CHP'nin 7.Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu koltuğu Özgür Özel'e devrettiği 4-5 Kasım kurultayından bu yana ilk kez bu kadar vitrinde ön plana çıktı. Kılıçdaroğlu'nu siyasetin ana gündem maddesi haline getiren olay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği suçlamasıyla hakkında 11 yıl 8 ay hapis ve siyasi yasak istenen dava oldu. Ankara Adliyesi'nde görülecek dava öncesi Türkiye'nin dört bir yanından gelen yüzlerce partili geniş güvenlik önlemi alınan adliye önünde 'hak, hukuk, adalet' ve 'halkın umudu Kılıçdaroğlu' sloganları attı.


Destek olmaya kimler geldi?

Ekrem İmamoğlu'nun Almanya ziyaretini gerekçe göstererek yer almadığı duruşmaya CHP lideri Özgür Özel ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş katılacağını daha önce duyurmuştu. Memleket Partisi lideri Muharrem İnce ve Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ da Kılıçdaroğlu'na destek için adliyeye gelen isimler arasında yer aldı. Kılıçdaroğlu'na CHP'nin 80 civarında milletvekili ve 11 büyükşehir belediye başkanının da destek için adliyeye gelmesi bekleniyor.

Kılıçdaroğlu güçlükle girebildi...

Kılıçdaroğlu, 11 yıl 8 ay hapis ve siyasi yasak istemiyle yargılandığı dava nedeniyle ifade için geldiği Ankara Adliyesi'nde duruşma salonuna kalabalık yüzünden güçlükle girebildi.

Kılıçdaroğlu ne söyledi?

Kılıçdaroğlu'nun savunmasında öne çıkan detaylar...


Sayın Yargıç,
Konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi: Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim.
Ne mutlu ki bana, karşınıza "Hırsızlık ve yetim hakkını zimmete geçirmek" suçundan çıkmadım.
Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza " Vatana ihanetten" de çıkmadım.
Karşınıza Sayın Yargıç, " Hırsıza hırsız " dediğim için çıktım.
Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç.
68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim.
İdamlara tanıklık ettim.
Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu.

Herkes kulak versin...

Gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş, çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan,
gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış,
Emeklisi aç, hastası tedavi edilemeyen,
sınırları korunamayan, emeği sömürülen,
İnsanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış, ağız dolusu gülmeyi unutmuş,
85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım.
Anlatacağım Sayın Yargıç, size bunu aziz milletimiz adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin.
Herkes iyi dinlesin! Bu sözlerime kulak versin!
Sayın Yargıç bu anlatacaklarımın dava konusu ile ne alakası var demeyin!
Bakınız yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor!
Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyen yöneticiler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. 
Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.

Meral Akşener'e gönderme...

Sayın Yargıç,

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak "Kılıçdaroğlu'nu aileme emanet ediyorum" 
diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım hata ettim,
Evet hatalıyım.

Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..

"Ailemi emanet ederim diyen işbirlikçi çıktı. Güvenmem hataydı."

Sayın Yargıç, tekrar ediyorum.
Millete ait 128 Milyar Dolar para, yandaşa ve 5'li çetelere arka kapıdan satılarak yok edildi.
Bir vatansever için ne kadar acı bir tablo değil mi?
Borçlanıyor ve borcumuzu ödeyemez hale geliyoruz. Bunun ekonomi bilimindeki en basit karşılığı şudur ; "Para alan, emir alır."
Ödeyecek paranız yoksa elinizdeki toprakları vermek zorunda kalırsınız.
Kısa, öz ve doğrudan söylüyorum!
Erdoğan, Kıbrıs ve Ege de taviz ve toprak verecek.
Kendisi daha ilk yıllarında dahi bu amacını böyle dile getirmişti!
Hatırlayın !!
"Gerekirse Kıbrıs’tan bir kısım toprakta verilebilir" diyen Erdoğan,
"Emir komuta merkezim isterse Papaz elbisesi giyerim" diyen Erdoğan,
"Hem laik hem Müslüman olunmaz" diyen Erdoğan.

"Valilere çukurlar eşilirken, dokunmayın talimatını ben verdim" diyen Erdoğan,
"Ne istediler de vermedik, bitsin bu hasret dön gel " diyen Erdoğan,
Kurucu irademiz ve liderlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e "Ayyaş" diyen Erdoğan,

Dolayısıyla Erdoğan; Ülkemiz, devletimiz, birliğimiz ve geleceğimiz için bir tehdit ve tehlikedir.

BOP’un 2. Aşaması Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz vererek tamamlanmayacak Sayın Yargıç!
Devam edecek.

Ülkemize sokulan ve sayısı belli olmayan ama on milyonlarla ifade edilen,
geri kalmış dünyanın hemen her tarafından yurdumuza gelen,

Eğitimsiz, kayıtsız, geçmişi bilinmeyen ve içerisinde çok sayıda cihatçı olduğu tahmin edilen,
milyonlarca sığınmacı, emperyalistlerin Erdoğan eliyle ülkemiz üzerinde kurduğu korkunç
tablo bir beka sorunudur.

Sayın Yargıç, lütfen söylediklerimi dikkatlice kayıt altına alın!

İÇ KARIŞIKLIK, DIŞ MÜDAHALE ZEMİNİ OLUŞTURUR.

Bu yakın tarihte her zaman böyle olmuştur.
Ekonomisi zayıflamış hatta çökmüş,
Sınırlarını koruyamayan,
Adalet sistemi tek adama bağlanmış,
Denetleme mekanizması yok edilmiş,
Şeffaflık ve hesap sorabilirliği olmayan,
Liyakat ve ehliyete göre değil, biat ve itaat edenlerin devlet kademelerine geldiği bir sistem
sürdürülebilir değildir.

Irak'ın işgalini hatırlayın lütfen!

O dönem ülkemizde başkanlık sistemi denen ucube saray rejimi henüz yoktu.
Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak'ı işgal etme talebi Türkiye Büyük Millet
Meclisimiz tarafından reddedilmiş, Amerikan askerlerinin ülkemize girişi engellenmişti.

O dönem güçler ayrılığı vardı ve tek adam rejimi yoktu.
Peki, o dönem şu anki Başkanlık rejimi olsa ve Erdoğan Başkan olsaydı,
Sizlere, vicdanlarınıza ve kamuoyuna soruyorum,
Erdoğan bu tezkereye "Hayır" diyebilir miydi? 
Tabi ki hayır.
Tekrar hatırlayın beyefendi o dönem "Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyordu"
 
Güçler ayrılığı olmayan ve Teslim Alınabilecek – Tekrar ediyorum- yasadışı malvarlığı dolayısıyla teslim alınabilecek tek bir kişi üzerine inşa edilen bu ucube sistem
ülkemiz için beka sorunudur.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu !

75 yaşındayım.
Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım,
Çocuklarımı helal lokma ile büyüttüm,

Maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve hali hazırda içinde yaşadığım evimin dışında,
kooparetife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur.

Çok büyük bütçeler yönettim,
Her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını gözettim.
Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç ayrılmadım.

Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile bakmadım.
Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim.

Defalarca suikastlara, linçlere ve saldırılara uğradım.
Canımla sınandım geri adım atmadım.
Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım.

Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım.
Hiç bir zaman teslim alınmadım Sayın Yargıç.

Bunu Aziz Milletimiz bilsin,
Devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu,

Hatalarım, Pişmanlıklarım ve Üzüntülerim yok mu? 
Tabi ki Var.
 Pişmanım,
Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım,
Milletimizi ikna edemedim,

Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim.

Üzgünüm Sayın Yargıç,

Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için 
üzgünüm.

Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan,

Katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir
evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor.

Torunlarına mahcup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm.

Evet, üzgünüm Sayın Yargıç,

Daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için 
üzgünüm.

Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren,
Gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah 
erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için 
üzgünüm.

Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm.

Onlar bizim geleceğimiz Sayın Yargıç!

Onları "Giderlerse gitsinler" diyen Erdoğan'a mecbur bıraktığım için çok üzgünüm.
Okumuş, yetişmiş, zeki, pırıl pırıl 300 bin genç Sayın Yargıç.

Peki, yerine gelen kim?
Ne idüğü belirsiz milyonlarca eğitimsiz sığınmacı.

Emperyalistler çocuklarımızı bile elimizden aldı.

Afrika kabilelerinde bir söz vardır.

Derler ki "Köyün ve ailesinin sevgisini alamayan bir çocuk, ısınmak için o köyü yakar"

İşte Sayın Yargıç, o çocukları tekrar kazanamazsak bizi yakarlar.

Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum.
Kararlıyım!

Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla
mücadele etmeye kararlıyım.

Herkes bilsin ki, bu Aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim.
Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.

Konuşmamı bitirirken Sayın Yargıç,
Şunu herkes bilsin ki; 
100 yıl sonra bir kere daha söylüyoruz,
Ne bu devleti ne de bu milleti "Köhne Bizans'ın Yıldız Burcunda oturan baykuş" özentilerine
bırakmayacağız. 

Ve buradan milyonlar adına sesleniyorum,

Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
Bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun,

Selam olsun,

Devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış
bütün vatanseverlere,

Atatürk ve Cumhuriyet'e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen Genç Teğmenlere,

Yurtdışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize,

Ulusal kurtuluşumuza,

Güzel ve Aydınlık günlere selam olsun.

Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti...

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı