Hoş geldin Onbir ayın Sultanı Ya Şehri Ramazan… Ramazan ayındaki huzur ve sofrada ailemizle o ezan saatini beklemenin yerini hiçbir sevinç dolduramaz.
Bunlar aslında Canım Annemln sözleri ve bu zamanların kıymetini bilin diyerek altını çizdiği ve en güzel zamanlarınız bunlar tadını çıkarın, kıymetini bilin dediği önemli öğütlerinden biri benim için…
Ramazan ayının manevi huzuru daha çocuk yaşlarda tekne orucu tutarak hissedilirdi.
İlk tam oruç tuttuğum da pide almam için annem fırına göndermişti. Ama kaç pide alacağımı söylememişti. Bozuk parası da yoktu muhtemelen o zamanın en yüksek parasını da vererek beni iftara bir saat kala fırına gönderdi. İlk oruç günüm yaşım 9 ve deli gibi açım. Ramazan Pidesi almaya fırına gittim sıra bekliyorsun onun da huzuru ayrı, neyse sıra bana geldi ve “kaç pide lazım” diye tezgahtar sorunca ben de evde beş kişiyiz, ben 4 tane yerim, babam 2, annemle kardeşlerimde birer tane yese diyip elimde 9 tane pide ile evin yolunu tuttum. Annem kapıda elimde dokuz pideyi görünce biraz şaşırdı biraz da tebessüm ederek bunları kim yiyecek dedi? Ben az mı oldu acaba? diye düşünürken... Ezan okundu ve ben çorbanın yanında bir pidenin küçük bir parçası ile doydum. Annem tabii ki o gün bana bir şey demedi ama Ramazan ayının yarısına kadar da bize o pideleri ısıtıp ısıtıp yedirdi.
Ramazan ayın da ilk orucunu tutanı sırtına alır evin içinde gezdirirlerdi. Aynı şeyi bende çocuklarıma yaptığımda eski geleneklerin ne kadar huzur verdiğini daha iyi anlıyor insan…
.
Başı rahmet ortası mağfiret sonu cehemnem azabından kurtuluş olan Ramazan ayı öyle çabuk geçiyor ki ilk onbeş gününden sonrası yokuş aşağı derdi büyüklerimiz...
Karagöz Hacivat ve macun şeker ile eski gelenekleri bize unutturmayan belediyeler hatta iftar çadırları ile de dışarı da kalmış olan eve yetişemeyenlere iftar vermeleri de birliği ve geleneğimizi unutturmadığı gibi yeni nesillerde o geleneğimizi yaşattırma fırsatı veriyor…
Normal günlerde acıktığımız saatlerde Ramazanın maneviyatı sayesinde ne açlık ne de susuzluk çekiyor insan. Özellikle Sahura kalkmanın da hem önemi hemde huzuru gerçekten çok önemli… Oruç tutan çocuklara Rahmetli Babam iftarlık çikolata alırdı. Eğer nerde o eski Ramazanlar demek istemiyorsak onu yaşatmakta yine bizim elimizde…
Başlığım Ramazan bereketiyle gelirden asıl kastım bolluk ve ucuzluk değil ama öyle bir paylaşım ve yardımlaşma oluyor ki bereketini de buradan alıyor. Yardımlaşmanın önemi de aslında Ramazanda oruç tutmanın önemi ile aynı... Açın halinden tokun anlaması… Tabii ki oruç tutmak sadece yiyip içmemekten de ibaret değil. Af buyurun eşeğin de önünden samanı alırsanız akşama kadar aç bekler… Asıl mesaj iradeyi her konuda terbiye etmek. Bir din adamı değilim ama bana sadece aç kalıp susuz kalmakla bu ibadetin olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim... Birbirini kırmadan yaşamak da sadece bu ay olmamalı… Ama paylaşınca artar misali bence ana temalardan biri de bu… Paylaşmak, yardımlaşmak işte bu yüzden bereketli bir ay oluyor. Akşam ezana 3 dk kala sofra da hep beraber beklemenin verdiği huzur aslında gerçekten anlatılmaz sadece yaşanır.
Hep birlikte Bayrama keyfinede kavuşmak dileğiyle…