Bir yandan malum ekonomimin kötü gidişatı, diğer taraftan elde edilen kazançların düşüklüğü şu sıralar daha da tasarruflu olmamıza neden oldu... Bazı ihtiyaçları kıstık bazılarını ise hiç yapamaz olduk ama bazı konularda da tüketeceğiniz kadarına sahip olmayı, mevcut elimizdekini de dikkatli kullanmaya başladık. Aslında israf pek olmuyor ama üretim de böylelikle düştü.
Dilimle meyve…
Bolluğun için de belki hiç olmadık ama bu kadar da vahim bir tablo yoktu önümüzde… Pazara gittiğimizde yenir diye kilolarca aldığımız meyve ya da sebzeleri neredeyse tek tek satın almaya geçtik, hatta karpuzu dilim dilim satın alacağımız hiç aklıma bile gelmezdi. Gerçi aklımıza gelmeyen her şey başımıza geldi; şu an tüketebileceğimiz kadarına pahalı bir şekilde sahip oluyoruz ama alım gücümüz düzenlense bile zamlar yapılsa maaşlara bu kez üretim yetersizliği bir yandan diğer yandan da yurt dışına olan bağımlılığımız artacaktır. Zaten şimdiden öyle de diyebiliriz… Gevrek bile yarım ve çeyrek olarak satılıyor. Gülüyoruz ağlayacak halimize…
Çocuklarımız için…
Genel de alışverişlerde tek kısmadığımız hassas çizgimiz, çocuklarımız ve onların ihtiyaçları; ancak onda da olacaksa en iyisi olsun yerine, önce çocukların ihtiyaçları olsuna döndü. Bazı şeyler de artık kalite bile önemli değil artık. Hani bir söz var, derler ya “ben kötü mal alacak kadar zengin değilim” diye o artık hem evrim değiştirdi Hem de tarih oldu.
Aslan hikayesini bilirsiniz ekmek aslanın ağzında diye başlardı, sonra midesin de dediler, şimdi aslan da aç…
Kötü günleri geri de bıraktık ama daha kötü günler varmış gibi sırada...
Gidişat da kötü tablo çizip içimizi karartmak istemem ama her sey güllük gülistanlık demek de fazla polyannacılık olurdu. Peki, herkes dert yanıyor ama bu işten sıyrılmanın yolu yok mu? İşin kolayına kaçmadan neler yapılabilir?
Beyin göçü…
Gençler yurt dışına giderek bu durumundan kurtulmaya çalışıyor ancak farkında olmadan ülkemiz de ki geleceğimiz yarınlarımızı kaybetmek şu an ki mevcut ekonominin kötü gidişatından daha önemli… Her şeye zam yapalım 2024 ün ikinci çeyreğinde meyvesini alırız deniyor ya; peki o arada belki de bir daha hiç geriye dönmeyecek olan yurt dışındaki yarınlarımız çocuklarımız, onlar ne olacak ?
Birlik zamanı…
Ben Ekonomi Bakanı değilim ama bu işin düzelmesi için yine birlik olmamız gerekiyor, birlikte olduğumuzda her seyi başardık yine başarırız. Hani hepimizin tek amacı ailemiz ve çocuklarımız ya, işte tam da bunun için birlik olma zamanı... Yoksa kim bozduysa o düzeltsinlerle hiç bir yere varamadığımız zaten görüyoruz…