Nedense çocukluğumdan beri bahar benim için Mayıs demek. Mart, Nisan’da hiç bahar yaşamamış gibiyim. 

İzmir’in tarihi semtlerinden birinde eski adıyla Karantina, sonrasında Küçükyalı olarak geçen ve günümüzde yine Karantina olarak bilinen semtte büyüdüm ben. Bugün tramvay durağının olduğu yerde top koşturan, iğde ağacına tırmanıp iğde toplayan, bisiklete binen, cebimizde kırmızı su vanası taşıyan ve susadığımızda hemen çim alan üzerinde olan suyu açıp yere eğilip su içen bir çocukluğum oldu. O zamanlar her şey çok daha samimi, güzel; ya da bize şimdi böyle geliyor. Ama her şeyin daha doğal olduğu zamanlar. Mayıs’a kadar yaz akşamlarını yaşayamazdık. Ne zaman 5 Mayıs Hıdırellez olurdu, mahallenin çocuklarını bir heyecan sarardı. Herkes toplaşır kendi arasında o zaman ki çocuk aklımızca planlarımızı yapar, akşam buluşurduk. Hıdırellez diye ailelerimiz bize karışmaz, hatta akşam onlarda bizimle olurdu. Çoluk çocuk, kadın erkek, büyük küçük toplanır, kocaman bir ateş yakar, herkes çevresine toplanır şarkılar söylerdik. Tüm bunlar kendiliğinden olurdu. Tuttuğumuz tüm dilekler de kabul olurdu diye hatırlıyorum. Bugün eski Karantina’nın yerinde kimine göre ‘modern’ meydan yapıldı. Yapıldığından beri benimseyemediğim bir meydan. Belki de çocukluğumun üzerine yapıldığı içindir. O akşam ile birlikte bahar başlardı benim için. Sonrasında Anneler Günü ve sonrasında yaz… Yaz ile birlikte tabii ki tatil. Büyüdükçe ve bilinç kazandıkça bu zaman dilimine 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’da eklendi.  Yine o zamanlar okullar Atatürk Stadyumunda toplanır, gösteriler düzenlerdi. Ne mutlu bana ki bunu da yaşadım. Dönemin körüklü, Volvo, turkuaz rengi otobüsleri ile; Hakimiyet-i Milliye Ortaokulu’nun önünden tıkış tepiş biner giderdik stadyuma. O dönem en teknolojik cihazımız cebimizdeki sanal bebek anahtarlık. Bu yüzden konuşmaya, gülmeye, oyun oynamaya çokça zamanımız vardı. Teknolojinin gelişmesiyle yalnızlaşarak bencilleştik ve ben merkezci insanlar olduk. Kısacası biz büyüdükçe kirlendi dünya diyebiliriz Yeni Türkü gibi…

Milli birlik ruhuyla...

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Türkiye'nin milli ve tarihi değerlerinden biridir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlatmasının yıldönümünü kutlamak için her yıl coşkuyla kutlanır. Her ne kadar son yıllarda büyük bir milli bilinç ile kutlandığına inanmasam da. Bu özel gün, Türk gençliğinin geleceğe olan güvenini, milli birlik ve beraberliğini ve spora verdiği önemi vurgular diyebilirim. Biz tarihimizde, Atatürk'ün Samsun'a çıkışı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin başlangıcı olarak kabul ederiz. Bu hareket, yıllar süren savaşlar ve fedakarlıkların ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu müjdelemiştir. Dolayısıyla, 19 Mayıs, Türk milletinin yeniden doğuşunu, bağımsızlık ve özgürlük sevdasını simgeler. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin milli birlik ve beraberliğinin, gençlik ve sporun öneminin vurgulandığı bir gündür. Çocukluğumda ki gibi coşkuyla kutlanması dileğimle Kutlu Olsun!

***  

İletişim problemi...

Teknoloji geliştikçe, bizler büyüdükçe hayatımız da değişti. Her şeye oturduğumuz yerden kolaylıkla erişebildiğimiz, zamanı ve ilişkilerimizi hızla tükettiğimiz bir döneme girdik. Sosyal medya hesaplarımızda ait olmadığımız, yaşamadığımız simülasyon evrenlerini gerçek hayatta yaşamadığımızda mutsuz olmaya başladık. Okumayan bir toplum iken daha da okumayan kişiler olduk. Sağlıklı ilişkilerimizin temeli olan doğru iletişimi iyice kaybettik. Okumadığımızdan iletişim kuramadık. Bunun yerine hemen kavga etmeye başladık. Bencil bir toplum haline geldik. 

Toplumumuzda, bencil insanların etkisi sıklıkla görmezden gelinmeye veya hafife alınmaya başlandı. Ancak, bencil bir kişinin çevresine verdiği zararlar oldukça derindir ve uzun süreli olabilir. Bencil insanlar, kendilerini öncelikli olarak gören, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını önemsemeyen bireylerdir. Bu tutumlarıyla hem yakın çevrelerine hem de genel olarak topluma zarar verirler. Bencil bir kişinin çevresine yaşattığı en önemli etkilerden biri, duygusal zarardır. Bencil insanlar genellikle empati eksikliği yaşarlar ve başkalarının duygularını anlamakta zorlanırlar. Bu durum, ilişkilerde güvensizlik, anlaşmazlık ve hatta kopukluk yaratabilir. Sevdiklerine karşı duyarsız bir tutum sergileyen bencil biri, zamanla ilişkilerini zedeler ve sevdiklerinin hayatlarına negatif bir etki bırakır. Ayrıca, bencil insanlar genellikle manipülatif ve sömürücü olabilirler. Kendi çıkarları için başkalarını kullanma eğilimindedirler ve etraflarındaki insanları istismar edebilirler. Bu tür ilişkilerde, diğer kişilerin duygusal ve fiziksel olarak zarar görmesi kaçınılmazdır. Farkında bile olmadığımız ve bu duruma maruz kaldığımız birçok insanla yaşıyor olabiliriz.

Elbette bu tür davranışları fark edip değiştirmek mümkündür. Empatiyi geliştirmek, başkalarının ihtiyaçlarına saygı göstermek daha sağlıklı ve mutlu ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir. Böylece, bencil davranışların yerine, sevgi, anlayış ve destek dolu ilişkilerin temeli atılabilir. Böylece tamamen olmasa da eskisi gibi daha sakin, daha anlayışlı, daha mutlu toplum olabiliriz. Böyle olunca daha başarılı bir gelecek inşa edebiliriz. 

Sağlıklı yarınlara… 

Sağlık her şeyden önemli geçen gün ufak bir operasyon geçirdim. Basit ama hayatımı zorlaştıran bir rahatsızlıktan kurtuldum. Siz siz olun kendiniz dikkat edin. Her sabah ben RADYO EGE’de pozitif enerji yaymaya devam edeceğim.

Ege ile kalın...