Türkiye sürekli ekonomik krizlere girmekte ve kaynakları bu krizlerden çıkış uğruna heba edilmektedir. Çok partili sisteme geçtiğimiz 1946’dan beri Türkiye 11 defa ekonomik krize girmiştir. İktidardaki siyasi otoritenin hatalı politikalarıyla krize giren Türkiye’de çıkışın faturası hep vatandaşa ödetilmiştir.
Girdiği krizlerin çözümü için Türkiye iflas ettiği 1958 yılından itibaren IMF’den destek sağlamıştır. IMF destekli hazırlanan kısa vadeli krizden çıkış programlarının tamamı krizden çıkmayı sağlarken; sağladığı rahatlık nedeniyle dönemin siyasi otoritesi tarafından gereğinden uzun süre uygulamada tutulduğu için bir sonraki krizin tohumunu içinde yeşertmiştir.
Oysa kısa süreli Krizden Çıkış Programı uygulandıktan sonra bir sonraki adımda Güçlü Ekonomiyi İnşa Programı uygulanmalıydı. Maalesef bu hiç yapılmadı.
Bunun güncel örneği 2000-2001 krizi sonrası yaşananlardır. Kriz sonrası IMF destekli, Krizden Çıkış (kısa vadeli) ve Güçlü Ekonomiye Geçiş (uzun vadeli) şeklinde iki aşamalı bir program hazırlanmasına rağmen 2002 yılında iktidara gelen AKP hükümeti sadece kısa vadeli olarak uygulanması gereken Krizden Çıkış Programını neredeyse bütün iktidarı boyunca uygulayıp Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını rafa kaldırdı.
Kısa süreyle uygulanması gereken ve “Yüksek Faiz Düşük Kur Politikası” olarak bilinen Krizden Çıkış Programının 2018 yılına kadar uygulanması sebebiyle Türkiye’de ekonominin bütün dengeleri bozulmuştur.
Yüksek enflasyon, işsizlik, cari açık bu programın sonucudur. Ülkenin, üreticinin ve tüketicinin aşırı borçluluğu yine bu programın bir çıktısıdır.
Oysa 2007 yılında Güçlü Ekonomiye Geçiş programına geçilseydi bugün yaşadığımız sorunlarla boğuşmayacaktık.
Neden geçilmedi?
Krizden Çıkış programı uygulanırken Türkiye’de dolar bazında %50’yi bulan çok yüksek faiz ödeniyordu. Bu nedenle Türkiye’ye bol miktarda sıcak para şeklinde döviz geliyordu. Sağlanan bu borç ülkede sahte bir refah oluşmasını sağlıyordu.
Bu sahte refahın konforuyla hareket eden AKP iktidarı bu programı siyasi başarısı için bir kaldıraç olarak kullanıp ülkenin yeniden ekonomik krize girmesine ve bütün ekonomik dengelerin bozulmasına sebep oldu.
Çözümü tahmin ettiniz mi?
Bildiniz. Siyasi başarısını ülkenin menfaatinin üzerinde görmeyen bir siyasi iktidar liyakat sahibi kadrolarla Güçlü Ekonomiyi İnşa Programıyla bu sorunu kolayca çözer.
Tabii bunu sağlamak için seçmenin iktidardan sandıkta hesap sorması ve iktidarların bu nedenle seçmenden korkması lazım.
Prof. Dr. Mehmet Hasan EKEN