Tam 100. yıl yaklaşırken bir garip tartışma gündeme bomba gibi düştü. Önce Memleket Partisi İl Başkanı Cüneyt Oğuz sonra MHP İl Başkanı Veysel Şahin hemen ardından İYİ Parti Grup Başkan vekili ve İzmir Milletvekili Musavat Dervişoğlu, İYİ Parti İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, Ak Parti İzmir Milletvekili Atilla Kaya ve AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, şehrin birçok yerine asılmış olan 9 Eylül afişlerini eleştirdi… “9 Eylül Yunan işgalinin son buluşu, İzmir’in kurtuluşu ve doğum günüdür. Barış Lozan ile 24 Temmuz’da gelmiştir. O afişler kaldırılmalıdır.”
BARIŞ VE ZAFER…
İzmir’in Başkanı Tunç Soyer, Haziran ayı sonunda basın toplantısında bu afişleri göstermiş, gazetelerde de yer almıştı. Ayrıca Temmuz ayında gerçekleşen Ekonomi Muhabirleri Derneği buluşmasında da etkinlikleri anlatmış özellikle barışa vurgu yaparak, "100. yılı, 100 yıl önce düşmanın nasıl denize döküldüğünün kutlaması değil! 100 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz barışın kutlaması olarak yad etmek istiyoruz… Barışı daha güçlü bir şekilde dillendirmek için tüm anma ve organizasyonların arkasındaki fikir barış olacak” demişti. Bu sözler salondakilerin ayakta alkışlamalarını sağladı. Ayrıca 17 Şubat-4 Mart arasında tamamlanacak İzmir İktisat Kongresi'nin sonunda İzmir Dünya Barış Ödülü'nü başlatacaklarını, 100. yılın ardından İzmir'i barışla anılan bir şehir, barışı kutlayan ve barışı sahiplenen bir şehir olarak tüm dünyada duyurmak için belki de Nobel'den sonra en büyük barış ödülünü sunmayı hedeflediklerini söylemişti… Neden bu kadar tartışma çıktı anlamadım. 9 Eylül bir kentin küllerinden yeniden doğuşudur, aynı zamanda 100 yıldır barışın korunduğu bir dönemin başlangıcıdır. Kuruluşun simgesidir. Lozan’a giden yolun ilk durağıdır. 100. Yılı hak ettiği gibi el ele vererek kutlayalım. Herkesin bakış açısına saygı duyarak. Haluk Işık hocamın şiiri bugünlerde bir başka anlamlı geliyor. “Sen 9 Eylül dersin iki kelime/Ben değişen yazgı anlarım/Özgürlük anlarım, bağımsızlık/Sen İzmir dersin iki heceyle/Ben sevinçten ağlarım. Tarihin başı mı dönmüş/Şimşek hızı geldiklerinde?/Şaşırmış mı toprak/Ayakları yere değmeyen atlar geçerken?/Önce deniz mi görmüş/Kavruk yüzlü neferleri? Bugün 9 Eylül/Tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları/Sen 9 Eylül dersin iki kelime/Ben onurlu bir halk anlarım/Rüzgârın çevirdiği sayfa anlarım/Sen İzmir dersin iki hece/Ben saygıyla ayağa kalkarım.” Kurtuluşun, kuruluşun, zaferin, barışın, bağımsızlığın başlangıcı, İzmir’in doğum günü kutlu olsun.
ŞİİRİN GÜCÜ…
Komşum Sevinç Öztürk şairlerden bahsetmiş. Şairlerimiz sayesinde ben de çok gönül çaldım. Gözlerinin içine bakarak, içten bir şiire kim hayır diyebilir ki! Cemal Süreya’dan Aşk ve Güzelleme şiirlerine bir göz atmak için kısa bir mola…
YAPARSIN ŞEKERİM…
Netflix platformunda diziler kadar belgesellerde ilgi çekiyor. Özellikle yaşarken hakkını verdiğimiz yıldızları anlatanlar. İşte güzel bir örnek… Haldun Dormen’i tüm yönleriyle anlatan “ Yaparsın Şekerim”… Belgeseli Zeynep Meriç hazırlamış. Daha önce yine Netfl ix’te izlediğimiz Metin Akpınar belgeseli “İyi Ki Yapmışım” da onun eseriydi. İki belgeselin adları da birbirine benziyor. İki büyük ustayı anlatan mükemmel iki belgesel… “Yaparsın Şekerim”, Dormen’i daha çok sevdiriyor. Sert, kuralcı ve disiplinli olarak tanınan Türk Tiyatrosu’na birçok yenilik getiren üstadı öğrencileri, ailesi ve kendisi anlatıyor. O kadar çok kişiye “ Yaparsın Şekerim “ demiş ki izlerken, ‘Aaa bu da mı?’ diyorsunuz. Tüm zorluklara rağmen mücadele eden birkaç defa batmasına rağmen küllerinden tekrar doğan örnek bir yaşam öyküsü… Babası fabrikayı teslim etmeyi beklerken tiyatrocu olmak için yazdığı mektupla başlayan belgeselde kendinizi bulacaksınız… İki belgeseli de izleyin. 15 Eylül’de de Fatih Terim için hazırlanan Terim belgeseli katalogda yerini alacak… Bir ülkenin değeri sanata ve sanatçısına verdiği değerle anlaşılır…
OF OF… BE ADAM… SAKINCALI…
Gülşen, her giydiği, yaptığı, söylediği olay bir sanatçımız… Pijama giyerken de şu an giydikleriyle de BİR YILDIZ… Sahnede söylediği sözleri savunmuyorum ama Nisan ayında konser sırasında arkadaşına yaptığı sıradan bir espri… “İmam Hatip mezunu, sapıklığı oradan geliyor” söylenmiş unutulmuş üstünden 5 ay geçiyor birileri servis ediyor, suni bir gündem yaratılıyor önce sosyal medyada linç ediliyor sonra soruşturma, gözaltı ve apar topar tutuklama… Neden acaba? Sanki sahnede giydikleri, kadınlara ve LGBTQ+ bireylerine destek olduğu için cezalandırılmış, birilerine sopayı göstermek için… Terazi tutan, adaletin dengesini anlatan sembol, kadındı değil mi? Peki kadına şiddet uygulayan adam neden serbest kalıp, yarım bıraktığı işi tamamlasın, o kadını öldürsün, sonra bakarız deniliyor. Umarım biran önce özgürlüğüne kavuşur. 3 Eylül’de çim konserlerinde İzmirlilerle kucaklaşır. Yaptığı hatanın farkına varıp, özür dilemeyi başaran bir kişi affedilmeyi hak eder. Ancak onun söyledikleri nasıl yanlışsa sosyal medyadan ona küfür edip, linç etmeye çalışanlarda suçlu… “ İlk taşı günahsız olanımız atsın…” ( Tülin Sultan biraz otokontrol diyor. ‘Bak başın belaya girmesin. Çamaşır getirmem sigarada içmiyorsun zaten!’)
BİR YILDIZ DAHA KAYDI…
İzmir’in gururu, Prof Dr Adnan Akyarlı tedavi gördüğü hastanede sonsuzluğa yürüdü. Önce üniversitede tanıdım. Ege Tv’de programlarda güleryüzü ile sohbet etmek çok keyifliydi. İzelman Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Şubat ayında kazandığı İzmir Kent Konseyi Başkanlığı… Görev insanıydı. Ailemizden biriydi. (Kızı Ayşın, Son Mühür’ün Amerka’da ki gözü, kulağı…) Hastaneden iyi bir haber beklerken… İzmir’in bir yıldızı daha kaydı. Allah rahmet eylesin.
İHTİYAR DELİKANLI İLE BULUŞUYORUZ…
Çok az kaldı… Tarhana Baba’nın çorbası, Tariş’in şırası, Kafkas’ın Kestane şekeri, Antakya’nın künefesi, pişmaniye şekeri dahası birbirinden özel dünya lezzetlerinin sergileneceği Terra Madre Anadolu sizi çağırıyor. Sadece yeme içme değil tabii ki, İhtiyar Delikanlı etkinlikleriyle de gelmiş. Bir gelenek, İzmir Fuarı 91.kez kapılarını açacak. Nerede o eski fuarlar diyerek ön yargılı olmadan, yenilenip, teknolojiye ayak uyduran fuara en az bir gününüzü ayırın. İster Diva için, ister Hadise ya da Sena Şener için gelin ve tadını çıkarın. O kolunuza bağladığınız kırmızı balonun hatırına… Güzel bir program var. Tiyatro oyunu da olsaydı keşke… Zeki Müren’e ve İzmir Baba Maruflu’ya bir selam çakmayı unutmayın.
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ… Radyo Ege her zaman Egelilerin yanında… Gülşen söylüyor. YURTDA AŞK CİHANDA AŞK… “Elimi de kolumu da bağla hadi /Bir odaya bir ömür hapset hadi/ Becerebilirsen zaptet hadi /Yangınım çok büyük, of”… DAİMA GÜLÜMSEYİN…