Su kaybının en yaygın belirtileri arasında susuzluk hissi, halsizlik ve ağız kuruluğu yer alıyor. Su kaybı yaşayan kişiler genellikle kendilerini kötü hissediyor ve bir şey yapmak istemiyorlar. Sıvı kaybı arttıkça baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabiliyor. İleri derecede su kaybı ise tansiyonun düşmesine, nabzın artmasına, kas kramplarına, böbrek yetmezliğine ve bilinç kaybına neden olabiliyor.
Uzmanlar, aşırı sıvı kaybının kalp, beyin, böbrek ve karaciğer gibi hayati organlarda ilave bozukluklara yol açabileceğini belirtiyor. Yaşanan bu bozuklukları tedavi etmektense, bu konu önlem almak her zaman daha kolay. Özellikle kalp, böbrek veya karaciğer rahatsızlıkları olan kişilerin, günlük sıvı alımını doktorlarına danışarak belirlemeleri gerekiyor. Sağlıklı bireylerin ise günde 2-3 litre sıvı tüketmesi genellikle yeterli oluyor.
Yaşlılar ve çocuklar dikkat!
Su, yaşam için vazgeçilmez bir madde olup, vücudumuzdaki dengeyi sağlamak için böbrekler başta olmak üzere birçok organ tarafından düzenleniyor. İdrar, dışkı, ter ve solunum yoluyla kaybedilen su, yediğimiz yemekler ve içtiğimiz sıvılarla geri kazanılıyor. Ancak sıvı kaybı, özellikle yaşlılar ve bebeklerde daha belirgin hale geliyor. Sokakta oynayan çocuklar da farkında olmadan sıvı kaybedebiliyorlar.
İshal ve kusma gibi olağandışı sıvı kayıpları, yaşlı ve çocuklarda dramatik sorunlara yol açabiliyor. Su içemeyen veya içmeyi sevmeyenler alternatif sıvılar tüketebilirler. Meyve suları, çay, kompostolar, ayran, süt, limonata, taze meyve suları, karpuz ve kavun gibi meyveler iyi seçenekler olarak öne çıkıyor. Ancak, meyve suları şeker hastaları veya çocuklarda problem yaratabilir. Ayrıca, tuzlu ayran kalp veya yüksek tansiyon hastalarında sorun yaratabilir.
Sıvı Alımına Dikkat Edilmeli
Su kaybının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği unutulmamalı ve vücudun ihtiyaç duyduğu sıvı miktarı mutlaka karşılanmalı. Özellikle risk grubundaki bireylerin sıvı tüketimine ekstra özen göstermesi gerekiyor.