Olimpiyatlar sona erdi. Millilerimiz maalesef istediğimiz sonuçları alamadı. Ata sporumuz güreşte bile başarılı olamadık. Bu bana Kurtdereli Mehmet Pehlivanı hatırlattı.

GÜREŞ TARİHİMİZE BAKIŞ.. 

Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın yaşam hikayesini siz okurlarıma aktarmadan önce güreşin tarihini anlatayım: Ata sporumuz güreş Türkler arasında bilinen binicilik, ciritle birlikte güreşte en önemli spor dallarımızda biridir. Türkler milattan önce 2. Asırda güreş bilinmektedir.

Güreş Türkler arasında ferdi olarak yapılmaktadır ancak bununla birlikte devlet tarafından desteklenen bir spor dalıdır. Hakanların, kağanların gözetip kolladığı 30-40 kişilik gruplar haline (Kırk Yiğit) güreş takımları olduğu bilinmektedir.

Diğer devletlerle olan münasebetlerde, barış anlaşmalarının imzalandığı ortamlarda diğer ulusların güreşçileriyle Türklerin güreşçilerinin müsabakalar yaptığı bilinmektedir. Milattan sonra 10. asra kadar diğer milletlerden farklı olarak deri kıspet giyip kendine has yöntemlerle güreş tutan Türkler bu defa yağlı güreşle tanıştılar. Peçenekler dönemde yağlı güreşlerin yapıldığı bilinmektedir. Bazı kaynaklar da Sarı Saltuk’un yağlı güreşler konusunda öncülük ettiğini bildirmektedir. Bununla birlikte Türkmenler Avrupa topraklarına yerleşmeye başladıkça günümüzde Bulgaristan sınırlarında kalan ‘Deliorman’ bölgesi birçok güreşçinin yetiştiği ünlü bir bölge haline gelmiştir. 

KIRKPINAR YAPTI GÜREŞLERİ... 

Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ise 1300’lü yıllardan beri süregelen bir güreş etkinliğidir. Sultan I Murad’ın öncülüğünde Kırkpınar Çayırı’nda başlayan bu tarihi festival günümüzde devam etmektedir. Kırkpınar Çayırı her ne kadar günümüzde Türkiye sınırlarında olmasa da yağlı güreşler Edirne’ye taşınmış ve kaldığı yerden devam eder hale gelmiştir. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ise 1300’lü yıllardan beri süregelen bir güreş etkinliğidir. Sultan I Murad’ın öncülüğünde Kırkpınar Çayırı’nda başlayan bu tarihi festival günümüzde devam etmektedir. Kırkpınar Çayırı her ne kadar günümüzde Türkiye sınırlarında olmasa da yağlı güreşler Edirne’ye taşınmış ve kaldığı yerden devam eder hale gelmiştir.

İki insanın birbiriyle hiçbir araç ve gereç kullanmadan eşit şartlarda belli bir alan, belli kurallar ve belli bir zaman içinde gerçekleştirdiği zihinsel ve fiziksel mücadele şeklinde tanımlanan güreş, insanlık tarihinin en eski sporlarından biridir.  Tarihin her döneminde ilgigören ve geleneksel olarak uygulanan güreş, ülkemizde ata sporu olarak anılmaktadır. Geleneksel olarak pehlivanları güreşe çağırma, yarışmaları düzenleme, festivale ilişkin finansal kaynak sağlama, örf ve adetlere uygun olarak güreşlerin yapılmasını sağlama ve ödüller verme gibi görevleri yerine getiren Kırkpınar ağası, pehlivanları seyircilere tanıtan ve güreşi başlatan kişi olan cazgır, davul zurna ekibi, pehlivanları yağlamaya yardım eden yağcı ve havlu tutan peşkirci Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin en önemli aktörleridir.

650 YILLIK GELENEK... 

Yağlı güreşlerin merkezinde yer alan pehlivan, 650 yıllık geleneğin aktarılması sorumluluğunu taşımaktadır. Pehlivan olabilmenin ölçütleri yağlı güreş geleneği içinde uzun bir süreçte belirlenmiştir. Güreş sporunun ruhuna uygun olumlu kişisel özelliklere sahip olmak, iyi bir pehlivan olabilmenin en önemli koşuludur. Pehlivanın yakın çevresinden başlayarak en uzaktaki izleyicisine kadar her an göz önünde olmanın bilinciyle hareket etmesi beklenir.

Geleneğin aktarılması konusunda Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, bir haftalık eşsiz bir eğitim arenası; tüm Türkiye’den pehlivan ve pehlivan adaylarının, ellerinde ustalarının zembilleriyle bir araya geldiği 650 yıllık bir buluşma noktasıdır. Pehlivanlık kültürünün sürdürülmesinde sözlü kuralların belirgin olarak ortaya çıktığı en önemli süreç usta-çırak ilişkisidir. Festival aracılığıyla günümüze kadar ulaşan kültürel kimlik, çıraklara ve çocuk pehlivan adaylarına aktarılır ve bu şekilde geleneğin süreklilik kazanması sağlanır.

Kırkpınar güreşleri, bir spor dalı olarak bireylerin fiziksel ve zihinsel sıhhatlerini sağlamanın yanı sıra rekabet sayesinde sosyal ve kültürel ilişkilerin şekillenmesine de katkıda bulunmaktadır. Güreşler, bireye farklı yönlerde kendini test etme olanağı sunar ve özellikle galip gelen pehlivanlara özgüven kazandırır. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde diğer spor müsabakalarından farklı olarak yarışmacılar arasındaki karşılıklı saygı öne çıkar. Örneğin; kazanan pehlivanın hakemin ilanından önce rakibini teselli etmesi ve yerden kaldırması gerekmektedir.

Yüzyıllardır devam eden Kırkpınar güreşlerinin gelecek nesillere aktarılması ve devamının sağlanması amacıyla oluşturulan koruma tedbirleri eylem planı doğrultusunda pek çok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Edirne Belediyesi, Trakya Üniversitesi ve ilgili STK temsilcileri tarafından oluşturulan eylem planının yanı sıra bireylerin ve grupların da yağlı güreş geleneğini yaşatma ve bu geleneğe ilişkin farkındalığın artırılması hususunda çabaları söz konusudur.

Gelecek yazımda Kurtdereli Mehmet Pehlivanın yaşamına dokunacağız...  Şimdilik hoşça kalın.