Büyük kızım işi gereği İstanbul'da yaşadığı için zaman zaman birkaç günlüğüne onun misafiri oluyorum, bu mega kente geliyorum. Bu sabah beraberce, iş yerine, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gittik. O işine gitti, ben de sahilden koşuma başladım.

Öncelikle güzel bir haber vermek istiyorum: Kızım yoğun bakımda asistan, vakaların son günlerde düşüşe geçtiğini, eski kalabalık, yoğun bakım hastasının bulunmadığını ifade etti. Bu çok güzel bir haber inşallah başta İstanbul olmak üzere, tüm Türkiye en kısa zamanda normalleşmeye geçebiliriz. Tabii ki tedbiri elden bırakmayalım.

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN HAREKET ÖNEMLİ

Ben koşuma hastane otoparkından başladım. Sahile inerek Samatya’dan Zeytinburnu yönüne doğru 6 tempoyla tıngırdamaya başladım. Hedefim toplamda 15 kilometreydi ama temiz hava, bol oksijen, deniz, iyot kokusu derken 30 kilometreyi bulduk. İstanbul sahil gözlemlerimi paylaşmak isterim sizlerle. Kocamustafapaşa civarı insanlar yürüyüşe çıkmışlar, erkek ağırlık olmak üzere spor yapanlar oldukça fazlaydı. Benim gibi koşan bir iki kişinin dışında epey bir yürüyüş yapan vardı. Duyarlılar. Sağlıklı yaşam için hareket etmek önemli.

Genç / yaşlı herkes sokak hayvanlarına sahip çıkıyor, ilk göze çarpan bu. Sokak köpeklerini besleyenler de vardı, kedilere mama taşıyanlar da… Hatta bankta kahvaltı yapan iki genç kızın, yedikleri poğaçalarını bir sokak kedisiyle paylaştıklarına tanık oldum, çok duygulandım. Sokak hayvanlarına sahip çıkıyoruz, bu bilinç gelişmiş, oturmuş. Ne güzel.

Koşarken kitap dinliyorum kulaklığımla. Dostoyevski'nin Yeraltından Notları’nı Akın Altan (tavsiye ederim) sesinden dinleyerek koşumu tamamladım. Şarj bitti, kitap bitmedi; bir sonraki antrenmanda bitiririz artık. Şarjımın bittiği anda dış dünyayla bağlantım başladı: Bir genç kadın, telefonda konuştuğu kişiye hakaret ederek karşılık veriyordu, olmasa keşke ama olumsuzluklar da var elbet. Neyi paylaşamıyoruz. Çok da ciddiye almayalım hayatı, mutlu olalım. Nedir yan? 70-80 yıl yaşayıp, yedek kulübesine çekileceğiz sonunda.

MÜZEKART SORUNUNA ÇÖZÜM BULMAK GEREK

Güzergâhım Zeytinburnu'ndan, Ataköy, Yeşilköy civarında doğru yaklaştıkça spor yapanlarda gençler ve kadınlar ağırlıklı olmaya başladı. Yine kediler ve köpekler sahillerde ve insanlar yine onlarla ilgileniyor. Tabii ki köpekleri gezdirmeye gelen hayvan severler de var; ama besbelli ki bu sokak hayvanları da insanlar tarafından ilgi görüyor. Sahil boyu koşan birkaç gençle rastlaştık, selamlaştık; aramızda bir empati var, onlar da antrenmanlarını yapıyor besbelli.

Pırıl pırıl bir gökyüzü, masmavi bir deniz, harika bir ortamdı; ancak Zeytinburnu sahiliydi sanıyorum, yakınlardaki yaşanan fırtınadan darbe almış bir geminin sahile vurarak, yarısı darbeli bir şekilde can çekiştirdiğini gördüm. Ee dedik ya, olmasa ama olumsuzluklar da var. Hayatın gerçekleri.

Bugün İstanbul'un sahilini gözlemledim kulaklarım kapalı. Yarın da Kapalıçarşı, Sultanahmet civarını gezeceğim yürüyerek, gözlerim açık. Zira yarın Müzekart almaya Topkapı Müzesi'ne gidiyorum. Öyle her yerde bulunmuyor. Müzekart almak çok sıkıntılı Bursa gibi büyük bir şehirde Müzekart alabileceğimiz yer yok maalesef. Yetkililere buradan duyuralım.