Kelebek Etkisi Nedir?

Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir.

1905’te biriktirdiği parası ile Viyana’ya gelerek Viyana’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edilip ressam olmak isteyen genç bir adam defalarca başvurur ve ne yazık ki hep reddedilir.

Resmin yanı sıra Viyana için yapabileceği mimari gelişim projeleri için de taslaklar çizen bu genç adam, yoksulların oturduğu şekilsiz konutları yıkıp yerlerine örnek binalar yerleştirmek istiyordu. Daha sonra bir müzikal da bestelemeye çalışan genç adam, dekor ve kostüm çizimleri yaparak güzel sanatlara tutunmaya çalıştı.

Yetinmedi; üç bestesi söylendi ve “Yaylılar İçin Sextet”i çalındı.

Sanat akademisinden ikinci kez ret cevabı alan genç adamın taslakları sınava girmesi için yeterli bulunmaz. Bir süre sonra parası bitince işsizlerin toplu olarak kaldıkları bir barınakta ve kilisede kalır ve para kazanmak için kışın kar kürer, bavul taşır, hatta dilenmeyi bile dener ama beceremez. Daha sonra tanıştığı bir ressamla resim yapıp turistlere satarak para kazanmaya başlayan genç sanat tutkunu, bu arada suluboya hatta yağlıboya resimlerini ilerletmişti. Genç ressam akademiye girmek için son bir çaba gösterir ama yine aynı sonuçla karşılaştı: Kabul edilmedi Akademiye...

Sanatçı olmak için 5,5 yıl Viyana’da mücadele eden bu genç adam, bir süre sonra asker olarak Almanya’nın başına geçerek dünyayı yakıp kavuran Adolf Hitler’in ta kendisidir.

Yaratamayan yok eder...

Çünkü yaratmanın da yok etmenin de insan psikolojisindeki karşılığı benzerdir: İnsan yeryüzündeki varlığını, kendisinin dünyanın gidişatına yaptığı etkisi ile hissedebilir. Bu yüzden ‘Düşünüyorum; öyleyse varım” değil “Değiştiriyorum, öyleyse varım” daha etkili ve belirleyici bir önermedir.

Örneğin, Roma’yı yakan Neron, kendisinden önce yapılmış Roma’yı yaktığındaki haz ile Nuh’un gemiyi yapıp insanları kurtarması aynı psikolojik ihtiyaçladır: Dünyayı değiştirme isteği... Çünkü dünyayı varlığımızla değiştirdiğimize kendimize inandırabilirsek evrendeki varlığımızı başta kendimiz olmak üzere herkese kanıtlamış oluruz.

Hitler ‘yaratarak/varederek’ değiştiremediği dünyayı, ‘yıkarak / yok ederek’ değiştirmeyi denedi. Keşke, ‘Ama başaramadı’ diyebilseydik...

Yoksulların oturdukları eski evleri yıkıp onlar için insanca yaşayacakları binalar yapmak isteyen genç Hitler’in dünyayı değiştirme güdüsü, güzel sanatlar akademisine alınmamasıyla hedefini şaşırmış bir ok gibi bütün insanlığa geri dönmüştür. İşte kelebek etkisi budur.

O Hitler’in iktidara geldiğinde işçilerin tatil yapması için deniz kıyısında 4.5 kilometre boyunda 20.000 kişilik bir salonu da olan 20.000 odalı yekpare Prora Oteli’in yapımına başladığını biliyor musunuz?

Böyle bir 4500 metrelik bir halk oteli projesi çoğumuzun hayaline dahi sığmaz....

Ama Hitler’in Viyana Güzel Sanatlar Akademisine başvurusunun ret edilmeyip kabul edildiğini hayal edebiliriz belki... Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edilseydi, belki de 2. Dünya Savaşı hiç yaşanmayacaktı ve binlerce insanın ölümünden sorumlu olmayacaktı...

Sanatı Tanrısallaştıran, sanat yapmayı elitize ederek halktan ve sıradan insanlardan uzaklaştıran, sıradan insanların sanatla uğraşmalarını hakir gören erklerinin; bu dünyadaki pek çok cinnete payı vardır.

İşte bu yüzden, ‘sanatın ve sanatla uğraşın’ insan hayatına yaptığı yaratıcı katkıyı ve mucizeleri kendimde gördüğümden ve sonra da bilimsel olarak ‘yaratma psikoloji’ ile ilgilendiğimden dolayı olsa gerek her zaman öğrencilerime ‘siz de yapabilirsiniz’ dedim. Kimseye ‘senden oyuncu olmaz’ demedim ama ‘Senin nasıl oynatacağını bilmeyen yönetmenlerin ellerine her zaman düşebilirsin’ dedim.

Çünkü bir ustamdan şunu duymuş ve içselleştirmiştim: ‘Sanat, deneyle gelişen duygu’dur... Deney artıkça sanatınız gelişir. Gökten de zembille inmemiş ve sanıldığı gibi ‘Allah vergisi’ etkisi belirleyici değildir.

Sanata Evet düşüncesi bu yüzden ben de başka bir anlam ifade eder.

Kelebek Etkisi teorisinin örneklerinden biridir: Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.

Hitler’lerin sanatla uçmaya niyetli kanatlarını koparan sanat erkleri, onun savaş uçaklarıyla geri dönerek akademilerini başlarına yıkacak bir cinnetle geri dönebileceğini fark edemediler. Hitlerin Kelebek Etkisi budur belki: içindeki yaratma /oldurma duygusu ketlenen bütün insanlarda olduğu gibi o da yaratmanın yerini yeniden yaratmanın koşulu olan yıkımı koydu. İkinci Dünya Savaşı, binlerce sanatçının, sanatın, estetiğin, mimarinin, kentlerin ve kültürlerin de yıkımı oldu.

Hitler’in iktidara geldiğinde ilk yaptığı işlerden birinin milyonlarca tank, asker, silahlı oyuncaklar yapıp bütün ülkedeki çocuklara bedavaya dağıttığını ve bu oyuncaklarla oynayan çocukların büyüdüklerinde Nazi Ordusunu ve düşüncesini oluşturduğunu bilenleriniz de elbette vardır.

Şimdi bir de; Mustafa Kemal’in askeri okula alınmadığını ve adı Mustafa olan Matematik öğretmenin ona ‘İkimizin de adı Mustafa Senin Adın Mustafa Kemal olsun’ demediğini düşünün... İşte Kelebek Etkisi.

Kıssadan hisse çıkaralım... Bugün bize küçükmüş gibi gelen bir çok eylemimizin dünyayı nasıl etkileyebileceğini bilemeyiz. Bu bize eylemlerimize göstermemiz gereken ‘itina’yı anlatıyordur belki.

Bir zamanlar ‘sanatla’ karşılaşmasaydı; aile ve mahalle kültüründen dolayı belinde silah, beyninde şiddetle yetişen Ümit Görgülü’nün kimlere, nasıl ‘sebepler’ olacağını bilemiyor ve ölçemeyiz elbet.

Sanat eğitimi ve uğraşı eğitim sistemimizin baştacı, olmazsa olmazı olmalı. Sanat her eve girmeli, her insanın ulaşabileceği sanatsal olanaklar yaratılmalı. Küresel ısınma, toplumsal/bireysel cinnetlerle akılla baş etmemizin mümkün olmadığını görmek gerekir. Dünyanın olumsuz gidişatına yapabileceğimiz en etkili yöntemlerden biri ‘sanata evet ve destek’le mümkün…