Son Mühür- Berivan Kaya/ İzmir Şehir Tiyatroları’nda bazı sanatçıların işten çıkarılıp 7.7 milyon TL’lik konuk sanatçı ihalesi yapılmasına tepkiler yükselmeye devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın görevden aldığı İzmir Şehir Tiyatroları Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, İzmir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü'nün bazı tiyatrocuların işten çıkarılmasına, "Üzümcü’nün, baltayı alıp bağa girdiğini, niyetinin de üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu görüyoruz" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Alay edercesine
İşten çıkarmaların 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'ne denk getirildiğine dikkat çeken Yücel Erten, "Önce kurumun Sanat İletişim Direktörü, oyun yazarı ve dramaturg Ege Kızık ile yardımcısı Helin Kat’ı, Belediye’nin tiyatro ile ilgisi olmayan başka birimlerine sürdü. Sonra da değerli iki sanatçıyı, Yönetim Kurulu kararı almadan, hatta savunma bile almadan, ihbarsız ve tazminatsız sokağa attığına tanık olduk. Hatice Altan, daha önce 30 yıla yakın Devlet Tiyatroları’nda oyuncu olarak hizmet etmiş, İzŞT’de kuruluştan itibaren sanatçıların oylarıyla iki kez Yönetim Kurulu’na seçilmiş, 3 yıl içinde 2 oyun sahnelemiş, 3 oyunda önemli rolleri üstlenmiş değerli bir sanatçıdır. Özlem Karabay ise, kuruluştan itibaren Sanat Teknik Direktörlüğünü üstlenmiş, Yönetim Kurulu üyesi, 100’e yakın oyunun dekor ve kostümlerini yapmış deneyimli bir tasarımcıdır. Kuruluştan bu yana ağır yük taşımış bu sanatçıların, entipüften bahanelerle işsiz, aşsız bırakılması; demokrat anlayışa da sığmaz, sanat ahlâkına da. Üstelik, alay edercesine 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ne denk getirerek" dedi.
'Bostan korkuluğu'
Erten açıklamasının devamında "Gözden kaçırılmaması gereken çok kritik bir nokta şudur: Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü’nün, tanıklar önünde “Özlem’i ben gönderdim, Hatice’den haberim yok, onu Başkanlık gönderdi” şeklindeki ifadesi; fevkalâde anormal bir tutumdur. Sayın Başkan’ın “Filanca sanatçıyı işten çıkarın” demiş olabileceğine ben ihtimal vermiyorum ama; bir an için böyle olduğunu varsayalım: Bu durum, Levent Üzümcü’yü bir sanat kurumundaki Genel Sanat Yönetmeni pozisyonundan alır, iradesi olmayan bir bostan korkuluğu olarak tarlaya diker. Yok eğer bu, sorumluluğu üzerinden atmak amacıyla uyduruverdiği bir bahane ise, bu kez onu demokratik ahlâktan da, sanatçı ahlâkından da, bürokratik ahlâktan da kapı dışarı eder" diye konuştu.
'Kindarlık'
Levent Üzümcü'nün 'kindarlık' yaptığını ileri süren Yücel Erten, "Üzümcü’nün daha ilk adımda Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten’i, kurumun web sayfasından silmiş olduğunu ve tiyatronun oyunsuz kalması pahasına bütün sahneleyişlerini yok ettiğini de göz önüne alırsak; bütün bu olup bitenlere dikkatle bakmak gerekir. Bunlar, hayatın akışı içinde ‘normal’ sayabileceğimiz işler değildir. Üretmek, yaratmak, hizmetin sanatsal değerini yükseltmek yerine; mobbing, sürgün, yargısız infaz niteliğinde işten atma eylemleri, Şehir Tiyatrosu’nun üstüne abanmıştır. Liyakatsizliğe, bilgisizliğe, beceriksizliğe, hatta bir çeşit kindarlığa işaret eder" ifadelerine yer verdi.
Yöneticilik vasfı yok
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, 7.7 milyonluk konuk oyuncu ihalesini değerlendiren Erten, " Muhtemelen sahnelenecek oyunlarda görevlendirilmesi düşünülen konuk yönetmen ve sanatçıların alımı ile ilgili olsa gerek. Ama bu konu da dönüp yine Genel Sanat Yönetmeni tercihinin isabetsiz olduğu gerçeğine toslar. 3 yıl önce kurulmuş bir tiyatronun Genel Sanat Yönetmenliği; kamu hassasiyeti, iş barışı, teknik ve malî öngörü, bütçelendirme, takvimleme ve program gibi genel yöneticilik vasıflarının yanı sıra; repertuvar düzenleyebilme, rejisörlük ve öğretmenlik gibi vasıfları da taşıması gerekir. Bakıyoruz: Üzümcü’de yöneticilik vasfı yok. O konuda herhangi bir deneyimi, birikimi de yok. Kendi tek kişilik özel tiyatrosunun dışında, herhangi bir kurum tiyatrosunda yöneticilik yapmışlığı da yok. Üzümcü’nün repertuar düzenleme becerisinin olmadığı, koca bir sezonda sergilenebilen sadece iki oyunun varlığından belli. Kurum içinde sanatçılara bir çeşit öğretmenlik yapabilecek kalibrede olmadığını, konudan anlayan herkes görür, bilir. Üzümcü’de rejisörlük ise hak getire. Ömründe bir oyun sahnelemiş değil. Onun için zaten yana yakıla konuk rejisör arıyor. Bulamayınca da Abdurrahman Çelebi misali, yardımcısına, dekorcuya filan başvuruyor. İşte burası özellikle bu ihale konusuna denk geliyor. İzmir Şehir Tiyatrosu tek sahneli bir tiyatro. Orada ne yapacağını, hangi sıra ile ve nasıl yapacağını bilmezsen, alternatif programların yoksa; tutuşmuş vaziyette konuk rejisörlere mahkûm kalırsın. O da dışarıya giden paradır. Para pahalıdır ve bizim vergilerimizle karşılanır" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Sidikli kasaba sefası..
İzmir Şehir Tiyatrosu’ndaki 3 yıllık yönetiminde 12 oyunun toplam prodüksiyonuna 5 milyon harcandığını vurgulayan Erten, " Oyun başına ortalama 417 bin TL eder. Buna konuk sanatçı ücretlerini de katarsak 7 milyon TL’dir. Yerine göre Nazım’ın oyununa özenmiş, 1 milyonu da aşmışız; ama gereğinde imece usulü ile sıfır maliyetle oyun da çıkarmışız. Tekrar ediyorum: İmece usulü ve sıfır maliyet… Bakın şimdi Üzümcü’nün uyduruk bir Amerikan müzikali olan ‘Sidikli Kasabası’ için istediği bütçeye: 8,5 milyon! Sizin 8,5 milyona mal olacak sidikli bir kasaba sefanızı kim, ne yapsın? Hesap, tutarsa hesaptır. Yoksa gecenin sonunda bulaşık yıkatırlar adama! Uzatmayalım, oyun iptal, fiyasko!… Orası bir kamu kurumu ve halkın vergilerinden oluşan kaynaklarla yaşıyor" dedi.
Pusulasız, kaptansız!
Üzümcü'nün tweetlerine tepki gösteren Erten, "Bu Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü ne yapar, ne işe yarar? Özetle diyebilirim ki “Hiç”… Oyuncuların iki buçuk katı maaş alıp, demokratlık özentisi tweetler atar; bir de sanatçıları işinden atar, hepsi bu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, sanat dünyamızda on yıllardır beklenen ‘sanatsal özerklik laboratuvarı’nın hayata geçirilmiş ve başarıya ulaşmış hali idi. Gizli gizli yapılan bir yönetmelik değişikliği ile bu laboratuvarın yıkılmış olması, tiyatro hayatımızda ciddi bir gerileme, bir kayıp olmuştur. Levent Üzümcü de, siyasetin ve bürokrasinin bir sanat kurumuna abanmasına yol açan o yoz yönetmeliğin ürünüdür. İzmir Şehir Tiyatrosu; pusulasız, kaptansız, teknenin başını-kıçını oraya buraya çarpmaktan öteye gidemiyor" ifadelerini kullandı.