Bazen dilime bir şarkı takılır gün boyu söylerim. Dün de böyle oldu. Livaneli'nin "Güneş topla benim için" şarkısını söyledim durdum. Gazeteci büyüğüm, dostum Süleyman Gencel'in davası ile ilgili Hasan Tahsin anıtı önünde toplandığımızda da beynimde bu şarkı vardı. Kemeraltı’nı gezerken de, yine benim gibi Kemeraltı keyfi yaşamaya çıkmış Konak'ın önceki dönem başkanı olan Sema Pektaş ile ayaküstü CHP'de değişimi konuşurken de... Bu albümü Ramazan ağabeyim sevdirmişti bana, İstanbul'dan İzmir'e tatile geldiğim günlerde... Defalarca kaseti başa sarar dinlerdim. İlginç ve güzel bir şarkıydı.Gözlerimi kapar hayal kurardım. Günebakanları hatırlatırdı bana... Güneş neredeyse oraya dönen ve güneşi toplayan çiğdem analarını... Ayçiçeği tarlalarında özgürce koşardım çocuk yüreğimde... 80 sonrası umut etmek isteyen yurttaşlar için yazılmış derin anlamlar içeren şarkı...
GÜNEBAKANLAR BALÇOVA'DA...
Şarkı dudaklarımda söyleyerek, Balçova Ata caddesine girerken sağlı sollu yerleştirilmiş afişlerle karşılaştım. Güneşe yüzünü dönmüş, sarı ceketi, gülümseyen yüzü ile bir çiçek... Balçova çiçek açmıştı sanki... Umutların arasından... Kirpiklerin karasından... Otobüsten iniyorum uzun uzun panoya bakıyorum. Sarının sıcaklığı, mavinin doğallığı ile ne kadar uyumlu olmuş... "Balçova'nın yüzü gülecek... Bu kez Balçova kazanacak." Hicran Helezür imzası var altında... Balçova Belediye Başkan Adayı... İYİ'lerden... Kendisi ile arkadaşım İsmail İşcan aracılığıyla tanışmıştım. Balçova'da sevilen bir isim... Cumhuriyetçi, Milliyetçi, tam bir Atatürk kızı... Emniyet müdürü bir baba, mecburi hizmet görevi gereği farklı illerde yaşam... Her ilin kültürü ile beslenen bir ruh... Kayseri doğumlu, İstanbul, Rize ve Ankara’da geçen eğitim hayatı, sonrası İzmir... Bir asker ile evlilik... Bilgisayar mühendisi ve öğretmen üç çocuk yetiştirmek... Ticaret hayatı... Gayrimenkul ve yatırım danışmanlığı... Yaklaşık 30 yıldır Balçovalı... İYİ'ler ile siyasete giriş... Balçova'da teşkilatı güçlendiren, 6 yıldır ilçe başkanlığı yapan, herkes ile sohbet edip, dertlerine derman olmaya çalışan güçlü bir kadın... (Bence dünyayı kadınlar yönetmeli) Hemen arıyorum başkanı...
İlçe binasında buluşuyoruz. Önce geçen hafta yazdığım yazı ile ilgili ufak bir sitemi var. İYİ Parti adaylarını açıkladı diye... 12 ilçe açıklandı. CHP küskünleri İYi Parti ya da Memleket'e geçer mi? diye yazmıştım. (Bakınız Hırs ve liyakat) Yazıma ben de baktım şimdi... Uygar Yıldırım'ın değiştirilmesi içime hala sinmedi. Küstürülmemeliydi.
Neyse, başkan ile kahve keyfimize geri dönelim. Henüz açıklamamı istemediği için burada yazmayacağım güzel projelerden söz etti. Bir Balçovalı olarak etkilendim. Kadınlar, gençler, çocuklar daima gülümsesinler diye çalışacak hizmete aşık bir başkan adayı... "Kapı çal gönül al" diyerek birçok evi ziyaret etmişler. Balkon harika tüm Ata Caddesi ayaklar altında seçimi kazanınca balkon hazır diye laf atıyorum. Kendinden emin "kazanacağız" diyor. İzmir'i İYİ belediyecilikle tanıştıracağız diyor. Çalkaya ailesine hizmetleri için teşekkür ediyor. Güzel bir Balçova yaratmaya çalıştılar. Biz daha iyisini yapacağız. Sorunları biliyor çözüm önerileri var. Açık, şeffaf, sosyal bir belediyecilik hayali var. Vatandaşa "İyi ki İYİ Parti'ye oy verdik" dedirtecek projelerini çok yakın bir zamanda anlatacak.
Rakipleri soruyorum. CHP genç adayı Onur Yiğit ve bir siyaset kurdu Cumhur İttifakı adayı Erol Eroğlu... "Hayırlı olsun biz kendimizle yarışıyoruz. İYİ belediyeciliği anlatacağız." diyor Eleştiriye ve yeni fikirlere açık bir başkan adayı... Vakit nasıl geçti anlamadım. Arkadaşım İsmail İşcan da meclis üyeliğine aday o da katılıyor sohbetimize her zaman ki gülenyüzü ile... İYİ günler gelecek gibi Balçova'ya...
KALEMİ BULAN YAZIYOR...
Seçim yaklaştıkça kulis haberleri artmaya başladı. Kulağımıza gelen bilgileri yazıyoruz. Özellikle internet medyası yaygınlaşınca bu haberler daha da çoğaldı. Bir de sosyal medya klavye delikanlıları var. Bir taş atıyorlar kırk akıllı çıkartamıyor. Geçen gün çok sevdiğim İzmir siyasetinin hoşgörülü, kin tutmayan, hazır cevap, toparlayıcı ismi ile sohbetimizde bu tür haberlerle ilgili şu fıkrayı anlattı. Bazı meslektaşların kulağına küpe olsun...
Çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a dua etmiş ve ’Yarabbim bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim’ demiş... Dua tutmuş; Davut, kızının adını Ayşe koymuş... Gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş. Hz. Davut kızı yatırmış, tam boğazını kesip kurban edecekken Azrail gökten bir keçiyle çıkagelmiş ve ’Kızı bırak, al bu keçiyi kurban et’ demiş..."
Dinleyenlerden biri dayanamamış:
"Yahu bunun neresini düzelteyim... Hz. Davut değil Hz. İbrahim, kız değil erkek, Ayşe değil İsmail, Azrail değil Cebrail, kurban edilen de keçi değil koç olacaktı!"
UNUTTUN MU?
Bir yıl geçti. Unutmadık mı? 04.17... Kahramanmaraş... 65 sn... 11 il yıkılıyor... Kalbimiz enkaz altında, asrın felaketi... Dayanışma örneği... Yaraları sarma çabası... Sonra seçim telaşı, geçim sıkıntıları gündelik hayat... Ya İstanbul depremi olursa ne yaparız düşünceleri... Ateş düştüğü yeri yakıyor... Hayalleri vardı. Paraları da vardı. Ama.... Bugün 365 gün geçti. Hala çadırda, konteyner da yaşayan aileler var. Bir yılda o şehirler kurulamadı. Bugün mübarek bir gün... Miraç kandili... Dualarımız kaybettiklerimize... Geride kalan emanetleri mutlu olana dek yanlarındayız..
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ...
Radyo Ege'de eski bir şarkı... Ümit Sayın söylüyor. HİCRAN...
"Hicran olur gönül meskeni
Ne geleni var artık ne de gideni
Bir tutam sevdam olsa
Yalandır, ziyandır bana gözleri
Soyunup geldim körfezin koynundan
Anam ağlar ardımdan duası gelir"
DAİMA GÜLÜMSE...