GAMZE ESKİKÖY- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında İzmir’de kadınlar Alsancak’ta bir araya geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve İzmir Kadın Platformu öncülüğünde düzenlenen etkinliklerde, kadın cinayetlerine, hak ihlallerine ve erkek-devlet şiddetine karşı tepkiler dile getirildi. İskele Meydanı’nda yapılan basın açıklamasının ardından Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yürüyüş düzenlendi. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması çağrısında bulunarak, “Haklarımız ve hayatlarımız için mücadeleye devam edeceğiz” mesajı verdi.
"Türkiye'de bir yılda 405 kadın öldürüldü"
Alsancak İskele önünde konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Şube Yürütücüsü Tülin Osmanoğlu, kadın cinayetlerine karşı mücadelenin önemine dikkat çekti. Konuşmasında kadınlara, çocuklara, doğaya ve sokak hayvanlarına yönelik hak ihlallerine karşı meydanları terk etmeyeceklerini belirten Osmanoğlu, “Sevgili dostlar, her kadın kardeşimiz için bu meydanlarda olacağımıza söz verdik. Öldürülen her çocuk, katledilen doğa ve yasasına karşı sokak hayvanları için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye’de bir yılda 405 kadın öldürüldü, ayda 344 kadın şiddet gördü ve 207 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Bütün bu cinayetler önlenebilir. Kadınların nasıl, kimler tarafından öldürüldüğünü açıklıyoruz. Ancak bu verilere rağmen kadın cinayetlerini önlemekle yükümlü olan kurumlar harekete geçmiyor" ifadelerine yer verdi.
"Bizi duymadıkları sürece meydanları bırakmayacağız"
Osmanoğlu, İçişleri Bakanı’nın kadınları suçlayan ifadelerini eleştirerek, “Biz kadınlar olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Hakkımızı arıyoruz, tehdit ediliyoruz, ama asıl işini yapması gerekenler seyrediyor. Geçtiğimiz ay Döndü Bozdemir, boşanmak istediği kişi tarafından tehdit ediliyordu, bunu bildirdik ama önlem alınmadı. Kadınlar canı pahasına mücadele ederken, devlet seyretmeyi bırakmalı ve yasaları uygulamalıdır" dedi. Kadınların derin bir yoksulluk içinde yaşadığını da vurgulayan Osmanoğlu, Selçuk’ta yoksulluktan dolayı çıkan yangında hayatını kaybeden 5 çocuğu hatırlatarak, “Onda bile suçluyu bizde aradılar. Kadınlar burada, adalet nerede? “Bizi duymak zorundalar. Duymadıkları sürece bu meydanları bırakmayacağız!”
"Dört bir yandan mücadele ediyoruz"
Ardından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Alsancak Kıbrıs Şehitlerine kadar yürüyüş yapıldı. Ak Parti hükümetine yönelik, “Tayyip, kaç kadınlar geliyor” diyerek slogan atıldı. Sloganın ardından İzmir Kadın Platformu basın açıklaması gerçekleştirdi.
İzmir Kadın Platformu adına basın açıklaması yapan Pınar Çetinkaya, “5 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Alsancak Kıbrıs Şehitleri Türkan Saylan Merkezi önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Platform üyeleri, faşist diktatörlüklere, erkek-devlet şiddetine ve kadın haklarına yönelik saldırılara karşı tepkilerini dile getirdi Çetinkaya, 25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti’nde faşist diktatörlüğe karşı mücadele eden ve tecavüz edilerek katledilen Mirabel Kardeşler anılarak, “Bugün dünyanın dört bir yanında kadınlar olarak haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ediyoruz” denildi. Kadınlar, erkek şiddetine, ekonomik yoksullaştırma politikalarına, aile içi baskıya ve devletin kadın düşmanı uygulamalarına karşı dayanışma çağrısında bulundu.
“Ocak ayından bu yana erkekler, 327 kadını, en az 39 çocuğu öldürdü”
Çetinkaya, AKP-MHP ittifakının kadın haklarına yönelik sistematik saldırıları eleştirildi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, 6284 sayılı kanunun zayıflatılması ve kadın cinayetlerinde cezasızlık politikalarına dikkat çekilerek, “Kadınların kazanılmış tüm haklarına saldıran bu sistem, erkek şiddetini cezasızlıkla ödüllendiriyor. Kendini savunan kadınlar ise en ağır cezalara çarptırılıyor. AKP-MHP ittifakı kadın-çocuk düşmanlığı politikalarını sürdürüyor. Kadınların kazanılmış tüm haklarına saldıran devlet, İstanbul Sözleşmesi’ni bir gece kararnamesi ile feshederken 6284’ü kaldırmaya çalışıyor. Kamusal alanı gericilikle yeniden inşa etmeye çalışan AKP, yukarıdan aşağı tüm alanlarda erkek-devlet şiddetini örgütlüyor. Faillerini iyi halden, kanıt yetersizliğinden serbest bırakarak bir cezasızlık zırhıyla koruyor, hayatta kalmak için kendini savunmak zorunda kalan kadınlara ise en ağır cezalar veriliyor. Nevin Yıldırım gibi hayatını savunan kadınlar ise hayatta kaldığı için cezalandırılıyor. Cezasızlık politikaları ile failler cesaretlendiriliyor, cemaat-tarikat yoluyla çocuklar katlediliyor. Kadın düşmanı politikalar Sağlık Bakanlığı’ndan, Eğitim Bakanlığı’na kadar her kurum aracılığı ile sistematik olarak sürdürülüyor. Sağlık Bakanlığı yayınladığı bilim dışı videolar ile kadınların nasıl doğuracağına müdahale ediyor, “normal doğum” yapmayan kadınların anneliğini tartışmaya açıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ise, ÇEDES projesi adı altında çocukların yaşamlarını gericilikle kuşatıyor. “Kutsal aile” diyerek kadınları hapsetmeye çalıştıkları evlerde kadınlar katlediliyor, çocuklar istismara uğruyor. İstanbul’un orta yerinde Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner, vahşice katledilirken bu ülkede her gün en az 4 kadın erkekler tarafından öldürülüyor. 2024 Ocak ayından bu yana erkekler, 327 kadını, en az 39 çocuğu öldürdü, 240 kadının ölümüyse “şüpheli” olarak kaydedildi” ifadelerine yer verildi.
AK Parti MHP işbirlikçidir!
İzmir Büyükşehir Belediyesi AKPli meclis üyesi Latif Aydemir’in “öldüren kadar ölenlerde suçlu” diyerek katledilen kadınları suçlamasınan yönelik eleştirilerde bulunuldu. “Daha birkaç gün önce İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise, kadınların “bizi aramak yerine kapıyı açtığı için” öldürüldüğünü söyledi. Cebinde uzaklaştırma karar varken katledilen sayısı son bir yılda 43 iken, Yerlikaya’ya polise şikayete giden kadınları evine gönderdiğini, uzlaştırmacı adı altında kadınları failleriyle barıştırmaya çalışıldığını ve 9.Yargı Paketi ile uzaklaştırma kararına uymayan erkeğe verilen tazyik hapsinin kaldırıldığını hatırlayalım. “Kutsal aile”niz, işyerleri, sokaklar, caddeler, kampüsler yani yaşamın her alanı biz kadınlar ve çocuklar için her yer suç mahaline dönüştü. Sorumlusu AKP-MHP iktidarı ve işbirlikçileridir” diye konuştu.
Bütçe diyanete gelince var kadına yok
Şimşek programı olarak bilinen, Orta Vadeli Program ile yoksullaştırma politikaları ile kadınlar her gün daha da yoksullaşıyor. Selçuk’ta bir barakada yaşları 1 ile 5 yaşında değişen 5 çocuk, devrilen sobanın gazından etkilenerek hayatını kaybetti. AK Parti Grup Başkavekili Özlem Zengin “Aileyi 18 kez ziyaret ettik, her şeyi paraya bağlıyorsunuz, annesi çocukları vermedi” dedi. Kamusal kreşler açmayan, kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişimini engelleyen, bizleri açlık sınırının altında yaşamaya mecbur bırakan iktidarınızın sorumsuzluğunu kadınların “anneliğini” suçlayarak örtbas edemezsiniz. Bu ülkede 172 bin çocuk her gün yatağa aç girerken, her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. 2025 bütçe görüşmelerinde Diyanet’e ayrılan bütçe 130 milyar olurken her kadına günlük olarak ayrılan bütçe sadece 38 kuruş oldu. Şirketlerin vergi borçları bir gece yarısı silinirken kadınların %30,8’i kayıt dışı çalıştırılıyor. Kapitalizm yoksul ülkelerde kadınların yeniden üretim alanında 15 yaş üstü kız çocuklarından ve kadınlardan elde ettiği kar yıllık 10.8 trilyon dolar. Ucuz iş gücü yaratmak için “3 yetmez 5 çocuk” diyen iktidarınız, kadınları aile içine hapsederek bakım emeği yükü altında yaşamaya mecbur bırakıyor. Şimşek programı ile uygulanan tasarruf tedbirleri kamusal haklarımızı gasp ederken, belediyelere zaten belirli bir kesimin yararlanabildiği kreşleri kapatma talimatı veriyor. Dolmayan pazar arabasının, pişmeyen yemeğin sorumlusu kadınlar olarak görülüyor ve erkek şiddeti hayatımızı kuşatıyor. İşten çıkarmaya, güvencesiz-esnek çalışmaya karşı emeğine sahip çıkan Lezita, Polonez işçileri polis şiddetine karşı emeği için, hakkı olanı almak için mücadeleden vazgeçmiyor. Tasarruf tedbirleri ile kırıntısı kalan kamusal haklarımızı sizin sarayınızın itibarına teslim etmeyeceğiz. Yoksullaştırma politikalarınıza karşı bizim olanı alacağız!
“6284’ü uygulatacağız”
Çetinkaya sözlerine son olarak şu sözlere yer verdi:
“Ne giyeceğimizi, nasıl doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere, nefret söylemini yaygınlaştıran aile politikalarınıza, LGBTİ+’lara savaş açanlara karşı mücadelemiz en güvenli yer” diyen İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının geri çekilmesiiçin, 6284 Sayılı Yasa’nın etkin uygulanması için, çocuklara yönelik şiddeti önlemeye yönelik Lanzarote Sözleşmesi’nin gereğinin yerine getirilmesi için mücadelemiz en güvenli yer! Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine yönelikILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun ve sözleşme yürürlüğe girsin.İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, KHK’lerle gasp edilen çalışma hakkımıza karşı mücadelemiz en güvenli yer! Savaşa karşı barışı savunmak için, Çocukların güvenliğini bahane ederek meclisten geçirdikleri hayvanları öldürme yasasına karşı, yağmacı-talancı çeteler ile doğayı talan edenlere karşı mücadelemiz en güvenli yer! Hayatımızı gericilikle kuşatmaya çalışanlara karşı eşit, özgür, laik bir yaşamı yeniden kurmak için birleştiriyoruz ellerimizi. Mücadelemizle 9.Yargı paketinden çıkarılan soyadı hakkımızı kazandığımız gibi 6284’ü de uygulatacağız” diye konuştu.