Açık olabilmek, hesap verebilirlik olarak tanımlanabilir şeffaflık. Her alanda olmalı ama akçeli işlerde mutlaka… Bu iş, birden fazla kişiyi ilgilendiriyorsa, kesinlikle şeffaf olunmalıdır.
En basitinden örnek verelim: Bir site yönetiminin, aidatları toplayıp, o ayda ne kadar para toplandığını, nerelere, ne kadar, ne miktar para harcandığını belirten aylık bir bilançonun duyuru panolarına asılması orada yaşayanları, aidat ödeyenleri rahatlatır. Kamudan örnek verelim: Bir devlet okulunda toplanan bağışların, ay içerisinde ne kadar toplandığının, nerelere harcadığının okulun duyuru panolarında, okulun resmi web sitesinde aylık olarak paylaşılması, öğrencileri, velileri rahatlatır. Güven getirir yönetime.
Özel sektörden örnek verecek olursak: Bir şirket hesabını kitabını ortaklarına periyodik zamanlarda paylaşması, onları rahatlatacaktır, güvenlerini artıracaktır. Bu şirket halka açık bir şirketse, bunu daha açık bir şekilde paylaşmak zorundadır aynı zamanda.
Gelelim yönetime: Yönetimde de şeffaflık başarıyı getirir. Hesap verilebilirliği, denetlenebilirliği ortaya koyar. Tabii ki güven getirir. Gündemimizde olduğu için, sıcağı sıcağına yaşadığımız için Sağlık Bakanlığı'nın aşı politikasına değinmek istiyorum. Aşı sürecini şeffaflıkla yürütmesini bekliyoruz.
Örneğin: Ne zaman, ne kadar aşı temin edilecek, ne kadar para ödenecek, hangi takvim içerisinde, kimlere uygulanacak… Bunlar yapılmıyor değil, kısmi olarak bilgilendirme var ama tamamıyla, bir tablo şeklinde yayınlanması bütün vatandaşları rahatlatacaktır.
Aşının satın alınma süre akçeli bir iş olduğu için, yani parası bizim vergilerimizden, vatandaşın cebinden ödendiği için, mutlaka şeffaf olmalı. Bizler de ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığını, nasıl harcandığını öğrenerek takip edebilmeliyiz.
Geçtiğimiz günlerde yönetim şeffaflık adına çok önemli bir adım attı, mutlu olduk tüm Türkiye olarak. Gara’ya yapılan operasyonun bilgilendirilmesi İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından, bizzat bakanlar tarafından, ana muhalefet partisi CHP’nin bilgilendirilmesi oldukça önemliydi. Alışık değiliz, çok sevindik. Keşke Güneydoğu'daki problemin giderilmesi için “Çözüm sürecinde” hükümet –zamanında- bunu yapsaydı, şeffaf olsaydı, belki de bu problem kalmayacaktı. Yani süreç şeffaf bir şekilde yönetilseydi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile paylaşılsaydı başarı ile sonuçlanabilecekti ihtimal.
Oslo görüşmeleri, Dolmabahçe görüşmeleri, İmralı… Şimdiki gibi tehdit, açıklarım bak ha… Şeklinde tehdide dönüşmezdi de…
Kendimize güvenelim derim, şeffaf olalım derim, hesap verebilelim derim.
Anlayana…