CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de depremzede vatandaşlarla bir araya geldi. Evleri yıkılan, aylardır sorunların köklü çözümü konusunda hükümet, bakanlık ve belediyeler arasında gidip gelen mağdur olan İzmirliler, nihayet bekledikleri vaadi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan duydular.
Depremzedelerin emsal artışı konusundaki taleplerine kulak verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Başkan Soyer’e bu konuda talimat verdi ve “Sayın Tunç Başkan. Eğer vatandaşımız bunu ödeyemiyor ve bunu başka yollardan karşılamak gerekiyorsa, bunun için kat yüksekliği gerekiyorsa, ‘Gerekirse yapılacak’ dediniz. Gerekiyorsa değil yapılacak” dedi.
Şimdi sorunun kaynağına inelim. Depremzede yurttaşların çok büyük bölümü ellerinde ne varsa kaybettiler. Şimdi tapusu kendilerinde olan evlerine yeniden girmek için ciddi paralar ödemeleri isteniyor.
Geciken adalet
Proje alanı mağdurları temsilcisi depremzede Avukat Nilsu Karaman Aktarcı, emsal artışının yapılması konusunda isteklerini net biçimde anlatıyor. Genel Başkan Kılıçdaroğlu ise bu talebin yerine getirilmesini isterken aynı netlikte bir tavır koyuyor.
Kılıçdaroğlu’nun sorunu yukarıdaki gibi talimat verircesine ifade etmesi CHP içerisinde bazı kesimlerce yadırgansa da, Kılıçdaoğlu’nun halkın tarafında olduğunu düşünenler davranışı yadırgamıyor.
Ülkemizde çok yayın olarak kullanılan ve adalet sistemindeki sıkıntıları anlatan “Geciken adalet adalet değildir” sözü bana yakın gelecekte CHP’li başkanların bu uygulamanın akibeti konusunda hangi adımı atacaklarını da merak ediyorum.
Depremzedeler adına başkanların bürokrasiye yenik düşmeden çözüm üretmelerini diliyorum. O yıkılan binaları, oturma izni verilmediği için terk eden, evsiz kalanların yaralarının gerçekten sarılmaya ihtiyacı var.
Sözler tutulmaz ise…
Verilen bu sözün tutulmaması, gecikmesi ihtimali CHP liderine olduğu kadar, İzmir’deki başkanlara da büyük zararlar verecektir. Çünkü bu girişimlere dava açma ihtimali daha şimdiden belirdi.
TMMOB İl Koordinasyon Sekreteri Aykut Akdemir’in emsal artışına karşı çıkan açıklamaları dava ihtimalini güçlendiriyor.
Akdemir açıklamaları ile ilkeli bir duruş sergilediklerini söylüyor. Ben ise acı içinde çözüm bekleyen insanları görüyorum.
Bu tavrı İzmir’de yıllarca “meslek odalarının” arkasında duran bu uğurda bazı davalarda yargılanmayı göze alan bir gazeteci olarak üzüntü ile karşılıyorum. Ve meslek odalarının içinin boşaldığı düşünesine kapılıyorum.
Meslek odası denilince benim aklıma halkından iyice uzaklaşmış kişiler gelmiyor, tam tersine bu denli büyük bir üzüntü yaşaya halkın her zaman yanında olan mimarlar, mühendisler, avukatlar, doktorlar geliyor.
İsteyene bu odalarda geçmişte görev yapan efsane isimlerden örnekler verebilirim.