Bu yazı basılı gazetemizin köşesinde yer alan yazı olarak portala yüklenecekti. Sabah yine yeni umutlarla başlamıştı. Ya da ben öyle düşünüyordum. Yola çıktım. Metroya bindim. Konak’a gelince telefona mesajlar düşmeye başladı. Okuduğum kitaptan başımı kaldırdım. Haber grubuma düşen haberle şok oldum. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Olamazdı. Gencecik bir kalp son kez atmış. Güney Temiz sonsuzluğa yürümüştü. İnanılır gibi değil. Bir yıldız daha kaydı. Üstelik daha çok parlayacak olan bir yıldız...
Dostum, arkadaşım, kardeşim. İlk tanıdığım günden beri Tunç ağabeyiydim onun. İyi bir gazeteci, basın danışmanı ve başkan... Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır gibi bir örnek vardı önünde... Yıllarca danışmanlığını yapmış, attığı her adımı takip etmişti. Sındır vekil olmayıp, öğretmenliğe dönünce o da tek başına ayakları üstünde durdu. Önce Karşıyaka Belediyesinde Cemil Tugay’ın danışmanlığını yaptı. Sonra yardımcısı oldu. Seçim yaklaşınca yaşadığı ve çok sevdiği kenti Bornova’nın Başkanı olmak istedi. Bornova Belediye Başkan Aday Adayı oldu. Koşturdu. Dokunmadık el bırakmadı. İkinci adam olarak tecrübeliydi. Eski Başkan Sındır, henüz erken olduğunu düşünse de el vermiş. Destek olmuştu. Ancak CHP’nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel, Bornova için önce kadın aday istemiş sonra İlçe Başkanı Ertürk Çapın’ın da ısrarı ile yine genç bir isme Ömer Eşki’ye bayrağı teslim etmişti.
Küsmedi, seçim döneminde de çok sevdiği partisi için çalıştı. Seçimler bitince herkes İzmir’in Başkanı Cemil Tugay’ın ona bir görev vereceğini düşünürken, Manisa’nın Genç Başkanı Ferdi Zeyrek kaptı ve Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı oldu. Başarılı bir şekilde görevini sürdürdü. Kimseyi kırmayan, elinden geldiğince yardım eden, meslektaşlarının önünü açan bir yapısı vardı. Güler yüzlü ve pırıl pırıl gözleri vardı kardeşimin...
Daha gidecek çok yolu vardı. Mutlu bir evliliği ve 4 yaşında bir Haziran günü doğan Eylül’ü... Eşi Çişem ona doğum günü hediyesi vermişti adeta... Bir Eylül ayında başlayan aşklarının meyvesiydi... O 31 Mayıs’ta Eylül ise 1 Haziran’da doğmuştu. Ortak doğum günlerini kutluyorlardı. Dünya güzeli kızıyla... Hayat çok garip, yaşanacak daha çok şey varken, daha yolumuzu aydınlatıp, nice başarılara imza atacakken kayan bir yıldız... Acımız büyük, şoktayım hala... Hep Manisa’ya gidip ziyaret etmek istiyordum. En son gazeteciler gününde karşılaşıp, ayaküstü sohbet etmiştik. Çok konuşmasa da gözleri ile birçok şeyi anlatabilirdi. Okuduğu, çok sevdiği şehre hizmet etmek istese de kader doğduğu şehirde çalışmasını istemişti. Ağabeyi de İzmir’den ayrılmış ve Manisa için teknolojiyi getirmeye başlamıştı.
Her zaman sıcacık sohbet ederdik. Geleceğe yönelik planlarından bahsederdi. O şimdi yüreğimizde, hatıralarımızda, keşkelerimizde... Bayram arefesinde ocağımıza düşen ateş içimizi yakıyor. Gözyaşlarım söndüremiyor. Hayat ne kadar kısa... Yüreği temiz ve sıcaktı. İsmi gibi... Henüz cenaze ile ilgili bir bilgim yok ama olunca haber veririm. Kardeşimi son yolculuğunda yalnız bırakmayacağız. Güle güle Güneyim. Her zaman olduğu gibi gülümse... Henüz Okan Babayı, Erhanımı, Ercan Ağabeyimi içimize sindirememiştik. Ruhun şad olsun...
MÜJGANLA BEN AĞLAŞIRIZ...
Hafta sonu dev bir gazeteciyi uğurladık. Sert görünümünün altında sıcacık bir kalbi olan, vefalı, görev adamı, tüm 68 kuşağı temsilcileri gibi her zaman başı dik, sol eli havada... Okan babaya son kez “Merhaba” dedik.
Gazeteci, Şair, Yazar, Devrimci, Dost, Baba... Okan Yüksel... Bahar başlangıcında uğurladık seni, yeşil parkan ile sol elin havada şiir okurken hayal ettik seni. Gözlerimiz nemli... Havagazı Fabrikası içinde, İzmir Gazeteciler Cemiyeti bahçesinde sıcak bir günde dostların yanı başındaydı. Bir kedide paçalarımıza sürünüyordu. Kuşlar da selamlıyordu seni... “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” Karşıyaka’yı çok severdin. Yaşarken onurlandırdılar seni... İsmini taşıyan parkta çocuklar oynuyor.
Dostların senin hakkında anılarını anlatırken, hayatımıza ne çok renk kattığını bir kere daha farkettim. Sağlığın yerinde olsaydı. “Direnin çocuklar, güzel günler yakın” derdin. Haksızlığa tahammülün yoktu. Hep muhaliftin. “Aksi ihtiyar mı?” diye düşünürken bizi kahkahalara boğardın. Hastalıkla mücadele ettin. İyileştin. Son günlerinde huzurevinde huzursuzdun. Şimdi dostların ile buluşmuşsundur. Konuşacak, anlatacak çok konu birikmiştir. Hepsine selamımızı da iletirsin.
Aramızdan ayrılacağını hissetmiş ki manevi kızı, meslektaşı Yıldız Aktaş’a veda mektubu bırakmış. Onu uğurlarken okusun diye... Yıldız Aktaş, gözyaşlarıyla okudu.
"Ben ölürsem ardımdan üzülenlere de ki;
Okan Yüksel; şiirleri, sporu ve mesleğini çok sevdi.
Okan Yüksel; sevdalarını ve kavgalarını çok sevdi.
Okan Yüksel; İzmir'i, gökyüzünü, Deniz'i (kızı), Ateş'i ve Suyu (torunları) çok sevdi.
Okan Yüksel; Mustafa Kemal'i ve onun yolunda yürümeyi çok sevdi.
Okan Yüksel, direnmeyi, teslim olmamayı, yaşamı sevdi ve severek yaşadı.
Bin yıllık dostlarım! Ailem! Hepinizi çok sevdim. Yüreğinizin sıcağında saklayın size son merhabamı. Merhaba..."
Merhaba Okan Baba... İzmir bir çınarını kaybetti. Ege Kültür Platformu ile çok özel çalışmalar yapmıştık. Radyo Ege’nin basın sponsorluğunda, Piyano Festivali organize etmiştik birlikte, tartışmalı toplantılar yaptık. Ancak bu tartışmalar, tıkır tıkır işleyen bir festival yaratmamıza sebep oldu. İki gün genç yetenekleri keyifle izlemiştik. Daha önce sadece “merhaba” olan iletişimimiz daha da büyüdü. Gözlerin her zaman parlardı. Sıradan bir sohbeti bile coşkulu bir gösteriye çevirirdin. Ve mutlaka bir şiirle bitirirdin. En çok da Nazım şiirleri yakışırdı sana...
Yiğidimizi uğurladık. Alkışlarla, şiirlerle, sevdiği şarkılarla, öğrettikleriyle, dualarla... Eserlerin başucumuzda, sözlerin kalbimizde... Tekrar buluşuncaya kadar hoşça kal!
YONCANIN EN GÜZEL YAPRAĞI...
Anma töreni sonunda bir kötü bir mesaj daha aldık. Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasından bir yaprak daha düşmüştü. Filiz Akın, 82 yaşında sonsuzluğa yürüdü. Onun filmleri ile büyüdüm. Gerçek sarışın, renkli gözlü, güzel, özel, sevgi dolu bir kadın... Güler yüzlü, sempatik bir yıldız... İlk filmi gibi Akasyalar Açarken son yolculuğuna çıktı. Milyonlarca hayranını üzmemek için sessiz sedasız toprağa verildi. O kadar kibar ve alçakgönülüydü ki vasiyeti üzerine sadece yakın akrabaları ile cenaze töreni yapıldı. Onu filmleri ile anacağız. Fatma Girik’den sonra Filiz Akın da aramızdan ayrıldı. Yeşilçam filmlerindeki o sıcaklığı özlüyorum. Fakir ama mutluyduk. Eksiklerimiz çoktu ama mucizeler yanımızdaydı. Aşk aşk gibi yaşanıyordu. Sabun köpüğü ilişkiler yoktu. Umut hep içimizdeydi. Vuslat mutlaka gelirdi. Zengin şımarık kızlar, yoksul ama gururlu erkekler... Para ile satın alınamayan sevgililer...
Kalan iki yaprağa... Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit’e sağlıklı uzun ömür diliyorum. Yaşadığım müddetçe Yeşilçam filmlerini izleyip, keyif almaya devam edeceğim.
KUTUP YILDIZI...
Kutup Yıldızı çok özel bir yıldızdır. Yolunuz, yönünü ona bakarak keşfedersiniz. İmamoğlu da birçok kişi için Kutup Yıldızı oldu. Ancak en parlak olduğu anda başına birkaç felaket geldi. Önce diploması iptal oldu sonra gözaltına alındı. Tutuklandı. Başkanlıktan uzaklaştırıldı. Partisinin Kurultayında yaptığı çalışmalar ile delegeleri etkilediği söylendi. CHP’ye kayyum atanmasın diye Genel Başkan Özel, 6 Nisan’da Olağanüstü Kurultay Kararı aldı. Hafta sonu yapılan ön seçimde tüm olumsuzluklara rağmen 15 milyon kişi Ekrem İmamoğlu adayımız dedi. Her akşam gençler protesto gösterileri yapıyor. Ancak bazen istenmeyen olaylar çıkıyor. Demokratik haklarını kullanırken, polise şiddet uygulamak haklıyken haksız duruma düşmek demek... Valilik toplantı ve yürüyüş yasağı koyuyor. Ama dinleyen yok. Her akşam Gündoğdu’da buluşulup olay protesto ediliyor. Gençlerin sloganları ve dövizlere yazdıkları zeka pırıltılı mesajlar hoş... Tepkiyi gösterirken kışkırtmalara kapılmamak lazım. Küfür de güzel değil. Huzuru bozmadan, kimseye zarar vermeden, güvenlik güçlerine saldırmadan, insanca...
İmamoğlu davası ne zaman başlayacak belli değil. Savcı iddianameyi hazırlayıp, mahkeme süreci başlayacak. Bu arada meclis üyeleri arasında yapılacak seçimle Başkanvekili Nuri Aslan seçildi. Tüm bu olan olayların ardında da CHP’li kişilerin olduğu söyleniyor. İhbar ve şikayet edenler... Önceki dönem Hatay Başkanı Lütfü Savaş, İzmir delegesi Hatip Karaaslan, Özgür Özel’in zaferi ile sonuçlanan kurultayın iptal edilmesi için mahkemeye başvurmuştu. Siyaset kirleniyor. “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler” Du bakalem n’olecek...
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ...
Radyo Ege’de Tarkan söylüyor... Enseyi Karartma... “Çilesi bitmez bu devranın... Öyle her şeyi kafaya takma... Gönlünü hoş tut, gül biraz Kara gündür gelir, geçer Öyle hemen bürünme kışa... Sevene her mevsim yaz At ateşe, bir bir at... At acıları, bir bir yak”
DAİMA GÜLÜMSEYİN... MUTLU BAYRAMLAR...