Hani bazı melodiler vardır ya, dokunur ruhuna en derinden. Tüylerini diken diken eder, başka bir boyuta geçersin. Hele bir de hikayesini biliyorsan nasıl mısralara döküldüğüne dair. Daha bir anlam yüklenir melodiye, kopar gidersin yazıldığı anlara o hikayenin...
İşte öyle bir melodi var ki herkesin bildiği, her özel günde olmazsa olmazımız olan. İstiklal Marşımızdan sonra sanıyorum bizi en çok etkileyen olmuştur 10. Yıl Marşı. Eminim çoğunuz biliyorsunuzdur yazılış hikayesini. Ama ben bir kez daha paylaşarak hatırlamak istedim. Bu haftanın özelliğine ithafen…
Onuncu Yıl Marşı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 10. yılı kutlamaları için 1933 yılında özel olarak yazılmış bir marştır.
Güftesi Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılmış, bestesini Cemal Reşit Rey yapmıştır.
Güftesi Nasıl Yazıldı…
Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. yıl kutlamalarını organize etmek üzere kurulmuş olan ve Başvekalete bağlı bulunan yüksek komisyon, bayrama coşku ve anlam katmak üzere bir marş hazırlanmasına karar verir ve söz konusu marşın özelliklerini şöyle belirler: Hazırlanacak marş, "Yeni Türkiye’nin on yılda yükselme yolunda aldığı büyük mesafeleri anlatmalı; Türk inkılabının ana vasıflarını, her şeyden üstün tuttuğu yaşama ve ilerleme aşkının şiirin heyecanı ve musikinin ahengi içinde ifade etmelidir."
Komisyon, marşın özelliklerini belirledikten sonra birkaç şairden bu özelliklerde bir marş hazırlamasını istedi. Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı şiirlerin maksada uygun tarafları kendilerinin çalışması ile birleştirildi. Böylece meydana getirilen ve Türkiye'de verilen bağımsızlık mücadelesini, yeni kurulan Türk devletinin on yılda neler yaptığını, gelecek hedeflerini anlatan şiir, Onuncu Yıl Marşı'nın sözleri olarak kabul edildi.
Güfteyi okuyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir dizeye müdahalesi oldu. İlk dörtlüğün son mısrasındaki dizeyi "Demir ağlarla ördük Anayurdu
Bestesi Nasıl Yapıldı…
Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından yazılan sözlerin bestelenmesi için bir beste yarışması düzenlenmesi düşünüldü, ancak memlekette marş besteleyebilecek çok az sayıda kişi olduğu için yarışma yapmak yerine marş, Cemal Reşit Rey'e sipariş verildi. Bir akşam Çankaya Köşkü'nde Muhafız Bando Alayı tarafından seslendirilen eser, Mustafa Kemal Atatürk tarafından beğenildi ve onuncu yıl marşının müziği olarak belirlendi. Eser daha sonra Ankara Türk Ocağı’nın salonunda Gazi Mustafa Kemal’in de bulunduğu törende Cemal Reşit Rey’in yönetimi ile bandolar eşliğinde prova edildi.
Nasıl Yaygınlaştı…
Onuncu yıl Marşı yazıldıktan sonra, marşın vatandaşlar tarafından öğrenilmesi onuncu yıl dönümü kutlama şenliklerinde bir ağızdan okunabilmesi için marşın notaları ve partisyonları ve marş plakları ülke içinde ve dışında bütün alakalı yerlere yollandı. Ülke çapında okullarda, Halkevlerinde çalışmalar yapıldı. İllerde kurulan kutlama komiteleri, vatandaşları ilan edilen gün ve saatlerde Halkevi'ne giderek marş söylemeye davet ettiler. Öğretmeni bulunmayan köylerde köylülere marşı öğretmek için öğretmenler görevlendirildi.
Gazeteler de sayfalarında marşa yer vermek suretiyle çalışmaları destekledi. Gazetelerde onuncu yıl marşı ile birlikte şu sözler yer almıştır.
“Onuncu Yıl Marşı baştan başa millî gururumuzu, inkılap heyecanlarımızı, yükselme ve ilerleme hızımızı anlatan güzel mısralardan örülmüştür ve sadece üç bayram gününde okunmakla kalmayıp gelecek nesillere de aktarılacaktır. Bu marşı bilmeyene öğretmek bir inkılap borcudur.”
Üç gün süren Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Ankara ve İstanbul radyoları tarafından ortak olarak gerçekleştirilen radyo yayınlarında marş, on beş kez seslendirilmiştir.
Versiyonlar …
Kenan Doğulu 1997 yılında çıkardığı Kenan Doğulu 3.5 adlı teklisinde marşı Ozan Doğulu’nun düzenlemesiyle ve 90 kişilik koro eşliğinde seslendirmiştir.
Nice 100 yıllara
Cumhuriyet’le kalın…
(Kaynak: Özgür Ansiklopedi..)
***
Bugün de böyle…
Şöyle bir yağmur yağsa,
İnceden, yumuşacık dokunarak,
Suskun boşluğu doldururcasına şefkatle…
Birkaç damla yüreğimize düşse,
Özlem ateşini söndürse.
Islansak yağmurda üşümeden,
Hafiften serinlesek.
Sonra birden hızlansa yağmur,
Sırılsıklam olsak,
Ruhumuz arınsa hırstan, öfkeden.
Su birikintilerine atlasak,
Etrafa yağmuru sıçratsak.
Sonra yavaşlasa şiddetli yağmur,
Sakinleşse içimizdeki koca çağlayan.
Tam o anda güneş açsa mesela,
Gökkuşağı çıksa,
Hayallerin gerçek olacak dercesine.
Umutlandırsa bizi en güvendiğimiz insan gibi.
İnansak her şeyin güzel olacağına…
Şöyle bir yağmur yağsa, kocaman damlalarla…
Umut tohumları susuzluğunu giderse,
Koskocaman yeşillense.
Sonra hafiften bir meltem uğrasa mesela,
Alıp götürse usulca korkularımızı…
Korkmadan yürüsek ağaçların arasından,
Gökkuşağının altındaki sihirli nehire.
Şöyle bir yağmur yağsa…