İstanbul’da Erikli Baba Cemevi’ni ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel ”Fatih’in ordularına destek olan, fetihten sonra Yeniçeriye sahip çıkan, iyi ahlakın, dayanışmanın birlikte olmanın sembol mekânı haline gelmiş, canı kış ortasında bir erik çeken bir anneye, bir bebek bekleyen hamileye bir sepet dolusu eriği kışın ortasında ikram eden, bu mucizevi, bu ilahi güçle aslında nasıl bir gönül dünyası, nasıl bir aşk, nasıl bir insan sevgisi, doğayı ve insanı merkeze alan bir inancın ne güzel temsilcisi olduğunu gösteren Erikli Baba’nın şahsında, o günden bugüne bu ocağın ateşini tüttürenlere, çorbasını kaynatanlara, aç olanı doyuran, susayanı kandırtan, günü geldiğinde dayanışmanın en iyi örneklerini gösteren ve asla ve asla kan davası gütmeyen, kan davaları bir gün biter ama sizin davanız bizim davamız, can davasıdır. Kan davasını silahla sürdürürler, günü gelince de bitirirler. Can davası silahla sürmez. Can davası kalemle sürer. Can davası yürekle sürer. Can davası inançla, sevgiyle sürer. Canlarını Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Kerbela’da canlarını kaybedenleri ve can davasını yüreklerinde insan sevgisiyle sürdürenleri yürekten selamlıyorum, hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Hazreti Hüseyin’in de beraberindeki 72 şehidin şehadet günü olan 10 Muharrem’i geride bıraktık. Bir kez daha Kerbela’da yaşanan acıları anıyor, Yas-ı Muharrem oruçlarınızın kabul olmasını niyaz ediyor, tüm canların tuttukları oruçlar, paylaştıkları lokmalar, ettikleri duaların hak katında kabul olmasını yürekten diliyorum” dedi. Özel şöyle devam etti:

Horasan erenlerinin torunlarına selam olsun...

“Aleviler, ‘İncinsen de incitme’ anlayışındaki bu ülkenin en müstesna, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne kardeşliğine, dostluğuna, komşuluğuna en çok katkı yapan yürekleridir. Horasan Erenlerinin evlatları olarak sizler tarihinde olduğu gibi bugün de bu toprakların insanına, birliğine, dirliğine, beraberliğini hizmet için, katkı için emek veriyorsunuz, zaman ayırıyorsunuz, kısıtlı bütçelerinizden arttırıyorsunuz, azı çok ediyorsunuz. O çoğu yürekten paylaşıyorsunuz. Her sene Nevruz’da Manisa’da Saruhanlı ilçesinin Kemiklidere Köyü’nde Horasan Erenlerinden bir mümtaz şahsiyetin türbesinin başında, o türbeyi bekleyenlerle beraber oturur, bir iki lokmayı paylaşır, onlarla birlikte güzel sohbetlerine, tatlı yemeklerine, aşlarına, demlerine eşlik eder ve Horasan Erenlerinin Anadolu’ya gökyüzüne saçılmış yıldızlar gibi nasıl saçıldığını, nasıl en yüksek insan, bilinci, ahlakı, edebi Anadolu’ya dağıttıklarını ve halen daha Horasan Erenlerinin torunlarının bu ülke için ne kadar kıymetli olduğunu, her sene o yeni günde bir kez daha orada yaşarız. Buradan Horasan Erenlerinin Kemiklidere’deki dergâhını bekleyen Atanur Dede’me, onun şahsında Horasan Erenlerinin bütün torunlarına selam olsun.”

Mustafa Kemal Paşa'nın yanında dimdik duranlarla...

“Tarih boyunca yaşanılan bütün haksızlıklara rağmen ‘Gelin canlar bir olalım’ diyenlerle bugün birlikteyiz. Kurtuluş Savaşı’nda şüphesiz Mustafa Kemal Paşa’nın yanında dimdik duranlarla, onu ilk ziyaret ettiğinde Hacıbektaş’ı madden ve manen destekleyenlerle, arkasında duranlarla, yanında duranlarla önünden koşanlarla birlikteyiz. Kerbela’dan Çorum’a, Maraş’a, Sivas’a, Gazi’den Gezi’ye yaşanan tüm acıların acı sonuçlarını yüreklerine gömen, acılarını unutmayan ama kini değil yüreklerinde insan sevgisini büyütenlerle birlikteyiz. Çocuklarınıza tarihteki acılarınızın feryadı yerine gelecek güzel günlere seslenen bir turna havası bırakan güzel canlarla birlikteyiz. Herkesi berrak zihninizle, tatlı dilinizle bu topraklardaki tüm eşitsizliklerle yüzleştirdiniz. Bizi, deyişlerinizin içindeki o büyük felsefe ile zenginleştirdiniz. Kimseye ‘Bize borcumuz var’ demeden sizlere olan borcumuzu en naif şekilde, söylemeden hepimizin dimağına işlediniz.”

Camiye ne yapılıyorsa cemevine de aynısı...

“Cemevleri ile ilgili talepleriniz yıllardır ortadayken, bir yandan bu ülkede Anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen, vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri, cemevleri devlet nezdinde ibadethane kabul edilip camiye ne yapılıyorsa cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar talebinizin sonuna kadar arkasındayız. Tabii Anayasa’ya rağmen camiyi ibadethane sayan, ki öyledir, cemevini ibadethane saymayan, gün gelince ‘Cemevi cümbüş evi’ diye küstahlaşan, sonra o söylemleri terk eden ama cemevlerini bağlayacak bir birim ararken Kültür Bakanlığı’na bağlayan yani Alevilik inancını bir inanç, semahı bir ibadet değil de Alevilik inancını bir kültürel faaliyet, bir renk; semahı ibadet yerine sanki bir eğlenceymiş gibi gören, o ibadetin yasını hissetmek yerine onu cümbüşle, müzikle eş tutan, eğlenceyle eş tutan anlayış, ÇEDES projeleriyle güzelim, gencecik, biricik, küçücük evlatlarımızın zihinlerine kendi -dindar olmalarına bir diyeceğimiz yok- ama kendi ifadeleriyle ‘Kindar bir nesil yetiştirme’ hevesiyle ortaya koydukları ÇEDES projesine, sadece Alevilere ayrımcılık olduğu için de değil, onu da görerek ama gericilik olduğu için, akıldışı, bilim dışı küçücük çocuklara okulun ortasına maket koyup ağlatmak, mezar koyup korkutmak; eğitmek yerine o çocukları travmalara tanıştıran bu zihniyete sonuna kadar hep beraber direneceğiz. Bu mücadele bir yerde bitecek.”

Alevilerin eşitliği için...

“Her birimizin görevi eşitliği haykırmaktır. Her birimizin görevi ‘Birlik, beraberlik özgürlük’ demektir. Her birimizin görevi aydınlıktan, çağdaşlıktan, laiklikten yana tavır almaktır. Her birimizin görevi Anayasa’da yazan eşitlik ilkesinin gerçekten hayata geçene kadar, siz baş ettiniz diye Türkiye’de herkes eşittir, Türklerle Kürtler eşittir. Kürtler, ‘Eşit hissetmiyorum’ diyorsa o hissedene kadar eşit anayasal yurttaşlık için, Aleviler, ‘Eşit hissetmiyorum’ diyorsa senin demenle eşit olmayacak, burasında hissedecek. ‘Ben eşittim, ayrımcılığa tabi tutulmuyorum, ötekileştirilemiyorum, şeytanlaştırılmıyorum, birileri kırılırken ben bir kenarda dezavantajlı bir grup olarak devletin kontrolünde sanki himaye edilirmiş gibi tecrit edilmiyorum, ben eşitim’ dedikleri güne kadar Alevilerin eşitliği için hep birlikte mücadele edeceğiz. Ve sizin yolunuz bizim yolumuzdur. Sizin aşkınız bizim aşkımızdır. Ve Koca Haydar Pir Sultan’ın dediği gibi kim dönerse dönsün, siz yolunuzda yürüdükçe sizin yolunuzdan bu kardeşiniz de dönmeyecektir. Madımak Utanç Müzesi olup da orada o Utanç Müzesi’nin açılışını orada kaybettiğimiz canların aileleri ile acılı kardeşleri, eşleri, çocukları, anneleri babalarıyla yapana kadar Cemevlerini yasal ibadethane yapana kadar, Alevileri hiç şüphesiz, hiç tartışmasız tam ve eşit yurttaşlar yapana kadar hep birlikte mücadele edeceğiz. O sizin güzel gönülleriniz, sıcak kalpleriniz, açık zihinleriniz hep var olsun. Allah sizi var etsin, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
 

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı