Şubat ayı aslında genel anlamda sevgi gününü içinde barındırsa da malum depremin, yıl dönümünü hepimize hatırlattığı için çok da benimsediğimiz ya da uzun yıllar böyle anacağımız bir ay olacak gibi görünüyor. Hızlı yaşam tempomuzda hafta sonu nasıl geliyor? Bir anda çok çabuk zamanı tüketsek de en kısa ay Şubat ayı... Gerçi dört yıl da bir 29 çekiyor ve bu yıl 29 çeken bu ay hiç de hayal ettiğimiz gibi güzel geçtiğini söyleyemeyiz. Hüzünlü geçti, tekrarını yaşamayız inşallah.
Şubat ayı da her ne kadar kış ayı içerisinde olsa da cemrelerin düşmeye başlaması ile beraberin de bize baharı yaşattı. Yalancı Bahar adı üstünde yalandan açan çiçekler işte. Şubat ayın da plânladığımız kaç hayalimizi yine erteledik. Hep geleceğe dair planlar yapmaya belki devam edeceğiz hatta Mart ayı dert ayı derler belki de kapıdan da baktıracak bir soğuk işleyecek içimize ama ya hep ilerisi için planlar ya da mazide ki anılarımızı konuşacağız. Hiç bulunduğumuz anın lezzetini yalamadan hemde... Halbuki bugün bugündür diyip anı yaşamak en lezzetli şey. Ama öyle teknoloji ilerledi ki bırakın yasamayı en çok istediğimiz şey misal en çok sevdiğimiz bir sanatçının konseri olsun diyelim onu bile yaşamak yerine telefonumuza çekip anı olarak saklamayı daha çok seviyoruz. Yani aslında ileride bakıp ne güzel konserdi diyeceğimiz anı bile sonradan yaşamayı seçiyoruz hep...
Oysa anı yaşamak hiç de o kadar zor değil biraz günün içinde olsak biraz kendimiz için istesek öyle keyifli olacak ki... Kaç yıl ömrümüz var ki? 70 - 75 belki 80, Allah sağlıklı ve uzun bir ömür versin elbet ama ortalama 75 ilkbahar, 75 yaz, 75sonbahar ve 75 kış var. Başka yok! Bunu kendimize hatırlatırsak gerçekten anı yaşamayı öğrenebiliriz. Para biriktirmek elbette ailemiz için çok önemli ama kazancımızın ailemiz le tüketeceğimiz bir miktarını da yaşamak gerek. Şimdi siz bana hangi biriken kazanç dediğinizi duyar gibiyim elbette hayat şartları zor bu yüzden zaten dişimizden tırnağımızdan biriktirmeye çalışıyoruz. Ama bu öz eleştiriyi herkes bana değil kendine yapsın. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya ya zaman ayırıp yarın ölecekmiş gibi maneviyatımıza zaman ayıracaksak aile bireylerimizle kendi imkanlarımız dahilinde bolca zaman geçirelim.
KEŞKELERE YER YOK!
Bakın "evlat mı tatlı torun mu?" diye hep sorar büyüklerimiz ve hep torun daha çok sevildiği söylenir. Ben tabii ki torun sevilsin karşı değilim ama zamanın da evladınız küçükken ona da işinizden zaman ayırıp her yaşını ayrı beraber yaşatsaydınız yani onu küçükken torununuz gibi sevseydiniz belki daha farklı bir cümle kurardık... İyi de ben onların geleceği için gece gündüz çalıştım öyle ya hayat zor ama hayata bir kere geliyoruz ve onu yaşamak elimizde. Ben önce evladınının her yaşını sev sonra torununa aşık da ol diyorum.
Şubat ayı da işte ömrümüz kadar kısa, hafta sonu kadar kısa, en çok yapmayı sevdiğin belki de hafta da sadece bir kaç saat yapmaktan keyif aldığın şey kadar kısaydı. Keşkeleriniz olmasın bu yazımı okuduktan sonra iyikileriniz olsun ve zamanın neresinden dönerseniz kardır diyorum. Zararın değil zamanın doğru okudunuz...
Hadi vesselam hiç bir şey için geç sayılmaz bu hayat sizin ve tercihlerinizi, önceliklerinizi de ancak siz belirlersiniz. Bırakın her şey tamam veya kusursuz olmasın. Sadece kalan günlerinize odaklanın. Doktor bu son gününüz dese ne yapardınız? İlk onu yaparak hayatınıza devam edin.
Şubat bitti ama siz hala hayattasınız ve bu sizin hayatınız...