Televizyon dünyasına yeni bir soluk getiren Sen Ağlama İstanbul, her salı akşamı Star TV ekranlarında izleyicileri 1970’lerin İstanbul’una götürüyor. Aytaç Şaşmaz ve Simay Barlas’ın başrollerini paylaştığı dizinin senaryosu Pelin Gülcan, Lara Bulut Tecim ve Batuhan Özbay’ın kaleminden çıkmış. Daha iki bölüm yayınlanmasına rağmen, güçlü oyuncu kadrosu ve etkileyici hikayesiyle dikkat çekerken, İran yapımı Şehrazad (Shahrzad) dizisinden uyarlanmış. 

Zorluklarla sınanan aşk

Dizi; tıp fakültesinde okuyan umut dolu ve güçlü bir kadın olan Şehrazat’ın sevgilisi Ferhat ile kurduğu mutlu gelecek hayalinin, Ferhat’ın suçsuz yere idama mahkum edilmesiyle altüst olmasını ele alıyor. İlk bölümde Ferhat’ın, ölen bir adamın cinayetiyle suçlanarak hapse atılması, izleyicileri hikayeye hemen çekti.  Hapse atılmasındaki asıl sebep, Ferhat’ın yönetimi eleştiren cesur çıkışlarıydı… Bu detay ile birlikte sadece bir aşk hikayesini değil, aynı zamanda dönemin siyasi atmosferine bir eleştiri olarakta karşımıza çıkıyor.

Şehrazat’ın gözyaşları içinde Ferhat’ı kurtarmak için Büyükbey’den yardım istemesi ve ailesinin Ferhat’ın öldürüldüğüne inanması, ilk bölümden izleyicilerin yüreğini dağladı. Büyükbey’in Ferhat’ın infazını durdurması Şehrazat ve Ferhat’ın aşkına bir umut ışığı olurken aslında bu yardımı çıkarlarla  dolu bir teklif için yaptığı ortaya çıkıyor…

Büyükbey’den çıkar dolu teklif

Büyükbey, Şehrazat’tan kendi çıkarları doğrultusunda, yeğeni Kubat’la evlenmesini istiyor. Kubat ise zaten Büyükbey’in kızı Şirin’le evli. Bu saçma teklifin altında yatan neden ise Şirin’in çocuk sahibi olamaması… Kubat ve Şehrazat’ın evlenmesiyle Büyükbey erkek bir çocuğun dünyaya gelmesiyle soyun devam ettirmesini aynı zamanda veliaht olmasını hedefleniyor. Doğal olarak teklif hem ahlaki hem de duygusal anlamda Şehrazat’ın ve ben dahil tüm izleyicilerin sınırlarını zorluyor. 

Bu noktada dizin izleyicileri kendi içerisinde empati kurarak ahlaki sorgulama yapıyor. (kendi içerisinde münakaşa ediyor) Büyükbey Şehrazat’a eğer ki yeğenim Kubat ile evlenmezsen Ferhat’ı idama gönderirim diyor. Sevdiği adam uğruna bir kadın, böylesine büyük bir fedakarlığı kabul etmeli mi? İşte tam da bu noktada herkes erkek/kadın dinlemeden kendisini Şehrazat’ın yerine koyuyor.

Dost görünümlü düşmanlar

Hikayenin en vurucu anlarından biri ise Şehrazat’ın güvendiği bir dostunun, Şehrazat ve Ferhat’ı Büyükbey’e şikayet etmesi. Şehrazat’ın dostunun ihaneti ile birlikte hikaye bambaşka bir boyuta evriliyor.

1970’lerin İstanbul’u

Dizinin 1970’lerin İstanbul’unu detaylı bir şekilde yansıtması ilgimi çekti çünkü dizi sektöründe böylesine geçmişi bir nebze de olsa anlatan dizilere ihtiyacımız var, ve tabii ki dönemin siyasi çalkantıları, baskıcı yönetimle mücadele eden gazeteciler diziyi sıradan bir aşk hikayesi olmaktan çıkararak derinleştiriyor.

Henüz 2 bölüm yayınlandı biliyorum ama Sen Ağlama İstanbul’u takip ederken her Salı günü ekran başında, “Acaba şimdi ne olacak?” diyerek takip ediyorum. Umarım ilerleyen bölümlerde de bu kaliteden ödün verilmeden, izleyicilerin beklentilerini karşılayan bir hikaye izleriz. Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın, diziye de bir göz atın derim…