İzmir'in içme suyu ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Tahtalı Barajı, bu yıl Ekim ayında su doluluk oranında tarihinin en kötü ikinci seviyesine gerileyerek yüzde 16’ya düştü. Bu durum, kentte su krizinin derinleştiğini gözler önüne sererken, İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl, gelecek için endişe verici tahminlerde bulundu.

Kuraklık ve düşen yağış miktarları

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1 Ekim 2023 - 30 Eylül 2024 dönemini kapsayan 2024 su yılı yağışları, geçen yılın rakamlarının altında kaldı. Uzun yıllar ortalaması 604,7 kilogram olan yağış miktarı, bu yıl metrekareye yalnızca 504,3 kilogram olarak kaydedildi. Prof. Dr. Tağıl, “Mayıs 2025’e kadar yapılan tahminler, Türkiye’de en yoğun su eksikliklerinin Batı Anadolu ve Trakya bölgelerinde yaşanacağına işaret etmekte. Eğer aynı hava koşulları devam ederse, yeterince yağmur yağmazsa ve kar olmazsa, gelecek yıl dramatik bir durumdan bahsediyor olacağız.” dedi.
Ege Bölgesi’nde yağışların düzensiz ve lokal gerçekleşmesi, kuzey bölgelerinin su almasına karşın güneydeki Küçük Menderes Havzası’nın kuraklık yaşamasına neden oldu. Tahtalı Barajı’nda su seviyesi, geçen yılın Ekim ayındaki yüzde 30’luk seviyeden yüzde 16’ya gerileyerek, son 16 yılın en düşük doluluk oranına ulaştı.

Barajların durumu içler acısı

İzmir'deki 12 barajdan 7'sinin su seviyesi, kuraklık nedeniyle geçen yılın gerisinde kaldı. Balçova, Kestel, Çaltıkkoru, Yortanlı ve Güzelhisar gibi bazı barajlarda doluluk oranları artış gösterse de, Aktaş, Ürkmez, Seferihisar, Alaçatı, Kavakdere ve Zeytinova gibi barajlarda düşüşler devam ediyor. Özellikle Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin düşmesi, havzada adacıkların oluşmasına ve zemin çatlamalarına yol açtı. Barajın yıllık ortalama 90 milyon metreküp su çekildiği biliniyor. Tahtalı Barajı’nın en düşük doluluk oranı ise 2008 yılında yüzde 5,5 olarak kaydedilmişti.

İklim değişikliği etkisi

Prof. Dr. Tağıl, iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekerek, “Bu yıl Batı Anadolu’da kar birikimi ve dağlardan gelen akış, ortalamanın çok altında kaldı. Barajlar yeterince beslenemedi.” dedi. Kar kuraklığının, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak görünmeyen bir kuraklık türü olduğunu vurgulayan Tağıl, “İzmir neredeyse iki yıldır istediği yağmuru alamadı. Bu durum, akarsu debilerinde ve barajlardaki su seviyelerinde ciddi düşüşlere neden oldu.” şeklinde konuştu.
AB’nin finanse ettiği Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, kasım ayına kadar su sıkıntılarının devam etmesi bekleniyor. Tağıl, “Özellikle Batı Anadolu’da su sıkıntısının devam etmesi muhtemel. Eğer aynı hava koşulları devam ederse, gelecek yıl dramatik bir durumdan bahsediyor olacağız.” diyerek durumu özetledi.

Su tasarrufu önemli

Prof. Dr. Tağıl, Türkiye genelindeki artan kuraklıkların, sıcak hava dalgalarının ve aşırı hava koşullarının su kaynakları, tarım ve insan güvenliği üzerinde ciddi etkilere yol açtığını belirtti. İklim değişikliğinin bu olumsuz etkileri daha da şiddetlendirdiğini ifade eden Tağıl, su kaynaklarının verimli kullanımı ve bilinçli tüketimin kuraklıkla mücadelede hayati önem taşıdığını vurguladı. “Her damla su, geleceğimiz için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle suyu korumak ve bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmek hepimizin sorumluluğudur.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: AA