CHP'yi diğer partilerden ayıran en önemli özellik ona gönül verenlerin 'siyasi okuma' kapasitelerinin diğer parti tabanalarına göre çok daha ileri bir düzeyde olmasıdır...

Her akşam televizyon ekranlarında çok bilmişlik taslayan akademisyeninden, gazetecisine, siyasal iletişim uzmanından hukukçusuna kadar onlarca insanın siyaseti okuma kapasitesi, CHP tabanını yansıtan herhangi bir kahvehanenin kıyısında köşesinde okey taşlarını dizerken siyaseti okuyan CHP'li tayfa kadar ayakları yere basmaz...


Tabandaki kalitenin parti hiyerarşisinde yukarı çıktıkça bozulmasının nedeni 'delege' sistemidir.
Daha doğrusu, siyasi rantın dağıtılacağı noktada 'delege' sisteminin, sistemin kendisini tıkamasıdır...
Tüzüğün bir türlü olması gereken gibi olmamasının nedeni de burada gizlidir...
Gücün tabana yayılmasını kimse istemez...
CHP'de İngiltere kralıyla soyluların oturup uzlaşmak zorunda kaldığı ve Magna Carta anlaşmasını imzaladığı türden bir dönemden geçiyoruz...
Ankara'yla taşranın kavgasında bugüne kadar kazanan hep Ankara oldu...
8 Eylül tüzük kurltayında farklı olması için de sebep yok...
Özgür Özel bu tablonun farkında...
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hafife alıp, diri diri mezara gömeceklerini sananlar yanıldıklarını nasıl anladıysa, Özgür Özel'i hafife alanlar da yanıldıklarını öyle anlayacaklar...
Özel'in son yaptırdığı dört ankette kendi ismini de potansiyel cumhurbaşkanı adayları için eklemesi boşuna değildi...
Habetürk'te, 'cumhurbaşkanı adayı değilim' demesi de Kılıçdaroğlu-İmamoğlu yakınlaşmasına karşın İmamoğlu'na gönderilen kısa ama anlamlı bir mesajdı aslında.
CHP'de Özgür Özel'in altından koltuğu çekip alırız diyen özellikle Kılıçdaroğlu'na yakın bir kesim var...
Yanıldıklarını öğrenmek için seçimli kurultayı beklemeleri gerekecek...
Özgür Özel'in kendini cumhurbaşkanı adayı yaptırmaya gücü yetmeyebilir ama onu koltuktan almaya çalışanları hüsrana uğratacak kadar zeki bir adam olduğunu gözardı etmemek gerekir...