Geçtiğimiz hafta aniden gündeme düştü: “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi.”
Hem de Meclis’teki diğer siyasi partilerden vekillerle, henüz daha üzerinde görüşülürken 16 Aralık’ta Adalet, İçişleri ve Anayasa Komisyonları’na sevki sayesinde Meclis Başkanlığı’na sunulmuş olduğu anlaşılarak... 
Gelin evinde düğün davetiyeleri dağıtılırken damadın ailesi bir başkasıyla nikahı-düğünü kotarmış yani. 
Arkası çorap söküğü gibi geldi: İçişleri ve Anayasa Komisyonları, teklifi görüşmeye gerek görmediğine AK Partili üyelerin oylarıyla karar verdi. Adalet Komisyonu da İçtüzük’ten gelen kuralları yok sayarak 17’sinde vekillerin ofislerine bildirimde bulunarak 18’inde konuyu gündemine aldı, görüştü ve yine Cumhur ittifakının oy çokluğuyla kabul etti. 
Şimdi sıra teklifin bugün yarın Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi ve yine AK Parti ve MHP vekillerinin oylarıyla kabul edilip yasalaşmasına gelmiş durumda. 
Yani yeni ‘’rüzgar gibi geçti’’nin yasal adı “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’’ olacak.  

YİNE TORBA KANUN SÖZ KONUSU

Kanunun adı ‘’Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesi’’ ama sadece bu mu' 
Bu konu bayağı tartışmalı. 
Çünkü ‘Teklif’in sadece ilk altı maddesi bu konuda, geri kalan 37 madde altı başka kanunda değişiklik öngören düzenlemeler. 
Yani yine bir torba kanun söz konusu; 2018 Genel Seçimlerinden bu yana Cumhur İttifakı vekillerinin gündeme getirdiği 33’üncü torba kanun teklifi!
Torba kanun dediğin akın karanın karıştığı, işin aslının kaybolduğu bir hal. 
Öyle ki hazırlayanın bile içinde çıkamadığı yüzlerce maddelik olanları bile var. 

SİYASİ KİMLİĞE SAHİP KİŞİLER

Bu torba kanunun içinde alaca ‘Dernekler Kanunu ve Yardım Toplama Kanunu’na getirdiği değişiklikler. 
Teklif’te Türkiye’ye uluslararası raporlarda tavsiye edilen iki yapılması gerekenden biri olan siyasi nüfuz sahibi kişilerle ilgili yasal düzenlemelerden eser yok. 
‘’Beraber yürüdük biz bu yollarda’’dan ‘’FETÖ’cü teröristler’’ olmaya düşürülen statülerine rağmen FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamaya bunca direnen iktidar siyasi nüfuz sahiplerine dokunmaya kalksa gerçekten şaşardık, değil mi' 
Fakat iddia terörün finansmanına ilişkin uluslararası yükümlülükleri yerine getiriyoruz. Yapılansa derneklerle ilgili maddeleri Teklifin baş köşesine oturtmak. 
Alacası içinde değil de ne'

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DENETİMİNDE

Peki, yapılan değişikliklerin ahvali, getirilmek istenen değişikliklerin içeriği ne'
Yurt dışında kurulmuş olup Türkiye’de faaliyet gösteren dernek ve vakıfları ‘Dernekler Kanunu’ kapsamına alıp İçişleri Bakanlığı denetimine tabi kılmak,
Derneklerin en geç üç yılda bir denetlenmesi ve bu denetimin herhangi bir kamu görevlisi eliyle yapılabilmesi,
Denetimle ilgili bilgi ve belgelerin her kuruluştan talep edilebilmesi ve talebin karşılanmasının zorunlu olması,
İdari para cezalarının çok çok büyük tutarlara, hapis cezalarının da bir kaç kat yükseltilmesi, 
Yurt dışına bağış/yardım yapmanın da izne tabi hale gelmesi, 15 Aralık 1915 tarihli Cem'-i İ'anât Nizâmnâmesi’nin bile ileri kaldığı bir bağış ve yardım düzeninin başlatılması,
Ve en önemlisi; 
Terörün finansmanından veya uyuşturucu ticareti veya kara parasının aklanmasından hüküm giyenlerin affa uğramış olsalar dahi dernek-vakıf yöneticisi olamamaları, çalışan bile olmaları halinde İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılabilmeleri, 
Yani belediyelerden sonra dernek ve vakıfların da kayyıma devredilmeleri...
Hatta İçişleri Bakanı’nın emriyle derneğin acilen faaliyetten alıkonması, mahkemeye sonra başvurulması. 
Yani önce kapat sonra mahkeme kararı nasıl olsa bulunur!
*
İnsan haklarına saygı, fikir ve örgütlenme hürriyeti mi'
O soru şurada dursun!
Bu Teklif’e siz olsanız ne dersiniz' 
Benim aklıma gelen şu: Bu ne güzel demokrasi (!)
Demirden korkan trene binmezmiş ya, bu Teklif de demokrasiden korkmadan yazılamazdı. 
Allah taksiratınızı affetmesin!