zorunda kalan vatandaşlar , yeni ev arayışı, eşya alımı, taşınma masrafı  gibi çok ciddi masrafa girmişlerdir. Öyle ki çoğu depremzedeye can güvenliği riski sebebiyle sadece 15 dakika verilmiş ve ancak bir kaç parça kişisel eşyasını alarak konutunu terketmiştir.

İtiraz  üzerine hasar durumunun azalması (örneğin ağır hasardan az hasara dönmesi) halinde eski konutuna girmesi yasal olarak mümkün hale gelmiş olsa da, çoğu depremzede ilk yapılan hasar tespitine itibar ederek  evini terketmıştir. Ilk yapılan hasar tespitine dayanarak  yeni bir eve yerleştiği için ek masraf ve süreç yaşama zorluğu ile karşı karşıya kalmıştır.Hatta bir kısım depremzededen AFAD ödediği yardımı, hasar durumunun azalması sebebiyle iade istemiş; ancak ilk hasar durumuna itibar ederek  ev değiştirdikleri ve ödenen yardımdan kat ve kat fazla masrafa girdikleri kuruma  izah edilince bu talepten vazgeçilmiştir.

Ayrıca hasar durumunun (özellikle az hasar ve ağır hasarlı binalar bakımından) artçı depremlerle arttığı ve artma riski olduğu da dikkate alınmalıdır.

  1. GÜÇLENDİRME  İŞLEMİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI

7269 sayılı kanun gereğince deprem sonrası orta hasarlı olduğu kesinleşen binaların 1 yıl içinde güçlendirilmesi gerekmektedir; aksi halde yeniden kullanılması olanaksız olup yıkılması gündeme gelecektir.

Bu nedenle orta hasarlı binaların güçlendirilmesi (yıkılıp yeniden yapılması yerine daha kısa süreli ve az maliyetli olduğu da dikkate alınarak) önemli bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletin orta hasarlı binalar için (yasal şartları sağlayan)depremzedelere sağladığı 30.000-TL kredi mevcuttur. 6306 sayılı Yasa kapsamında da  anlaşmalı bankaların 100.000-TL e kadar riskli bina güçlendirme kredisi sağladığı görülmektedir, kredi şartlarının iyileştirilmesi gerektiği inancındyız.

Orta hasarlı binaların artçı veya olası daha büyük bir depremde yıkılma riski olduğundan güçlendirme önemlidir. Depremzedelere özellikle daha düşük faizli uzun geri ödeme süreli ve ihtiyac sahibinin özel durmuna (emekli, ileri yaşlı, engelli, dar gelirli vs)  göre farklı şartlarda KREDİ SAĞLANMASI, GÜÇLENDİRME  YAPANLARA DA KİRA YARDIMI YAPILMASI, GÜÇLENDİRME RUHSATINDA KOLAYLIK SAĞLANMASI  gibi önemler faydalı olacaktır.

  1. HASAR TESPİTİ AİLE RİSKLİ YAPI ANALİZİ FARKLIDIR

Halk arasında binanın hasar görmesi ile riskli yapı olmasının aynı olduğu veya hasar gören binaların doğrudan kentsel dönüşüme gireceği gibi yanlış bir inanç vardır. Öncelikle binanın hasar görmesi sonucu, az orta yada ağır hasar alması farklı binanın riskli yapı olup olmadığı farklı kavramladır. Hasar durumu deprem sebebiyle oluşan zarara ilişkin olup Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle tespit yapılmaktadır; hasar tespit itiraz ve ilan süreci farklıdır.Riskli yapı analizi (tespiti) ise binanın deprem olmasına gerek olmaksızın, herhangi bir kat malikinin  başvurusu ile tespiti mümkün olan, BİNANIN DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN İNŞA EDİLİP EDİLMEDİĞİNİ MALZEME VE İNŞAAT KALİTESİ AÇISINDAN TESPİT EDEN, lisanlı ve özel kuruluşlarca yapılan  bir yöntemdir.

BİNANIN HASAR GÖREMESİ TEK BAŞINA KENTSEL DÖNÜŞÜME GİRMESİ İÇİN YETERLİ OLMAYIP RİSKLİ YAPI TESPİTİ GEREKMEKTEDİR.  BU NEDENLE BAYRAKLI BÖLGESİNDE BELİRLENEN 7 ADET PROJE ALANINDA DEVLET ELİYLE YÜRÜTÜLEN DÖNÜŞÜM PROJESİ KAPSAMINDA YER ALMAYAN KAT MALİKLERİNİN MUTLAKA RİSKLİ YAPI ANALİZİ YAPTIRMASI GEREKLİDİR.

BURADA POZİTİF AYRIMCILIK YAPILARAK, DEPREMZEDE KAT MALİKLERİNİ BEKLEYEN RİSKLİ YAPI ANALİZİNİN ( EN AZINDAN ORTA HASARLI VE ÜZERİNDE HASAR GÖREN BİNALAR İÇİN)  DEVLET TARAFINDAN YAPTIRILMASI YADA MASRAFIN KARŞILANMASI EN AZINDAN CİDDİ ORANDA İNDİRİM UYGULANMASI GEREKTİĞİ KANISINDAYIZ.

6.KENTSEL DÖNÜŞÜM KREDİSİNİN DEPREMZEDELER İÇİN AVANTAJLI HALE GETİRİLMESİ

Kentsel dönüşüm sürecine girildiğinde , yeni yapılacak binanın ilgili belediyeden alınan imar hakkına göre yeni inşaat alanı, mevcut kat hakkı vs hususlar tespit edilecektir. Yeni inşa edilecek bina için kat artışı sağlanamıyorsa (örneğin 5 katlı bina yıkılıp yeniden inşa edildiğinde 6 kat yapılmasına izin verilmiyorsa) kat malikleri muhtemelen BİNANI KENDİN YAP modeli ile evini yenileyecek ve müteahhit ile maliyet (götürü) bedel usulü çalışacaklardır, bu nedenle  nakit desteğe ihtiyaç duyulması olasıdır. Ödeme hususunda kat malikleri için 6306 sayılı yasanın sağladığı kentsel dönüşüm kredisi mevcuttur. Cevre ve Sehircilik Bakanlığı ile protokol imzalayan özel veya devlet bankalarınca sağlanan kredi , konutlarda 10 , işyerlerinde 7 yıl süreli, (her ikisinde 2 yıl geri ödemesiz) ve 0.4 civarında faiz indirimi sağlayan bir kredi seçeneğidir, yani faiz indirimi devlet tarafından karşılanmaktadır.

Ancak kredinin güncel faiz oranları üzerinden verilmesi sebebiyle geri ödemeler yüksek tutardadır, bu nedenle deprem sonucu  hasar göre  evlerini kentsel dönüşüm vesilesiyle yenilemek isteyen   depremzedelere pozitif ayrımcılık sağlanması gerektiği kanaatindeyiz. Sosyal devlet ilkesi gereği , binasını müteahhitle anlaşarak tercihen yenileyen kat maliklerinin aksine deprem felaketine maruz kalmış vatandaşlara daha uzun süreli, düşük faizli kredi sağlanması olanaklıdır. Burada ihtiyaç sahiplerine göre (memur, emekli, engelli, öğrenci, dar gelirli vs) farklı seçenekler sunulması ve depremzedelere kolaylık tanınması en büyük ihtiyaçtır.

AYNI ŞEKİLDE DEVLETİN KREDİ KULLANMAYAN HAK SAHİPLERİNE TANIDIĞI KİRA YARDIMI (YA KREDİ YA KİRA YARDIMI SAĞLANMAKTADIR) DEPREMZEDELER BAKIMINDAN SÜRE VE RAKAM OLARAK ARTTIRILMALIDIR.

Depreme hazırlıklı ve güvenli günler dileğiyle…

Av. Senem Kiraz