Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanıyla
birlikte kadın ve erkeği eşitleyerek Türkiye’ye yeni bir bakış açısı kazandırdı. Bugün
Türk milleti, hayat anlayışından, modern görünüşüne kadar güzel olan ne varsa
Atatürk'e ve O'nun kurduğu Cumhuriyete borçludur.
Atatürk, giriştiği silâhlı mücadele ile Türk vatanını düşman işgalinden kurtarmıştı, Ancak bununla yetinmedi, Yeni bir
mücadeleye girişti. Bu mücadelenin adı çağdaş değerlere sahip bir devlet kurmaktı.
Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hür düşünceli insanlar yetiştirildi. Toplum
yaşamının her alanında yenilikler yapıldı. Yazılan yazıdan, giyilen başlığa, hukuktan,
kullanılan takvime, ölçü ve tartı birimlerinden, tarih ve dil bilincine, toplum hayatının
her alanında Cumhuriyetle birlikte inkılâplar yapıldı. Bugün Türkiye'nin bulunduğu
coğrafyada kendisi ile birlikte çağdaşlık atılımlarına başlayan komşularıyla
kıyasladığında Cumhuriyetin Türkiye'ye kazandırdıkları çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Kadın Erkek Eşitliği…
Kazanımlar kadın erkek herkese sağlanmıştır. Ancak Cumhuriyet ile kadınların
kazanımları çok daha büyüktür. Osmanlı Devleti'nde kadınlara ikinci sınıf vatandaş
muamelesi yapılmakta, eğitim ve iş hayatı da dâhil olmak üzere sosyal hayattan
soyutlanmaktaydılar. Erkeklere tanınan çok kadınla evlenebilme hakkı kadınları Aile
hayatında bile etkisiz bir duruma getirmişti. Cumhuriyet döneminde kadına erkek ile
aynı hakları tanıyacak olan düzenlemeler büyük bir hızla gerçekleştirilmiştir.
Eğitimde, iş hayatında, siyasette kadın erkek fırsat eşitliği sağlanmıştır.
Mustafa Kemal’in kadınlar konusunda 1923'te söylediği şu sözü bu konuda
yapacaklarının işareti olmuştur: "... Bir toplum, cinsinden yalnız birinin asrî gerekleri
elde etmesiyle yetinirse o toplum yarıdan fazla zaaf içinde kalır. Bir millet gelişmek
etmek isterse bilhassa bu noktayı esas olarak kabul etmek mecburiyetindedir...
Binaenaleyh bizim toplumumuz için ilim ve fen lâzım ise bunları aynı derecede hem
erkek hem de kadınlarımızın elde etmeleri lâzımdır..."
Atatürk’ün Türk kadınına verdiği haklar…
* 1926 tarihli Medeni Kanun, Türk kadınına, aile ve toplum hayatında batılı ülkelerden
daha geniş haklar vermiştir.
* Medeni Kanun, erkeğin çok eşlilik ve tek taraflı boşanma hakkına ilişkin
düzenlemeleri kaldırmış ve kadınlara boşanma, velayet ve malları üzerinde tasarruf
hakkı verilmiştir. Böylece kadınlar aile ve toplum hayatında erkeklerle eşit bir statü
kazanmıştır.
* 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kadınlar, eğitimde
erkeklerle eşit bir statü elde etmiştir.
* 1928 yılında Türk kadınının görev almadığı avukatlık mesleğine kadınlar da
katılmıştır.
* 1928 tarihli, Türk kadın doktorların 10 sene müddetle mecburi hizmetten
muafiyetleri hakkında kanun, kadınların tıbba ilgisini artırmış; 1930 yılından itibaren
kadın doktorlar görev yapmaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın tıp
doktoru ve tıp eğitimi veren ilk kadındır. Anne çocuk sağlığı üzerine çalışmalar yapan
Safiye Ali’nin adı Süt Damlası Bakımevleri ile anılır.
* Mesleki çalışmalarının yanı sıra İstanbul’da başlayan feminist harekete katılarak
Türk kadınının seçilme hakkı için mücadele etmiştir.
* 1936 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu, kadınların çalışma hayatına düzenleme
getirmiştir.
* 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanunu ile kadınlara, belediye meclislerine üye seçme
ve seçilme hakkı verilmiştir. Kadınlar, bu hakkı 1934 yılından itibaren kullanmaya
başlamıştır.
* Dünyada ilk uluslararası kadın kongresi, 18 Nisan 1935 tarihinde Atatürk’ün
himayesinde İstanbul’da toplanmıştır.
* Sabiha Gökçen (Türk pilot). Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olmakla beraber,
dünyanın da ilk kadın savaş uçağı pilotudur. Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevî
evladından birisi idi. Uçuş kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçuş gerçekleştirdi ve 32
farklı askerî operasyona katıldı.
Mustafa Kemal Atatürk derki;
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere
yükselmeye layıksın.”
Mustafa Kemal’in bizlere verdiği her hak için minnettarım. Eğer ki; Rahat bir nefes
alıyorsak Atatürk’ün bizlere verdiği hak ve yetkiler sayesindedir. Mustafa Kemal’i
gelecek nesillere aktarmak Türk milletinin boynunun borcudur. Türk olmaktan ve
Mustafa’ Kemal’in bir evladı olmaktan gurur duyuyorum. Başka sen yok; Mustafa
Kemal sevdası ölümsüzdür…