Son Mühür / Alper Temiz -Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri, yıllar önce mahkeme kararlarıyla kapatılmasına rağmen faaliyetlerini sürdürüyor. Danıştay ve AİHM tarafından kapatılması gerektiğine hükmedilen santraller, idari kararlarla ayakta tutulurken, çevresel yıkım ve insan sağlığı üzerindeki etkileri artarak devam ediyor. Muğla Su İnisiyatifi, sendikanın santral işçilerinin işsiz kalmaması için siyasi partilere sunduğu raporların gerçeği yansıtmadığını savunarak, mahkeme kararlarının uygulanmasını talep ediyor.
30 yıldır hukuk yok sayılıyor
Muğla’daki termik santrallerin kapatılmasına ilişkin ilk mahkeme kararı 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından verildi. Karar, Danıştay tarafından onandı ve ardından 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de Türkiye’nin bu karara uyması gerektiğini belirtti. Ancak Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlarla santrallerin çalışmasına devam edildi.
Muğla Su İnisiyatifi, yaptığı basın açıklamasında hukuksuzluğun sürdüğünü vurguladı:
“Bakanlar Kurulu’nun, Türkiye hukuk tarihinde ilk olmayan, idare tarafından mahkeme kararlarına uyulmamasına karar vermesiyle santraller 30 yıldır hâlâ çalışıyor.”
TES-İŞ Sendikası'na tepki büyük
Son günlerde TES-İŞ Sendikası Muğla Şubesi, Yatağan Termik Santrali’nin kömür çıkaramama nedeniyle zor durumda olduğunu belirterek, Muğla’daki siyasi parti örgütlerini ziyaret ediyor ve çeşitli raporlar sunuyor. Ancak Muğla Su İnisiyatifi, sendikanın yaklaşımını eleştirerek şunları ifade etti:
“Sendika, 187 işçinin işten çıkarılmasına karşılık (gerçekte 420 işçinin işten çıkarılacağı iddia ediliyor), işverenin tarafını tutuyor ve işçilerin işten çıkarılmasını tevekkülle karşılamasını tavsiye etmekten başka bir şey yapmıyor.”
İnisiyatif, bu sürecin sorumlusunun işveren ve sendika olduğunu belirterek, santrallerin kapatılmasının önceden bilinen bir durum olduğunu ve işçilerin geleceğinin düşünülmesi gerektiğini vurguladı:
“İşveren bunu öngörmek zorundadır; ama işveren kâr peşinde, güneş enerjisi santralini, ihale şartlarına aykırı olarak Yatağan’ın maden çukurlarına kurmakla meşgul. İşçilerin ne olacağı umurunda değil!”
Çevresel felaketler ve sağlık tehditleri arttı
Santrallerin yol açtığı çevresel felaketler saymakla bitmiyor. Turgut’ta yeraltı kömür ocağının ÇED olumlu kararının iptal edilmesi Muğla Su İnisiyatifi tarafından sevinçle karşılandı. Açıklamada, bu bölgede yer altı sularının olumsuz etkileneceği ve tarım alanlarında büyük çökmeler olacağı uyarılarının dikkate alınmadığı belirtildi.
Santrallerin insan sağlığına verdiği zarar ise korkutucu boyutta. İnisiyatif, santrallerin Muğla’da 45 bin insanın erken ölümüne sebep olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Kapubağ’daki radyoaktif elementleri de içeren, Yatağan TES’in atık sularıyla oluşan gölet zehir kusuyor.”
Ayrıca, santrallerin tarihi ve kültürel alanlara verdiği zararlar da büyük boyutta. Açıklamada, Yatağan A.Ş.’nin kazı sponsoru olduğu Kral Yolu’nda tarihi eserlerin kömür ve pasa alanlarına taşındığına vurgu yapıldı.
Muğla’nın su kaynakları tehlikede
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri de benzer şekilde çevresel yıkıma neden olmaya devam ediyor. Yeniköy TES, Muğla ve Bodrum’un su kaynaklarından biri olan Geyik Barajı’ndaki suyun büyük kısmını tüketiyor. Bu durum, yaz aylarında İkizköy gibi yerleşim yerlerini susuz bırakıyor.
Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kıyımı ve zeytinliklerin yok edilmesi için her türlü hukuksuzluk yapıldı. Ancak Muğla Su İnisiyatifi, Zeytin Kanunu’ndaki değişiklik önerisinin Akbelenlilerin ve İkizköylülerin direnişiyle TBMM komisyonundan geri çekildiğini hatırlattı.
Kemerköy TES için kömür depolama alanı ve liman yapım hazırlıklarının sürdüğü, Güllük Limanı’ndan konveyörlerle kömür taşınması için çalışmalar yapıldığı belirtiliyor.
“Yerli ve Milli Enerji” söylemi gerçekçi mi?
Muğla Su İnisiyatifi, TES-İŞ Sendikası'nın sunduğu raporları gerçek dışı bulduklarını belirterek, santrallerin kapatılması durumunda Muğla’da elektrik kesintisi olacağı iddiasının asılsız olduğunu vurguladı:
“Türkiye enterkonnekte sisteme geçti. Muğla’da üretilen elektriğin üçte biri Muğla’da tüketiliyor. Santrallerin çalışmasının, kömür madenlerinde kömür çıkartılamayacak duruma gelindiği gerçeğini değiştirmediğini hatırlatıyoruz.”
Açıklamada, 1996 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararının da gerçekçi olmadığı ve o dönemde bile Muğla’da elektrik kesintisi yaşanmadığı ifade edildi.
Santraller kapatılana dek mücadele sürecek
Muğla Su İnisiyatifi, bölgedeki ekolojik tahribatın artık sona ermesi gerektiğini belirterek şu çağrıyı yaptı:
“Yaşam alanlarını korumanın, ormanların, suların, tarım alanlarının, kıyıların madenlerle tahrip edilemeyeceğini, Yatağan TES vb. ile havzanın işgal edilmesine ivedilikle son verilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”
İnisiyatif, mücadeleyi sürdüreceklerini ve şirketler ile ilgili idarelerin doğaya ve insan sağlığına zarar veren politikalarına karşı durmaya devam edeceklerini açıkladı:
“Yaşama, emeğe, doğal ve kültürel varlıklara karşı şirketler ve ilgili idareler tarafından yürütülen işlere, kararlara karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi duyuruyoruz.”