İlginç bir süreç bizi bekliyor!
Devlet Bahçeli'nin 'şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın" sözleri ezberleri bozacak bir sürece kapı araladı.
Özgür Özel'in 'el yükseltiyorum Devlet Bey, Kürtlere devlet teklif ediyorum' cevabı da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'İstiklal Marşımız ile sorunu olanlara eyvallah demeyiz' sözleri de bizi çok ilginç gelişmelere gebe bir sürecin beklediğini gösteriyor...
Muhalefetin ilk anda Öcalan'ın Meclis'te konuşması düşünülemez tepkisi bile yaşanan şokun bir sonucuydu aslında...İlk şaşkınlıkla Öcalan'ın Meclis'te konuşabilmesi için serbest kalması gerektiği gerçeğini bile atladılar...
Devlet Bahçeli'nin liderliğini temsil ettiği partinin ana direğinin bölücü teröre tavizsiz karşı olmak olduğunu düşününce bu türden önerinin Bahçeli'den gelmesi, ister istemez kafaları karıştırıyor... Cumhur İttifakı'nın Erdoğan'ın iktidarını uzatabilme adına atılmış bir adım olarak görenlere haksızsınız demek fazla iddialı bir çıkış olabilir... Ancak, “acaba bu ilginç çıkışın altında yatan başka bir sebep var mı?” diye sormak da gerekebilir. Devlet Bey'in sözleri sanki devlet aklının ortaya koyduğu bir senaryo gibi... İlk adımı Erdoğan, İsrail'in Türkiye'ye saldıracağı imasıyla atmıştı, ardından Bahçeli ilkinde biraz üstü kapalı, ama son açıklamasında açık açık Kürt sorununa karşı yeni bir döneme kapı araladı... Bu, ABD-İsrail ortaklığının bölgede bir Kürt devleti kurma konusunda adım atacağının ipuçlarını veriyor... İran-Irak ve Suriye Kürtlerinin bir çatı altına alınma hayaline karşı acaba Devlet Bahçeli'nin bu çıkışı, “Türkiye'nin kendi topraklarındaki Kürtlere karşı bir ön almak olabilir mi?” sorusunu da beraberinde getiriyor... Tek doğrunun ve tek haklının olmadığı öyle bir konu ki bu, el yakıyor...
Bahçeli son açıklamasıyla o ateşi çıplak elleriyle tuttuğunu gösterdi...
Miting alanlarında Öcalan'ın asılması için ip atmaktan 'gelsin Meclis'te konuşsun' noktasına gelmek kolay olmamalı onun için... Son 50 yıldaki acı, kan ve gözyaşına bakıp Devlet Bahçeli'ye öfkelenmek işin kolayına kaçmak olur... Türkiye siyaseti ve akademesiyle sorunu halı altına süpürüp öteleyerek görmezden gelmenin faturasını, eninde sonunda önünde bulacak...
Belki de Bahçeli bu sözleriyle ilk taşı yuvarlayarak, kendisinin de içinde bulunduğu hatalar zincirini bir yerinden kopartmayı başarır...
Silaha değil barışa, öfkeye değil umuda, şiddete değil huzura ihtiyacımız var...