Geleceğimizi etkileyen iki seçimimiz vardır, hayat yolunun başlarında: Eş ve iş seçimleri. Doğru yönlendirmelerle ileriki yaşamın mutluluk derecesi yükseltilecektir. Yadsınmaz bir gerçek de hayatta her şeyin insanoğlunun mutluluğu için olmasıdır. O halde bizleri mutluluğa götürecek tercihler peşinde olunmalıdır.

HAYATTAKİ EN BÜYÜK MUCİZE

Bu seçimlerde ailenin ve okulun önemi en baştadır. Anne-babalar çocuklarını, gözbebeklerini, biriciklerini, iyi gözlemeli, yapmaktan mutlu olacağı işleri saptayarak, çocuklarını doğru tercihlere yönlendirmelidir. İş seçimi, küçük yaşlardan itibaren, ilgi duyulan alanlarda olmalı, yaparken zevk alınan işler olmalı. Okul da desteklemeli bu zorlu yönlendirme sürecini. Hayatta en büyük mucize, ilkokulda iyi bir öğretmene rastlamaktır. İlkokul öğretmeni de öğrencisini gözlemler sabırla. Kişilik motifini ilmek ilmek işleyerek oluşturur, ona rehberlik eder. Aile ile birlikte öğretmen de çocuğun meslek seçiminde etkili olur.

Ergenlikte, ilk gençlik yıllarında deneme yanılmayla kararlar verilmeye çalışılır ki bu pahalı bir öğrenme yoludur. “Ben 14 yaşımdayken babam o kadar cahildi ki yaşlı adamın yakınımda olmasına bile tahammül edemezdim. 21 yaşıma geldiğimde ise o kadar çok şey biliyordu ki bunca şeyi yedi yılda nasıl öğrendiğine şaşırıp kaldım.” diyor Mark Twain.

Biz ebeveynlere sabırlı olmak düşmektedir bu süreçte. Gençler duvara çarparak öğrenecektir, sabırla onları takip etmeli, beklemeliyiz. Kişiliğini, karakterini oluşturmada yardımcı olmalıyız; zira bu bagajla yollarını birleştireceği kişileri seçeceklerdir.

EŞ SEÇİMİNİ İYİ YAPMAK GEREK

Eş seçimine gelince… Kız çocuğu olsun, erkek çocuğu olsun; arkadaşlık, duygusal arkadaşlıkla başlayan sürecin sevgiye dönüşmesi ile eş seçim serüveni de başlamakta. Aile ve okul olarak iyi bir eğitimle yetiştirdiğimiz evlatlarımız, genelde doğru kararlar vererek hayatlarını mutluluğu yakalayacağı insanlarla birleştireceklerdir. Burada unutulmaması gereken arkadaşlık sürecinde karşı tarafın samimiyetini, düşünce yapısını, ayrıntılarıyla gözlemlemek; ciddi kararlar almadan önce onları iyice tanımaktır. Yanlış bir insanla yollar kesişmişse çok da ileriye gitmeden, yol yakınken dönmeli, ilişki sonlandırılmalı, gazetelerin 3. sayfalarına haber olunmamalıdır.

Kız olsun erkek olsun ilk tanışılan kişi ile ilgili hemen ciddi karar verilmemeli, ince elenip, sık dokunmalıdır. Elbette, armudun sapı üzümün çöpü, diyerek de abartılmamalıdır bu. Hem yüzü gülen hem de yüzümüzü güldüren kişileri bulana kadar, ruh ikizine rastlayana kadar seçime devam edilmelidir. Ruh öküzleriyle de yollar kesişebilir, dikkatli olunmalıdır.

MANTIK SÜZGECİNDEN GEÇİRİLMELİ

Yukarıda sıraladıklarımızı mantık süzgecinden geçirerek, tecrübelerimiz ışığında rahatça söyleyebiliyoruz; ama kararlar duygusal alınıyor, bunu da yadsıyacak değiliz. Duygusal etkileşim sürecinde karşı tarafın bazı kusurları hafife alınabilir. Sevme, sevilme isteği gözleri bağlayabilir, hatta kör edebilir. Bu da ileride telafisi zor durumlara götürür çiçeği burnundaki geçleri.

 Çocuklarımız - keşke olmasa ama- bazen kötü bir karar verebilir, hata yapabilirler. Sonunda ölüm yok ya, anne babalar olarak bizler, bu koşullarda da onlara kucaklayıcı olduğumuz mesajını vermeliyiz. Böyle zor durumlarında kollarımız açık, onları beklediğimizi bilmelerini sağlamalıyız. Anne-babalarının 30 yıllık mutlu evlilikleri ile gurur duymalıdırlar örneğin. Sığınılacak güvenli limanları olmalıyız onların. Güven vermeliyiz.

Öyle bir iş seçmeli ki onu icra ederken mutlu olmalıyız, mutlu olduğumuz işte çalışırken de yorulmayız; zor gelmez yaptığımız iş, çalışmak. Öyle bir eş seçmeliyiz ki gözlerine baktığımızda içimiz ısınmalı, uzaklaşma üşüyorum, diyebilmeliyiz.

İşimiz bize 20-30 yıl eşlik edecek, eşimiz ise bir ömür boyu…

Bu da kulağa küpe: Bir insanı sevmekle başlayacak her şey ve doğru iş/eş seçimi, mutlu edecektir sonsuza dek.