SON MÜHÜR - ALPER TEMİZ / Son dönemlerde Ege Bölgesi başta olmak üzere Türkiye'nin birçok bölgesinde tarım arazilerinin imara açılması, zeytinliklerin bulunduğu koruma alanlarına Güneş Enerji Santrali ve Rüzgar Enerji Santrali gibi enerji tesislerinin inşa edilmesi ya da halkın kullanımında bulunan koylara otel projeleri inşa edilmesi, çevre örgütleri ve bölge halkı tarafından birçok davaya konu oldu. Tarım arazilerinin yoğun bulunduğu Ege Bölgesi özelinde ise verimli topraklara üretim tesislerinin kuruluyor olması, birçok yaptırıma neden olurken, sürecin engellenmesine dair ise herhangi caydırıcı hükümlerin olmadığı dile getiriliyor. İzmir Kemalpaşa örneğinde bölgede emlakçılık yapan bir şirket, "Maalesef tarım arazilerine sanayi tesisleri kurulması, çeşitli yollarla mümkündür" diyor. Kemalpaşa’da faaliyet gösteren emlak şirketi, sürecin nasıl işlediğini anlatırken, İzmir Tarım İl Müdürü Mustafa Şahin ise denetim ve yaptırımlara ilişkin detayları paylaştı.
Önce tarımsal faaliyet için izin alınıyor, sonra fabrika dikiliyor ya da kiraya veriliyor
Bizzat kendi şirketimiz, bazı yöntemlerle hem Belediye hem Tarım İl Müdürlüğü'nden izin alabiliyor diyen firma, “Tarım arazilerinde yapılaşma süreci belirli adımları takip ederek ilerlemektedir. Öncelikle, belediyeden tarım ile ilgili birimle görüşmek gerekmektedir. Bunun yanı sıra, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nden (İZSU) de görüş alınması gerekir.
Eğer her iki kurumdan da olumlu görüş alınırsa, Tarım ve Orman Müdürlüğü ilgili araziye imar hakkı tanıyabilir. Bu süreçte, yapılacak yapının soğuk hava deposu ya da besi damı olarak gösterilmesi mümkündür.
İnşaat tamamlandıktan sonra, soğuk hava deposu olarak yapı kullanma izni alınır. Ancak, birçok örnekte olduğu gibi, bu yapılar fiilen bir işletme gibi kullanılmaktadır. Ruhsatlandırma alındıktan sonra ise tarımla alakalı olmayan depo ve fabrika tesislerine kiraya da veriliyor. Türkiye genelinde bu yöntemle faaliyet gösteren binlerce örnek bulunmaktadır.
Bu tür yapıların genellikle ‘4 adet besi damı ve tarla’ ya da ‘bağ’ olarak kaydedildiği görülmektedir. Bu yöntemle faaliyet sürdürmek mümkündür. Ancak, tarım arazilerinin korunması açısından bazı bölgeler özel düzenlemelere tabidir. Örneğin, ova koruma alanları ile ilgili süreçler doğrudan Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlıdır. Bölgesel farklılıklar söz konusudur; Kemalpaşa, baraj nedeniyle kapalı bölge statüsündedir ve burada yapılaşma süreçleri daha sıkı denetlenmektedir. Ancak denetim öncesi denetim sırası ve denetim sonrası süreçlerinden bir şekilde sıyrılmak mümkün. Arz talep dengesi ve piyasası söz konusu” diyerek itiraflarda bulundu.
Yaptırım var ama...
Konuya dair Son Mühür'e özel açıklamalarda bulunan İzmir Tarım İl Müdürü Mustafa Şahin şunları söyledi, “Tarım arazilerinde yapılanlar dahil olmak üzere tüm yapıların ruhsatlandırılması Belediyeler tarafından yapılmaktadır. Yapılar için başvurular Belediyelerce kabul edilmekte, tarım arazilerine yönelik başvurular TAD (Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi) Portal Sistemi’ne girilerek İl Müdürlüğümüze bildirilmekte ve başvuruya yönelik ‘Kurum Görüşümüz’ talep edilmektedir.
Kurum görüşü ön inceleme, Belediye planlarında hangi alanda kaldığı, nasıl tanımlandığı, tarım dışı tesisler için alternatif alan ve ihtiyaç gibi unsurlar açısından belediyelerce verilen bilgilerin, yer altı suları ve su havzaları yönünden DSİ görüşünün incelenmesi, mera, zeytinlik, orman, doğal veya kültürel sit alanı gibi özel durumlar varsa ek kurum görüşleri değerlendirildikten sonra ancak uygun görülürse araziye gidilerek yerinde ETÜT yapılır ve ETÜT sonucunda da uygun çıkarsa talep edilen izin konusunda uygun görüş verilir.
Eğer arazi büyük ova koruma alanlarına giriyorsa, uygun görüş verilmiş alanlar Vali Başkanlığı’nda oluşturulan İl Toprak Koruma Kurulu tarafından değerlendirilerek izin verilip verilmeyeceği karara bağlanmaktadır.
İzmir İl Müdürlüğümüzce yapılan değerlendirmeler sonucu başvuru yapılan tarım alanlarına ilişkin tarım dışı başvuruların yaklaşık yüzde 74’üne izin verilmemiştir.
Verilen izinler iki yıl içerisinde ruhsata bağlanmalı ve beş yıl içerisinde uygulanmalıdır. Yapı izni alan kişilerden, verilen izinlerin amacına uygun kullanılacağı, belli bir oranda tarım dışına çıkarılan arazilerin tarım arazisi vasfını koruyan kısmında tarımsal faaliyetlerin sürmesinin sağlanacağına ilişkin bir taahhütname verilir.
İzin verilen alanlar iki yıl sonra denetlenerek uygunsuzluklar belirlenir. Uygunsuzluk durumunda idari yaptırım cezası verilerek ceza davası açılır. Daha sonra da yıkım kararı belediyeye bildirilir.”