MERKEZDIŞI/ KIRSAL TİYATRO ÇALIŞMALARINA BİR MODEL: İZMİR BÜYÜŞEHİR BELEDİYESİ KÖY TİYATROLARI

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’de Köy ve kadın tiyatrosu üzerine yıllardır yaptığı başarılı çalışmalarla tanıdığımız sanatçı Vedat Murat Güzel in yönetmenliğinde toplam 4 köyde 4 eğitmenle insan odaklı kişisel gelişimi destekleyen yaratıcı drama ve tiyatro çalışmaları yapılıyor. Köy Tiyatroları projesindeki diğer eğitimciler ise Aysel Güzel, Aysun Adiloğlu, Selcan Akoğlu Kondu, Özgür Adiloğlu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatroları 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı hazırladıkları bir oratoryo ile kutladılar. Henüz çiçeği burnunda bir ekipte hayatlarında ilk kez tiyatro yapan, ilk kez sahneye çıkan, her yaştan oyuncunun olduğu bu ekibi zaman zaman duygulanarak hayranlıkla izledik. Onlar İzmir’in Urla Barbaros, Seferihisar Ulamış, Güzelbahçe Yelki, Çeşme Reisdere köy tiyatrolarının oyuncuları idi.

Oyun sonunda oyuncularla sarmaş dolaş olmuş Yönetmen Vedat Murat Güzel’i yakalayıp sorumuzu sorduk:

-Vedat Hocam, öncelikle bu güzellik için sizi ve bütün emeği geçenleri kutluyorum. Sahi burada neler oluyor?

Vedat Murat Güzel - Güzel şeyler oluyor; daha da olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatroları projesi kapsamında, şimdilik 4 farklı ilçenin köylerinde sürdürdüğü tiyatro çalışmaları ve 2 aylık kısa bir sürede hazırladıkları "Cumhuriyetimiz" gösterisinde ilk kez sahne aldı. Köy seyirlik oyunlar üzerine oyunculuk ve dans çalışmaları sürdüren köylüler, sanat yoluyla üretimlerini güçlendirip mayalanıyorlar mayalandıkça çoğalacaklar. Toprağında çiftliğinde üretimiyle bildiğimiz köylülerimiz sahnedeki tiyatro sevgisiyle ışıldadılar.

Urla Barbaros, Seferihisar Ulamış, Güzelbahçe Yelki, Çeşme Reisdere de köylülere yapılan çağrılar sonunda verilen eğitimlerle 60’a yakın katılımcıyla çalışmalarımız sürüyor. Asıl gösterilerini Aralık sonunda sergileyecek Köy Tiyatrolarımız ‘Cumhuriyetimiz’ adlı gösterisinde sahnede olmanın heyecanını tadıp tecrübe kazandı.

Sanatçı Başkan Tunç Soyer’in kırsala ve köylülere verdiği önem ve onların kişisel gelişimlerine verdiği özen sonucu gerçekleşen bu projenin tiyatro çalışmaları 2 ay önce başladı. Kelebek etkisiyle köylerde mayalanan bu oluşumun büyüyerek tüm ülkeyi sarmasını ve sanat yoluyla insanların farkındalığının artmasını istiyoruz.

- Vedat Hocam, uzun yıllardır Tiyatro ile ilgilenen bir insan olarak şimdiki duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Vedat Murat Güzel - Eşimle beraber 30 yıldır İzmir’de çocuklar, kadınlar, köylüler ve amatörlerle sevdamızı bölüşmek üzere İzmir’imizin dört bir yanında emek veriyoruz. Eşim Aysel Güzel şu anda Narlıdere Belediye Tiyatrosunun da yönetmenliğini yapıyor. Ben Tunç Başkanımızın gayretleriyle kurulan İzmir Şehir Tiyatrolarındayım. Aynı zamanda 12 yıldır başarıyla profesyonel oyunlar sergileyen İzmir Levanten Tiyatrosunu da kurulduğu günden beri yönetmenliğini üstlendik. Tiyatro bizim hayatımızın merkezinde oldu her zaman.

Duygu düşüncelerime gelince; elbette şimdi bize göre yüksek ve güzel duygular içindeyiz. Başkanımız Tunç Soyer ile bir sloganla yola çıktık: "Sanata Dokunan Ellerde Kir Barınmaz". İşte bu inançla, yaşlı, çocuk, genç demeden bütün toplumu iyileştirmek, geliştirmek için tiyatroyu kullandık.

  • Vedat Hocam; biraz da bu sürecin devamı hakkındaki planlamanızdan bahsetsek: Neler olacak, nasıl olacak, kimlerle vb...

Vedat Murat Güzel - Amacımız Köy Tiyatrolarını İzmir’in 30 ilçesinde yaymak; oralarda kıvılcımlar oluşturmak, kök salmak ve sonra onların yeşermesine destek olmak: Tiyatro yoluyla kişilere ve üretimlerine katkı yapmak. Türkiye genelinde buna öncü olup ülke genelinde tiyatro yoluyla kültür alışverişi başlatmak, topluma empatiyle hoşgörü sevgi umut katmak. Ve tüm bunları yaparken de bu alanda tecrübesi olan, insan odaklı çalışabilen sanatçılarla ve tiyatro emekçileriyle çoğalarak daha çok insana ulaşmak istiyoruz.

İZLENİMLER

İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatroları gösterisini KÖY-KOOP Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer de izledi. Baştan beri köy tiyatrolarına destek veren, Tunç Soyer’in de eşi olan Neptün Soyer oyun sonunda yöneten, eğitimci ve oyuncuları kutlayarak; “Tiyatro insanları birleştirir. Biz Tunç ile O AST’ta (Ankara Sanat Tiyatrosu)  çalışmalarını yapar iken tanışmıştık. Ben de üniversite tiyatrosunda oyuncuyum. Tiyatronun bireyin ve toplumun gelişmesine katkısını iyi bilenlerdeyiz. Sizleri her zaman destekleyeceğiz. Bu bir maya, şimdi bu maya sizlerle birlikte çoğalacak ve yayılacak’ dedi.

Tiyatro geniş kitlelere ulaşmanın yoludur

  1. Birliğindeki “Ekim Devrimi’nde “Siyasi iktidar devrimle alınmıştı ama devrimin ve getirdiği yeniliklerin halka anlatılması, benimsetilmesi gerekiyordu. Yüzyıllardır sürmekte olan sınıflı toplumun ve çar zulmünün yoksul ve eğitimsiz bıraktığı kitleleri eğitmenin ve hatta eğlendirmenin sosyalist ve devrimci yolları bulunmak zorundaydılar. Ekim Devrimi bu eğitimci sanatçılara yeni görevler atfediyordu: insanlar eğitilmeli, devrim bütün hızıyla sürdürülerek sosyalizm güçlendirilmeliydi. Birliği tiyatroya ve diğer sanatlara yöneldi. İşte dünya tarihinin en kalabalık tiyatro oyunları bu dönemde oynandı. Stadyumlar bile birer sahneye çevrildi. Bu oyunlarda on binlerce seyirci-oyuncu rol alıyordu. Oyuncu kitlesi o kadar kalabalıktı ki, sahnenin farklı yerlerinde aynı anda dört yönetmen çalışıyor, bir yönetmen de resmin bütününü değerlendiriyordu. 7 Kasım 1920 tarihinde, Ekim Devrimi’nin 3. yıldönümünde sahnelenen “Kışlık Saray Kuşatması” adlı oyun 8000 oyuncu, 500 orkestra üyesi, 4 yönetmenle sahnelenmiş ve 100.000 izleyici tarafından izlenmişti…

Cumhuriyet’le birlikte de benzer bir durum yaşandı. Sistem politik olarak değişmiş olsa da halkın yaşam biçimleri ve sosyolojik yapı yeni sistemi tam olarak kavrayamamıştı. Köy Enstitüleri, Halk Evleri ‘Devrim’i halka indirmek ve anlatmak için birer yoldu. Buralarda tiyatro eserleriyle halk yeni sistem hakkında hem eğlendiriliyor, hem bilgilendiriliyor hem de eğitiliyordu.

1926 yılın da Atatürk içlerinde Raşit Rıza ve Bedia Muvahhit’in de bulunduğu bir tiyatro topluluğuna şunları söylemiştir: “ Sizleri çok takdir ederim. Sizin vatana en büyük hizmetiniz, Anadolu’muzu baştanbaşa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. Turnelerinize muntazaman devam ediniz!”

Mustafa Kemal Muhsin Ertuğrul ve arkadaşlarına milli tiyatromuzu kurmaları için görevlendirmiştir.

Ne yazık ki Atatürk’ün ölümü sonrasında tiyatromuz, onun varlığındaki kadar yeterince desteklenememiş, Köy Enstitülerin kapatılmasıyla da kırsallara götürülen tiyatro ve sanat etkinlikleri çok az düzeye inmiştir.

Köy Enstitüsü ve Halk Evleri Ruhu

İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatrolarının 29 Ekim için hazırladıkları sahne gösterisine giderken gerçekten heyecanlıydım. Çünkü Biz de uzun yıllardır, köylerde ve ‘Merkez Dışı Tiyatro’ yapıyorduk. Merkezin Dışında / Kırsalda tiyatro yapmanın zorlukları biliyordum.

Merkez Dışı Tiyatro, deyimi literatürde belki ilk kez kullanıyor. Çünkü ‘Köy Tiyatrosu’ dediğimizde, ‘Köylülerin yaptığı tiyatro’ mu yoksa ‘Köyde yapılan tiyatro mu’ anlamalı? Kentlerin köyleşmeye, köylerin kentleşmeye yaklaştığı bir yüzyıldayız. Köy ya da kırsalda görev yapan kent soylular (Öğretmen, memur, asker vb.) , klasik köylü ‘tanımlamasının’ dışındadır örneğin. Tersi bir durumda; kente yaşayıp kentli olmayan köylüler de vardır. Bu durumda ‘Köy Tiyatrosu’ yapanların hepsi ‘köylü’ anlamına gelmediğinden bu tür oluşumlara ‘Merkez Dışı Tiyatro’ oluşumları demek daha isabetli olacaktır.

Bu tanımlama tartışıladursun, dediğim gibi, Köy ya da mahallelerde tiyatro yapmanın bin bir zorlukları vardır. Başta çalıştırıcı, yönetmen olmak üzere; gerek çalışılacak yer, gerek dekor kostüm, gerekse de ses ışık vb. Teknik zorluklar başta gelir. Tiyatro yapmanın koşulları oluşmadıkça ‘Tiyatro yapmak’ hayallerle sınırlı kalır.

Bugüne kadar ülkemizde en çok köy tiyatrosunun bulunduğu il İzmir’dir. Cumhuriyet öncesinde kurulan Bademler Köy Tiyatrosu, Balıklıova ve Kaynaklar Köy Tiyatroları zaten varlıklarını kendi dinamikleriyle sürdüren ‘Merkez Dışı/ Köy Tiyatroları idi. Balıklıova Köy Tiyatrosu, orada yaşayan hocamız Semih Çelenk’in, Kaynaklar Köy Tiyatrosu da bizim orada ikamet etmemizden var olmuş tiyatrolardır. Ulamış Köy Tiyatrosu da Tunç Soyer’in Seferihisar Belediyesi Başkanlığı döneminde öncülük yaptığı, yönetmenliğini de Vedat Murat Güzel’in üstlendiği bir tiyatrodur.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatrolarının gösterilerini izlerken ki izlenimlerimden biri de hayatlarında ilk kez sahne alan bu kişilerin elle görülebilen mutlulukları idi. İşin bu tarafı benim tiyatrocu kimliğimden çok bir psikolog olarak daha da ilgimi çekti. Yüzlerinden mutluluk ve huzur okunuyordu. Kimileri ailece, anne/baba/çocuk olarak katılmış, ayakta kalmakta zorlanan yaşlılar ve hatta özel gereksinimli gençler, cüce bir oyuncuları bile vardır. Gerçekten de halkın bütün kesimlerini kapsayan, etkileyici ve etkili bir proje olmuş. Özellikle bugüne kadar hiç tiyatro yapmamış, belki izlememiş insanların bile olduğu bu oluşumda, insanlara tiyatro ile kurulan temasın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan sosyolog olan Eşim Duygu’nun izlenimi de ilginçti: “Bu olay sosyolojik bir araştırma konusu. Toplumsal ve bireysel gelişime bir model önerisi” dedi ki kesinlikle katılıyorum.

  1. Soyer’in çiftçiye ve tarıma yönelik yaptığı atılımlarının sadece tarımsal üretim ve gelişimle kalmayıp sosyolojik ve kültürel üretime de yayması bir toplum mimarlığı örneği. Bu bir vizyon ve misyon meselesi: Bize görünen odur ki; sanki Atatürk ölünce yarım kalan işlerin şimdi yeniden ele alınması gibi.

Bir Buzdağına benzetiyorum bu projeyi: Görünen kısmında köyde tiyatro yapan insanlar var ama buzdağının görünmeyen kısmında; büyük ve projelendirmiş, hayal olmaktan çıkmış ele, göze değen bir toplumsal sanat olayı var. Bu buzdağının görünmeyen kısmında Köy Enstitüsü, Halk Evlerinin ruhu var. Görebilene, anlayabilene...

İzmir Büyükşehir Belediyesi Prometheus’un meşalesini taşıyor.

Mitolojik kahramanlardan Prometheus’un adının anlamı; önceden gören’ veya ‘herkesin göremediğini gören’ demek olan demektir. Prometheus, ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) İlahlar (ilahlaştırılmış güçler ve erkler)’dan çalarak/alarak halka vermiştir.

Kibirleri ve şişmiş egoları ile halkı hakir ve aşağıda gören; sanatı, bilimi ve uygarlığı halka çok gören erklerden, ilahlardan(!) Prometheus’un çaldığı ateşin meşalesini şimdi Tunç Soyer, Şehir Tiyatrosu ve Vedat Murat Güzel taşıyor. Bu meşale şimdi köy tiyatrolarında tütecek, elden ele Anadolu’ya ileterek ısıtıp aydınlatacak.


İzmir Büyükşehir Belediyesinin, toplumsal gelişim, tiyatro ve sanat adına yaptığı bu güzel başlangıcı ve gelişmeleri, yürütücülüğünü de üstlendiğim Yarın Toplumsal Gelişim Eğitim Kültür ve Sanat Derneği olarak yakından izleyecek ve bir model olarak yaygınlaşması, tanınması için elinden geleni yapmaya çalışacağız. Önümüzdeki sayıda İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatrosu yönetmeleri ve oyuncuları ile yaptığımız röportajlar ve izlenimler yer alacak.