11 Kasım Pazartesi günü Kanal D ekranlarında başlayan Uzak Şehir ilk bölümünden itibaren reyting rekorları kırarak dikkatleri üzerine çekti. Lübnan yapımı Al Hayba dizisinden uyarlanan yapımın yönetmenliğini Ahmet Katıksız üstlenirken, senaryo Gülizar Irmak’ın kaleminden çıkıyor. Başrollerinde ise Ozan Akbaba ve Sinem Ünsal’ın yer alıyor.

Kanada’dan Mardin’e uzanan yolculuk

Dizinin ana karakteri Alya Albora, kocası Bora Albora’nın ölümünün ardından onun vasiyetini yerine getirmek için Kanada’dan, oğluyla birlikte Mardin’e, Albora ailesinin topraklarına geliyor. Ancak bu yolculuk sadece bir geliş değil, aynı zamanda geri dönüşü olmayan bir başlangıç oluyor… Albora aşiretinin reisi Cihan Albora, Alya’nın çırpınışlarına kayıtsız kalmasa da çocuğunu alıp gitmesine izin vermiyor.

Hikaye sadece bir kültür çatışmasını değil aynı zamanda geçmişin sırları ve bölgenin gerçekleriyle yüzleşen bir kadının mücadelesini anlatıyor. Alya, aşiretin gelenek ve göreneklerine uyum sağlamaya çalışırken oğlunu koruma içgüdüsüyle de savaşmak zorunda kalıyor.

Reytinglerin sırrı ne?

Daha sadece üç bölümü yayınlanmış bir dizinin bu denli reyting başarısı yakalamasının sebepleri neler?

Birincisi, dizinin çekim mekanlarının etkisi büyük. Mardin’in tarihi ve atmosferi, özellikle doğu bölgelerindeki izleyicilerde büyük bir ilgi uyandırarak izleyiciyi kendine çekiyor. Ayrıca doğu bölgesinin nüfus yoğunluğu ve bu tür hikayelere duyulan ilgi de reytinglere doğrudan katkı sağlıyor gibi.

İkincisi, senaryonun işlediği kültürel çatışma oldukça etkileyici, ben bile normalde bu tarz dizileri izlemezken sosyal medyada karşıma çıkan dizi sahnelerinin kesitleri ilgimi çekmesiyle 3 bölümü bir günde bitirdim. Kanada’dan gelen modern bir kadın (Alya) ile vefat eden eşinin Mardin’de yaşayan aşiret ailesinin gelenekleri arasındaki çatışma izleyicilerin ve tabii ki benim de dikkatimi çekiyor.

Alya’nın mücadelesi

Dizide en dikkatimi çeken kısım ise Alya, oğlunu aşiretin şiddet dolu dünyasından uzak tutmak isterken aynı zamanda vefat eden kocasının vasiyetiyle de mücadele etmek zorunda kalıyor. “Ölürsem kardeşim Cihan Albora ile sen evlen.”

Bu adet veya istek ne denir tam olarak bilemiyorum… Doğu bölgesinde yetişmemiş, oranın kültürünü, adetini bilmeyen izleyiciye oldukça ters gelebilir. Cihan Albora’nın, vefat eden ağabeyinin karısıyla evlenmesi gerektiği fikri hem Alya’nın hem de izleyicilerin üzerinde ahlaki bir ikilem yaratıyor. Uzak Şehir tam da bu noktada izleyiciyi sadece hikayeye değil, karakterlerin iç dünyasına da dahil etmeyi başarıyor.

‘Kültür çatışması‘

Dizinin öne çıkan bir diğer yönü ise ‘’kültür çatışmasını’’ en çarpıcı şekilde işlemesi. Alya, modern bir yaşamdan, aşiretin gelenek ve göreneklerinin hüküm sürdüğü bir dünyaya geçiş yaparken hem fiziksel hem de psikolojik olarak büyük mücadele veriyor… Çünkü aşiretin törelerine bağlı yaşam tarzı, Alya’nın oğlunu büyütmek istediği dünyadan oldukça farklı…. Diziyi izlerken Alya’ya üzülmemek elde değil. Oğlunu özgür bir ortamda büyütmüşken kendini bir anda kavga, silah sesleri ve baskı dolu bir ortamda bulması derinden etkiliyor. Özellikle oğluyla Kanada’ya geri dönme çabasının sürekli engellenmesi.

4. bölümde neler olacak?

Dizinin yarın yayınlanacak olan 4. bölümünü ise şimdiden merak ediyorum. Alya’nın mücadelesinin hangi yöne evrileceği, Cihan’ın kararlarının neleri değiştireceği ve aşiretlerinde daha ne gibi sırlarının ne şekilde ortaya çıkacağı merak konusu. Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın…