Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Hekimi Prof. Dr. Mete Edizer, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile bilgi veren Prof. Dr. Edizer; “Doğu ile Batı’yı birbirinden ayrı tutmak anlamsız. Batı tıbbı ile inanılmaz şeyler yapıyoruz. Doğu tıbbında da ilginç bilgiler var. Bunları bir araya getirdiğimizde sonuçlar çok güzel oluyor” dedi.


“Doğru merkez ve hekim çok önemli”

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile bilgi veren Prof. Dr. Edizer; “Doğu ile batıyı birbirinden ayrı tutmak anlamsız. Batı tıbbı ile inanılmaz şeyler yapıyoruz. Doğu tıbbında da ilginç bilgiler var. Bunları bir araya getirdiğimizde sonuçlar çok güzel oluyor. Vücut bir bütün. Ruh sağlığı evet çok önemlidir. Beden sağlığı çok önemlidir. Sosyal sağlımız da çok önemlidir. Bunu bazen atlıyoruz. Akupunktur ile ilgili bilimsel yazılar yazılmaya başlandıktan sonra çok başka bir pencere açıldı hepimiz için. 1980 yılı itibariyle Dünya Sağlık Örgütü tamamlayıcı tıbba daha sıcak bakmaya başladı. 1990-95’ler de bütünleşmeler ve yatırımlar başladı. Almanya’da son derece üst düzeyde yapılıyor. Ancak maliyetler çok yüksek. Geleneksel tamamlayıcı tıp çok geniş bir alan.  Akupunktur, Kupa Terapi, Sülük Tedavisi, Ozon Terapi… En az 15 alt alandan bahsediyoruz. Bazen hastanın ve hastalığın durumuna göre farklı enstrümanlar kullanmak gerekiyor. Bu işleri yapan kişi hekimdir. Gerekli eğitimlerden geçmiş olması gerekiyor. Bakanlık onaylı sertifika olması gerekiyor. Vatandaşlar buna dikkat etmeli. Bazı sertifikalar MEB onaylı olabiliyor. Bu kişilerin hasta bakması yasal değil. O yüzden doğru merkez ve hekim çok önemli. Üstelik bu uygulamalar tamamen risksiz değildir” açıklamasında bulundu.


“850 nokta hakkında bilgi sahibiyiz”

Akupunktur uygulamasının detaylarını da anlatan Prof. Dr. Edizer; “Akupunkturda iğnelerin hepsinin özel yerleşim yerleri var. Örneğin Türk Uygur heykellerinde 3.000 nokta var. 850’si hakkında kesin bilgi sahibiyiz. Ancak diğer noktalar hakkında henüz araştırma aşamasındayız. Vücuttaki 12 organı kasteder akupunktur. Bu meridyenler üzerinden tedavi sürdürülür. Meridyenlerin içinde enerji kanalları bulunur. Bunun bulunuşu ise ilginç. Bir bilim adamı tam akupunktur noktasına Çin Mürekkebi enjekte ediyor. Mürekkebin yürüdüğünü görüyor. Başka bir noktaya enjekteye ediyor. Mürekkep yürümüyor. Bunun üzerine çalışmalar başlıyor” dedi.

Akupunktur kimlere uygulanmaz?

Akupunktur uygulanabilecek hastalıkların listesi çok uzun o yüzden uygulanmayacaklara bakmak lazım diyen Edizer; “Kanser hastalarında Onkoloji’ye destek olarak kullandığımız çok yöntem var. Ancak tek başına akupunktur kanseri tedavi etmez. İstismar konusu sıkıntılı. Bu işin uzmanı var. Bu işi onlar yürütmeli. Peki hangi hastalıklara iyi gelir? Akciğer hastalıkları başta gelir, alerjiler, astım, dolaşım bozuklukları, kalp ritim bozuklukları, kansızlık, mide ve bağırsak problemleri, spor ve omurga yaralanmaları, bel ve boyun fıtıkları gibi birçok hastalığın tedavisinde Geleneksel Tamamlayıcı Tıp yöntemlerini kullanabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Etkisi 7-8 seans sonra görülmeye başlar”

Prof. Dr. Edizer; “Hastanın yaşı, hastalığın ağırlığı, yeme içme şekli, psikolojik stresi yüksek ise sonuç değişmeyebilir. Ancak etkili olması için çalışmaya devam ediyoruz. 7-8 seans sonrası da etkisini almaya başlarız. İşlem için yarım saat yeterli. Akupunktur tedavisinde acı olmaz. Çok nadir bir sinire denk gelmemiz durumunda hafif bir acı hissedilebilir. Lazer akupunktur kullandığımız durumlarda oluyor. Uygulamalarımda özellikle gece altını ıslatan çocuklarda da çok etkili olduğunu gördüm” dedi.


Akupunktur kilo verdirir mi?

Prof. Dr. Edizer; “Aç kalan yanımızı yemekle doldurmaya çalışıyoruz. Sevgi, para, tatil açlığı gibi çoğaltılabilir. Yemeğin yerine neyi koyduğunuz önemli. Bunları tespit edip tedaviye başlıyoruz ve zayıflıyoruz. 12-15 seanslık bir uygulamaya ihtiyacımız oluyor. Tabii sadece akupunktur değil. Yeme, içme ve spor önemli. Yaşam şekline de zaman zaman müdahale ediyorum. Gerekirse başka yöntemleri de çalışmaya ekleyebiliyoruz” dedi.


“Üst solunum yolu hastalıklarında artış var”

Şuanda Üst solunum yolu hastalıklarında çok ciddi bir artış var diyen Prof. Dr. Edizer; “İnfluenza diyen var, Kovid’in başka versiyonu diyen var. Ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.  Ancak bir şeyler var. Bizim yapabileceğimiz bağışıklık sistemini toparlamak. Bunu akupunktur, ozon gibi yöntemlerle yapabiliriz. Ancak her zaman bunlara ihtiyaç olmayabilir. Bazen beslenme ve vitamin takviyeleriyle de bağışıklığı kuvvetlendirmemiz mümkün” dedi.

“Ozon saldırgan bir yöntem”

Son dönemlerde yoğun ilgi gören ozon ve glutatyon terapisi ile ilgili de konuşan Prof. Dr. Edizer; “Ozon uygulayacaksak dozu çok önemli. Yanlış doz fayda yerine zarar verir. Her hastaya da aynı değer ile uygulanmaz. Ozon aslında saldırgan bir yöntem. Zaman zaman dozu çok yüksek uyguladığımız ya da düştüğümüz hastalar oluyor. Ozon kanı mayalama tekniğidir. Belirli bir doz sonrası kanı doğru akışa döndürmüş ve virüsleri öldürmüş olursunuz. Glutatyon da benzer bir yöntem. Ancak ben bunu biraz daha çekinerek kullanırım. Karaciğerde sorun varsa, ozon ile akupunkturla çözemeyeceğim bir şeyler varsa bu yöntemi kullanırım. Glutatyon kullanımı biz hekimler için biraz daha rahat. Yine doz çok önemli. Çok yüksek dozlarla başlamak hastayı acillikte yapabilir. Kullanacaksak eğer 8-10 dozluk uygulamayla bağışıklık sistemini güçlendirebiliyoruz. Sadece akupunktur üzerinden de bağışıklığı yükseltmek mümkün. Bunu hastayı değerlendirerek yapıyoruz. Bu yöntemlerin hekim ve donanımlı merkezlerde uygulanmasına dikkat edilmelidir” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi