Hafta sonu sosyal medyada gezerken enteresan fotoğraflar gördüm. Aslında köşe yazmaya başlarken siyaset hiç yazmak istemiyordum. Bazen insan gördükleri karşısında inanın, “söylesem tesiri yok, sussam gönülüm razı değil”, noktasına geliyor.
İzmir CHP’de bu dönem garip bir şekilde Serdar isimlerinin baş aktör olduğu bir süreç yaşıyoruz. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy ( görevden alındı) , Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal , Karşıyaka CHP ilçe başkanı Serdar Koç, onun kadim arkadaşı ve rakibi Serdar Yavaşoğlu. Telefon rehberimde ise tam 18 kişinin adı Serdar…
Hangi Serdar’dan bahsedeceğimi düşünüyorsunuz şuanda değil mi? Aslında bende… Belki de hepsinden biraz bahsetmeliyim. Ama benim ilgimi çeken yer Karşıyaka…Çünkü ben 26 yaşımdan bu güne kadar Karşıyaka CHP içinde büyüdüm. Karşıyaka gençlik kolları yöneticiliği, Karşıyaka Kadın Kolları yöneticiliği ve sonrasında İl yöneticiliği derken tüm bu görevleri bana Karşıyaka siyaseti hediye etti. Benim ikinci ailem.
Uzun zamandır siyaset arenasını takip etmiyorum. Sosyal medya, istesek te, istemesek te bazı şeyleri gözümüze sokuyor.
Tabi Karşıyakalı olunca benim Serdar Koç’u yazacağımı anladınız. Ön seçim adaylığımız döneminde tanıdığım, birlikte çalışmaktan, tatlı rekabet etmekten gurur duyduğum bir isim Serdar Koç . 2015 yılında başlayan siyasi tanışıklık ilerleyen süreçte sağlam bir arkadaşlığa ve kardeşliğe dönüştü.
Siyaseti asla kin ve nefret üzerine kurgulamadık, intikam duygumuz hiç olmadı, siyah defterde kimler var diye hafızamızda hiç tutmadık. En son ilçe seçimlerinde onu desteklemedim bile. Çünkü çok öncesinden verilmiş sözüm vardı. Adnan Alabay’a söz vermiştim. Söz verdiğim yerden kolay kolay dönmeyeceğimi herkes bilir.
Serdar Koç’un ve Serdar Yavaşoğlu'nun desteklediği MAVİ liste hareketi bizi oyunun daha başında yok etti. Siyaset bu, iki yakın arkadaş, iki aynı ekip, iki Serdar başkanlığa aday oldu. Serdar Yavaşoğlu ile tanışmam, Serdar Koç sayesinde oldu. İki Serdar Karşıyaka siyasetine bu dönem damgalarını vurdular. Yarıştılar, biraz ayrıştılar ama sonuçta ikisi de diğer ilçelerde olduğu gibi kan davası yapmadılar. Ben daha çok dostlukların zenginleştiği yer ve mecra olarak görüyorum siyaseti. Mahalle delege seçimleri ve ilçe başkanlığı seçimleri Karşıyaka’da diğer ilçelere göre hep daha bir seviye içinde geçmiştir.
Serdar Koç’un ilçe Başkanlığını yakından takip ediyorum, Karşıyaka Belediye Başkanı ile uyumlu çalışmasını taktir ediyorum. Belediye başkanın icraatlarını, örgüt ile belediye arasında köprü görevi görmesi, kavgadan beslenmeden siyaset yapması da bence güzel bir davranış. Tabi aynı şey Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay içinde geçerli. Cemil başkan kendi ekibinden olmayan, Uğur Yıldırım’ın desteklediği Alev İldeniz’i bile kucaklamış. Alev İldeniz Kadın Kolu Başkanı olarak Cemil Tugay’ın açtığı kapıları çoğu defa ret etmiş olsa da son fotoğraflar Alev İldeniz’in Uğur Yıldırım kontrolünden çıkıp Cemil Tugay kontrolüne girdiğini gösteriyor sanki. Alev İldeniz seçildiği andan itibaren, hem ilçeye hem de Belediyeye çok ciddi tavır almıştı. Kendisi gibi tavır almayan kadınlarada sinirlenmiş, hatta en yakın arkadaşı Didem Tufan’ı sudan sebeplerle yönetimden çıkarmıştı.
Serdar Koç’un defalarca “Alev bizim kardeşimiz tabi ki onunla uyumlu çalışacağız” demesine tanık oldum. Ekipçilik her zaman sığ bir davranıştır. Örgütçülük esas olandır. Ancak Alev ildeniz Uğur Yıldırım ile ekip anlayışından vaz geçmemiş, sürekli gerilimden beslenmeye devam etmişti.
Hafta sonu sosyal medyada Alev İldeniz ve Cemil Tugay arasında ki samimi pozları görünce hem sevimdim hem de üzüldüm. Şimdiye kadar yarattığınız gerilim politikası ile harcadığınız insanları, ayrıştırdığınız örgüte yazık olmadı mı? Umarım bu uyumlu görüntüleri İlçe Başkanı Serdar Koç ile de verir. Aksi taktirde İlçe örgütünün değil, belediyenin kadın kolları olmuş olacaktır.
Hemen çok kısada olasa kendi belediye Bakanım Serdar Sandal ve yapılacak olan Bayraklı ilçe seçimlerine değinmek istiyorum.
Hasan Karabağ kurucu ilçe Belediye başkanı olduğunda Bayraklıdaki ilk ilçe başkanı ile uyumlu çalışamamıştı. Sonra ilçe seçimlerine damgasını vurarak, önce Levent Ölçer ile sonra Cemalletin Alper ile uyum içinde çalıştılar.
Bir Belediye başkanın örgütle uyumlu çalışmasını benimserim. Kavgalı görüntüleri sevmiyorum. Bayraklıda herkesimi kucaklayacak bir aday ile seçim çok rahat alınır. Kayyum atanan Necati Şahin aynı zamanda aday olduğunu da beyan etmiş durumda. Yıllarca Hasan Karabağ ile siteler ve STK’lar masasında çalışmış, Serdar Sandal döneminde yerel seçimlerde en önde koşturmuş biri olarak bence ilçe başkanlığını hak ediyor. Bunu da kısa bir not olarak düşelim.
Siyasette Serdarlar damgası netice itibari ile devam diyor.
Sanırım en son Avukat Rıfat Özer bana söylemişti, bir dönem siyasette C dönemi vardı, Cevdet Tümtürk, Cihan Türsen, Cevat Durak’ı kast ederek, şimdide siyasette Serdarlar dönemi var dedi.
Gerçekten öyle siyasette Serdarlar dönemi var. Serdar Aksoy, Serdar Sandal, Serdar Koç, Serdar Yavaşoğlu…
Aşağıda bir fotoğraf paylaşacağım. Bu fotoğrafta iki Serdar’ın arasında ben varım, ardımda yine güzel arkadaşım Doktor Taha Okan var. Burada ki üç insan siyasette bir birleri ile barışık kalmayı başarmış ve hep tatlı rekabetleri yaşamış güzel insanlardır. Serdar Koç, Taha Okan ve ben üçümüz ön seçimde rakiptik. Siyaset mümkünse böyle yapılsın. Kimse kimsenin sırtına basmadan, yıpratmadan, tukaka diyerek sahte gülümsemelerle olmasın.