“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, önemli
kararları aldığı sofrasında, dostlarına böyle seslenmişti. 1921’de saltanatın kaldırılması
ile aslında tüm engeller kaldırılmıştı. Üç yıldır kafasında planlıyordu. Sonunda
Cumhuriyet ilan edilecekti. Sabaha kadar İsmet Paşa ile detaylar konuşuldu. Ertesi
gün meclis toplantısında Anayasaya eklendi. Sonunda hedefe ulaşılmıştı.
Cumhuriyetin değeri ve önemi iyi anlaşılmalıdır. Atatürk olmasaydı şu an yaşadığımız
hiçbir özgürlük olamazdı. Suriye ya da Afganistan gibi bir ülke olabilirdik. İsteseydi bir
diktatör olabilirdi ama O, Cumhuriyeti tercih etti. Halkın refahı için gereken ortamı
sağladı. Bugün en büyük bayramımız… Bu bayramı bize armağan eden Atatürk’ü bir
kez daha saygıyla anıyorum. 100. Yıla 2 kala bu özel günü coşkuyla kutlayalım.
Kimse şüphe etmesin. Cumhuriyetimiz sonsuza dek yaşayacaktır.
**
İzmir’de Zaman durdu!
30 Ekim 2020 Cuma… Saat: 14.50… Sıcak bir sonbahar … Ayın son Cuma’sı, ödeme
günü, alacak peşinde herkes… Gençler hafta sonunu planlıyor. UMUTLARI VAR…
Sadece bir dakika geçiyor. Bitmeyen sarsıntı… Deprem bölgesindeyiz ama hazırlığımız
yok. İzmir’de hayat duruyor… UMUTSUZLUK... 6.6- 6.0- 7.1 farkeder mi? İzmir’in
kalbi, enkaz altında kaldı. Canlarımızı kaybettik, binalar yıkıldı. Yaraları sarmak için
herkes oradaydı. Basın kamp kurdu. Liderler geldi, sözler verildi. 4 gün sonra ulusal
basın evine döndü. ABD Başkanı seçilecekti. Hayat devam ediyordu… Oysa İzmir’de
zaman durmuştu. Bir yıl geçti. Yaramız hala kabuk bağlamadı. Orada şimdi bir emsal
tartışması var… Rant kavgası var… Hak sahipleri haklarını alamıyor. Liderler geliyor
sırtlarını sıvazlayıp gidiyor. Ama o felaketi yaşayanların psikolojisi düşünülmüyor.
Sanki dalga geçiliyor. Bence sosyal devlet anlayışında herkesin hakkı neyse o verilmeli
ve ceplerinden 1 kuruş para çıkartılmadan… Ne demek “Sizin eviniz baştan yapıldı
değeri iki katına çıkıyor o yüzden fark ödeyeceksiniz. “ Benim canım yanmış başımı
sokacak evime kavuşmak istiyorum bu düşünülmüyor. Bir yıl geçti hala bu tartışılıyor.
Hani DASK… Ödedikleri para ile ev bile döşeyemezsin… Hiçbir şey yapılamıyor.
Sadece İZDEDA Başkanı Haydar Özkan depremzedeler adına mücadele ediyor.
Umarım verilen sözler tutulur, bir nebze de olsa yaralar sarılır. Bir daha bu acıları
yaşamayalım diye tedbirler alınır.
**
Kasım ayı Pazartesi günü başlıyor. Pazartesi ile başlayan ayların bereketine inanırım.
Biz de yepyeni programlara başlıyoruz. Takip edin. Radyo Ege’de Buray söylüyor…
“Umut yok, bir ışık yok gözlerinde ben hala bekleyenim olsun…” Her şeye rağmen,
DAİMA GÜLÜMSEYİN…
kararları aldığı sofrasında, dostlarına böyle seslenmişti. 1921’de saltanatın kaldırılması
ile aslında tüm engeller kaldırılmıştı. Üç yıldır kafasında planlıyordu. Sonunda
Cumhuriyet ilan edilecekti. Sabaha kadar İsmet Paşa ile detaylar konuşuldu. Ertesi
gün meclis toplantısında Anayasaya eklendi. Sonunda hedefe ulaşılmıştı.
Cumhuriyetin değeri ve önemi iyi anlaşılmalıdır. Atatürk olmasaydı şu an yaşadığımız
hiçbir özgürlük olamazdı. Suriye ya da Afganistan gibi bir ülke olabilirdik. İsteseydi bir
diktatör olabilirdi ama O, Cumhuriyeti tercih etti. Halkın refahı için gereken ortamı
sağladı. Bugün en büyük bayramımız… Bu bayramı bize armağan eden Atatürk’ü bir
kez daha saygıyla anıyorum. 100. Yıla 2 kala bu özel günü coşkuyla kutlayalım.
Kimse şüphe etmesin. Cumhuriyetimiz sonsuza dek yaşayacaktır.
**
İzmir’de Zaman durdu!
30 Ekim 2020 Cuma… Saat: 14.50… Sıcak bir sonbahar … Ayın son Cuma’sı, ödeme
günü, alacak peşinde herkes… Gençler hafta sonunu planlıyor. UMUTLARI VAR…
Sadece bir dakika geçiyor. Bitmeyen sarsıntı… Deprem bölgesindeyiz ama hazırlığımız
yok. İzmir’de hayat duruyor… UMUTSUZLUK... 6.6- 6.0- 7.1 farkeder mi? İzmir’in
kalbi, enkaz altında kaldı. Canlarımızı kaybettik, binalar yıkıldı. Yaraları sarmak için
herkes oradaydı. Basın kamp kurdu. Liderler geldi, sözler verildi. 4 gün sonra ulusal
basın evine döndü. ABD Başkanı seçilecekti. Hayat devam ediyordu… Oysa İzmir’de
zaman durmuştu. Bir yıl geçti. Yaramız hala kabuk bağlamadı. Orada şimdi bir emsal
tartışması var… Rant kavgası var… Hak sahipleri haklarını alamıyor. Liderler geliyor
sırtlarını sıvazlayıp gidiyor. Ama o felaketi yaşayanların psikolojisi düşünülmüyor.
Sanki dalga geçiliyor. Bence sosyal devlet anlayışında herkesin hakkı neyse o verilmeli
ve ceplerinden 1 kuruş para çıkartılmadan… Ne demek “Sizin eviniz baştan yapıldı
değeri iki katına çıkıyor o yüzden fark ödeyeceksiniz. “ Benim canım yanmış başımı
sokacak evime kavuşmak istiyorum bu düşünülmüyor. Bir yıl geçti hala bu tartışılıyor.
Hani DASK… Ödedikleri para ile ev bile döşeyemezsin… Hiçbir şey yapılamıyor.
Sadece İZDEDA Başkanı Haydar Özkan depremzedeler adına mücadele ediyor.
Umarım verilen sözler tutulur, bir nebze de olsa yaralar sarılır. Bir daha bu acıları
yaşamayalım diye tedbirler alınır.
**
Kasım ayı Pazartesi günü başlıyor. Pazartesi ile başlayan ayların bereketine inanırım.
Biz de yepyeni programlara başlıyoruz. Takip edin. Radyo Ege’de Buray söylüyor…
“Umut yok, bir ışık yok gözlerinde ben hala bekleyenim olsun…” Her şeye rağmen,
DAİMA GÜLÜMSEYİN…