Küçük bir öykü...
İnsan başına neler geleceğini merak edip durur. Gelecek planları yapar ama bambaşka bir yerde bulur kendini... Fallar, astroloji boşa çıkar.
Masal gibi...
Çocukken tanıştığın birinin eşiniz olacağını bilemezsiniz. Bu hikaye de öyle başlıyor. Çiftimiz aynı okulda okumakta, hatta kadın gelecekte görümcesi olacak kişi ile sınıf arkadaşı... Ailecek görüşüyorlar. Birlikte oyunlar oynanıyor. Sonra yollar ayrılıyor. Yıllar sonra tekrar bir televizyon programı öncesinde karşılaşıyorlar hoş sohbet, anılar... Sevgililer Günü tam mesai yapan Eros oku öyle bir atıyor ki iki kalp ayrılmaz oluyor. Hükümdar, ona hayat veren canlandıran suyu kadının avuçlarında buluyor. Ömür boyu mutlu oluyorlar. Gökten üç elma düşüyor... Afiyetle yiyoruz...
Dillere destan...
Evet! Geçtiğimiz Pazar günü, 19 Eylül'de, Türkiye saatleri tam 19.09 olduğunda Cansu ve Hakan yıllar önce filizlenen ama farketmedikleri, daha sonra sevgililer gününde alevlenen sevgilerini, şahitlerin ve seçkin konukların huzurunda ilan ettiler. Daha önce nişan töreninde bulunmuş "Dört başkan bir nişan" yazısında ayrıntılı anlatmıştım. Şimdi sıra Masal gibi düğünde...
Bir telaş... Bir huzur...
Çiftimiz, güne tatlı bir telaşla başladı. Evlilik zor zanaat damat tıraşı, gelinbaşı, gelin arabası, gelini evden alma, fotoğraf çekimi, konuk ağırlama... Üstelik Hakan'ın doğum günü... Düğün gününü, doğum gününe denk getirerek şimdiye kadar verilen hediyelerin en güzelini aldı. Fatma Kandemir ile Şehnaz- Serdar Koç çifti çocuklarından daha heyecanlı... Kardeşler Nilüfer, Mustafa ve Atakan da öyle...
Muhteşem manzara...
Saat: 17.30'da Cihan ile birlikte Kahvaltı Festivali'nden İzmir Arena'ya geçtik. Beyazlar içinde iki melek gibi mekanın muhteşem manzarasında fotoğraf çektiriyorlardı. Yeşilin ve mavinin tüm tonları eşliğinde çok güzel kareler yakalandı. İkisinin de mutluluğu gözlerinden okunuyordu. O kadar ki kanatlanıp uçsalar kimse şaşırmazdı. Gelen çiçekler bahçe duvarını sarmış, kokuları yayılmıştı. Aile bireyleri ile de fotoğraflar çekilerek, aşk ölümsüzleştirildi. Ben maalesef etrafta dolaşmaktan fotoğraf çektiremedim. Konuklar gelmeye başlayınca çiftimiz gelin odasına dinlenmeye çekildiler. Gidip röportaj yapalım istedim ama Semra gelen konuklarla söyleştiği için sesimi çıkarmadım.
Heyecan dorukta...
Bir kaç ay önce nişan törenlerinde yaşadığımız heyecanın bir kaç katını yaşıyorduk. Tam 19.09'da nikah memuru şahitleri anons etti. Denizin önüne konulmuş platformda gelin ve damat hazırdı. Nişan töreninde de bizi yanlız bırakmayan Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı yanı sıra Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP Gençlik Kolu Başkanı Burak Kotan ve Prof Dr Mehmet Hasan Eken nikaha şahitlik etti. Nikahı ise İzmir'in Başkanı Tunç Soyer kıydı. Tüm kalpleriyle bir ömür boyu birlikteliğe "Evet" diyen genç çift, eş olduktan sonra misafirlerle fotoğraf çektirdiler. Ben yine masa masa dolaşıp konuklarla ilgilendiğim için fotoğraf çektiremedim. Neyse Murat bir photoshop ile bu işi de başarır.
İlk dans...
Nikah kıyıldıktan sonra misafirlerin masalara oturması için çiftimizi bir kez daha gelin odasına gönderiyoruz. Sahneye oldukça uzak bir noktada olan odaya gidip gelirken 10 dakika geçiyor zaten... Tekrar piste doğru yürümeye başladığında ay dolunay, yıldızlar ışıl ışıl, deniz durgun, yakamoz pırıl pırıl, rüzgar yok, sıcak bir Eylül akşamı... Davetlilerin alkışları arasında orkestra ilk dans için seçilen şarkıyı çalmaya başlıyor. Dans ederken gözleri birbirinden kopmuyor. Aileler ve dostlar da piste çıkarak çiftimize eşlik ediyor.
Düğünde coştuk...
İzmir'in siyaset, sanat ve cemiyet dünyasından davetliler, dost ve akrabalar Aegean Band Orkestrası'nın birbirinden güzel şarkıları ile eğlendiler. Tüm konukları saymak mümkün değil tabii ki... Aramızda olamayanlar kalplerimizdeydi... EKİPÇE sahne önünde yaptığımız delice show ve danslar ile göz kamaştırdık. Doğum günü kutlandı, pasta kesildi. Gelin halayı, folklor gösterileri ile rengarenk bir gece geçirdik. Gelen telgrafları Ayşegül ve Balamir okudu. Gelin çiçeğini kapmaya çalıştık ama Foça'nın sportmen başkanı Fatih Gürbüz'ü aşamadık.
LCV...
Bazılar İngilizce sanıp 'elsivi' der ama bu harfler 'Lütfen cevap verin' demek... Ancak İzmir'de böyle bir kültür yok sanki... Nur ile tüm konukları biz arayarak listeyi oluşturduk. Bir de geleceğim diyerek gelmeyenler var onlarda ayrı bir konu... Neyse söyleyecek çok söz var ama...
Daima gülümseyin...
Cansu ve Hakan Kandemir çiftine ömür boyu mutluluklar diliyoruz. Düğünümüz de bizi yalnız bırakmayan dostlarımıza ve yazıda fotoğraflarını kullandığım Esat Erçetingöz ağabeyime teşekkürler... İstemeden birilerini kırdıysak, davet etmeyi unuttuysak affola... Kamber olarak katıldığım bir düğün daha sona erdi.
Bu şarkı size...
Düğünde çalmadı biz radyoda çalalım bari... Göksel söylüyor. 'ÇÖLDE BİR VAHA'...
"Kuşlar esiyor üstümüzden
Develerle gitsek bu çölden
Kuşlar esiyor üstümüzden
Aşkın yatağında gümüşten
Aha, aha, aha çölde bi' vaha, (vaha)
Derdine devayı buldu sanki Leyla
Aha, aha, aha çölde bi' vaha, (vaha)
Derdine devayı buldu sanki Leyla
Nasıl bi' bakıştı, nasıl bi' yakıştı
Kalbimi çalışı bi' başkaydı
Nasıl bi' bakıştı, gözleri nakışlı
İçimde vuruşu bi başkaydı... "
Tekrar buluşmak dileğiyle, daima gülümseyin...