Öyle büyük yarınlar hayal ediyorduk ki bugünü bize 20 yıl önce anlatsalardı inanır mıydık acaba? Önce biraz dünlere dönelim çocukluğunuza iner ya psikologlar aynı o şekil. Çocukluğumuzda bahçe hortumundan su içerdik ve hiç hasta olmazdık. Çeşmeye ağzımızı dayayıp kana kana su içerdik. Biraz daha detaylandıralım eskiden çocuklarımızı sokağa salardık ve akşam ezanı eve dönerlerdi. O akşam ezanı eve dönüş saatini belirlerdi. Şimdilerde ne çeşmeden kana kana su içebiliyoruz ne de çocuklarımızı güvenle sokağa salabiliyoruz. Bakkala bile gönderemez olduk. Keşke dün dün de kalmasaydı ya da biz bu kadar merakla beklediğimiz geleceğimizi böylesi bir fiyasko ile karşılamasaydık.
Şimdi her yaş da çocuğun elinde bir sözüm ona akıllı telefon ve bir de biz ebeveynlerin her birinin düşüncesinde "aman benim olmadı çocuğumun olsun" Senin olmadı da bu yüzden çocukluğunu hayal gücünü kullanarak tertemiz geçirdin. Biz de gördüğümüz eksikliklere aslında ne kadar da yanlış bir gözle bakmışız. Şimdi bir de çocuklarımızın gözünden bakalım. Nasıl ki biz bizden önceki devir de yaşayan anne ve babalarımızın yaşamlarını beğenmediysek işte şimdi de çocuklarımız bizim yaşam biçimimizi beğenmiyor. En basit müzik konusunda babam türküler dinlerdi ve bende yabancı 90'ların o hit şarkılarını dinlerdim ve babam bana siz bizi beğenmediniz çocuklarınız da sizi beğenmeyecek derken hep nasıl olabilir ki yabancı müziği tabii ki beğenirler diye düşünüyordum. Şimdi bir rap furyası ondan önce rock ve hatta daha önce da arabesk rüzgar vardı. En basit dinlediğimiz müziklerimiz hiç örtüşmedi. Babamızın yaşlarına yaklaşınca da türkü dinlemenin aslında ne kadar da keyifli olduğunun bilincine vardık. Sanırım bu döngü devam edecek. Bakalım sırada ne var?
Hep düne olan özlemimiz artıyor. Hatırlayın 80'ler 90'lar dizileri veya çok eski ama bakımlı bir nostaljik otomobil her kuşaktan insanın ilgisini çekiyor. Buna bir de çabuk tüketmişliği eklersek teknoloji de bile o nostaljiyi yapabiliyoruz. Winamp, Mırc, MSN bile şimdiden nostalji oldu. Çocukluğumuz da hafta da bir banyo yapardık o da pazardan pazara kadar ama hiç pis kokmazdık. Hiç öyle zırt pırt hasta olmazdık. Ben bu döngüyü evde beslenen hijyen kediler ve sokak kedilerin bağışıklık sistemine benzetiyorum. Ne kadar hassas davranırsak o kadar çok olumsuz etkilenebiliyoruz. Sabahları yataktan titreyerek kalkardık o sobalı tek ısıtmaya çalıştığımız odalı evlerde. Şimdi kombi 24 saat açık ve uyandığımızda bırakın üşümeyi, yüzümüzü bile sıcak suyla yıkar olduk. Peki daha mı iyi oldu bu konfor? Belki ilk bakışta evet ama derine inince vücudumuz hassaslaştığı için daha çabuk hastalanır olduk.
Dün keşke dün de kalmasaydı ve biz dünden ders alarak yarınlarımız çocuklarımız için daha doğru kararlar alabilseydik. Çocuğunuza aslında her yardım elini uzattığınızda kendi ayakları üzerinde durmaktan uzaklaştırdınız. "Çorabını giyemez giydirelim ne olacak büyüdü mü kendi giyer" demek bile büyük hataymış.
Gerçi bunun farkında olan az da olsa bir sayıda insan topluluğu var. Geçen bir arkadaşıma denk geldim ikiz kızları var maşallah...
Yaşları 6-7 civarında, hayatlarında hiç kola içmemişler tadını dahi bilmiyorlarmış. Ha bu daha ne kadar sürer orası ayrı... Ünlü futbolcu Ronaldo'nun çocuğuna cips yedirmemesi veya pahalı telefon almaması da alkışlanır. Çoğumuzda ise kendimize bile almaya kıyamadığımız cep telefonların en son modellerini çocuklarımızın elinde görüyoruz. Marka ve gösteriş zehiri çocuklarımız da ne yazık ki durduralamaz bir yükselişte. Çocuklarımıza her hayal ettiğini ona verirsek ellerinden yarınları için kuracakları hayalleri de kalmaz. Yokluğu görmeleri, zoru görmeleri onların hayatına büyük bir bakış açısı yaratır. Evde prensesim ya da prensim diye büyüttüğünüz evlatlarınız gerçek hayatta bu ünvanlarda olmadıklarını anladıklarında çok daha büyük bir felaket yaşayacaklardır. Siz kıyamazsınız kim kıyar ki evladına ama evladınıza herkes sizin kadar hassas davranmayacaktır. Dün dünde kaldı ama ne yazık ki dün de kaldı!!!Keşke kalmasaydı. Daha çok keşkeli cümleler kurmak istemiyorsak zararın neresinden dönersek kardır diyip bugünü düne aratmadan yalayalım ve yaşatalım.