Şanlıurfa, peygamberler şehri olması ve Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) başkenti olmasıyla bilinir. Kent, dört dağ arasında konumlanmıştır ve bu durum birçok şarkı ve türküye ilham kaynağı olmuştur. Özellikle yerel türkülerde bu dağların adları sıkça geçer ve ziyaretçiler genellikle kent merkezindeki dağları ziyaret etmeyi tercih ederler.

ŞANLIURFA'DA HANGİ DAĞLAR VAR?

Geleneksel olarak, insanlar eskiden "Bu hafta bu dağda piknik yapıldı, gelecek hafta ise başka bir dağa gitmek için hazırlıklar yapılacak" şeklinde konuşurdu. Şanlıurfa'da, yaklaşık olarak 6 dağ arasında, kent merkezine yakın Germuş Dağı en büyük ilgiyi görenlerdendir.

Karacadağ

D1 11012017162327

Şanlıurfa'nın en yüksek noktası, sönmüş bir yanardağ olan Karacadağ'dır. Bu dağın yapısı bazalttır ve Karacadağ'dan püsküren lavlar geniş bir alana yayılmıştır. Ayrıca, Karacadağ çevresindeki su kaynaklarını besler. Karacadağ, Siverek ile Diyarbakır arasında bulunur ve 1938 metre yüksekliğe sahiptir. Bu dağda kış aylarında kayak yapmak mümkündür.

Tektek Dağları

Tektek Dağları

Tektek Dağları, Harran ile Viranşehir ovaları arasında kuzeyden güneye doğru uzanan kıvrım dağlarıdır. Bu dağlar genel olarak basık bir plato görünümündedir ve kalkerli bir yapıya sahiptir. Aktepe, Tektek Dağları'nın en önemli zirvelerinden biridir ve 449 metre yüksekliğe sahiptir.

Takırtukur Dağları

Karacadağ'ın güneybatısında yer alan ve kalkerli bir yapıya sahip olan dağ, çevresine hakim bir konumda bulunmaktadır.

Yılanlı Dağ

Takırtukur Dağları'nın batısında bulunan Karatepe Dağları, Viranşehir'in güneydoğusunda yer alır. Aynı bölgede Kepezli Dağları da bulunmaktadır.

Susuz Dağları

Tektek Dağları'nın kuzeybatısında bulunan bu dağlar geniş bir kütleye sahiptir. En yüksek noktası 801 metre yüksekliğindedir. Bu dağlar, su kaynağı bulunmaması nedeniyle "susuz dağlar" olarak adlandırılmıştır.

Germuş Dağları

Germuş Dağları

İl merkezinin 10 kilometre kuzeydoğusunda, Germuş Dağları'nın eteklerinde bulunan Germuş Köyü, günümüzde Dağeteği adıyla anılmaktadır. Köyün kuruluşunun 19. yüzyıla dayandığı tahmin edilmektedir. Kilise alanı, bir akarsu, Aziz Yakup Kilisesi ve kilisenin toplantı meydanından oluşur. Kilise, taştan ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. Köy, Atatürk tarafından Irak kökenli Hamidiye Paşası Üceymi Sümer Paşa'ya hibe edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Suriye cephesinde önemli hizmetleri olan Sümer Paşa, savaştan sonra Türkiye'ye gelmiş ve bu köye yerleşmiştir. Asıl adı Üceymi Sadun Paşa olan Sümer Paşa, 1934'te yürürlüğe giren soyadı kanunuyla "Sümer" soyadını almıştır.

Kaynak: Haber Merkezi