Sadece Cumhuriyet Bayramında doğduğu için bile bu söz söylenebilir. Ama O bu sözü sonuna kadar hak ediyor. Benim gibi Fatih doğumlu… 78 yıldır bu dünyada yaşıyor. Bizi güldürürken gerçekleri gösteriyor. Sevgi dolu bir kalbi, üretken bir beyni, vefalı bir vicdanı var. Vefalı oluşu sadece okuduğu lise kaynaklı değil… Özgürlüğüne düşkün, cesur, kimseye boyun eğmeyen bir yapısı var. Doğduğundan beri sanatın içinde… Türk Müziği nameleriyle büyüyor. Sesi çok güzel ama o tiyatroyu tercih ediyor. Toplum için sanat yapanlardan. Yaptığı her işte mesaj veriyor. Halkı bilinçlendirmeye çalışıyor. Tek kusuru biraz hastalık hastası sürekli kendini hasta sanıyor. Arkadaşları bu özelliğini bilmekte o yüzden fazla büyütmüyorlar. Korona günlerini nasıl geçirdi acaba? Merak ediyorum. Zaman zaman kendiyle dalga geçiyor. Simetri hastalığı nedeniyle, oturduğu evi değiştirdiği bile olmuş... Evin karşısındaki caminin minareleri rahatsız etmiş.
Gençlerin Babası…
Yetenekli öğrencilerin parasızlık yüzünden okuyamamasını kafasına takarak ülkenin en iyi sanat okulunu kuruyor. Şu an alkışladığınız birçok ismin yolunu açıyor. Çocukluğum onun filmlerini seyretmekle geçiyor. Gençken kitaplarıyla tanışıyorum. O sevdiğim bir kahraman… Bu ülkede ayakta alkışlanması gereken birkaç isimden biri… Ancak söylediği bir söz yüzünden kadim dostu Metin Akpınar ile birlikte dava edilebiliyor. Oysa aydın kişi fikri özgürce söyleyebilmeli… Lider biraz hoşgörü sahibi olabilmeli… Neyse ki kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. Kendisi okulunu kundaklayan kişiden bile şikâyetçi olmayacak kadar hoşgörülü… Evet! Müjdat Gezen’den bahsediyorum.
Teşekkürler Dostum…
Dün akşam sevgili dostum Gökmen Ulu’nun yeni eserini izlemek için Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ne koşuyorum. Bir saat öncesinde orada olmama rağmen kapıda bir kuyrukla karşılaşıyoruz. Davetiyelerini önceden İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğünden alan izleyiciler bu tür etkinlikleri özlemiş gözüküyor. İçeri giriyorum kapıda uzun zamandır göremediğim Ferhan ile kısa bir sohbet sonrası yukarıya çıkıyorum. Gökmen karşıma çıkıyor. Her zaman gülen gözleri yine ışıl ışıl, gururlu… Daha önceki belgesellerindeki başarıyı bu çalışmada da göstereceği belli… Onunla yıllarca aynı çatı altında çalışmaktan dolayı çok mutluyum. Birlikte ne çok anılarımız var. Kim bilir belki günün birinde biz de Gökmen Ulu belgeseli yaparız. Yüreğine sağlık… İçeri giriyorum. Bütün İzmir burada sanki burada… Romanları en iyi anlatan kişi olduğu için (Gırgıriye serisi bir efsanedir.) Çılgın Cemal’in roman orkestrası da sahnede… Yıllar önce Gezen’in jüri üyesi olduğu yarışma programına da katılmıştı. Onları o kadar iyi anlattı ki kendisinin de bir Roman olduğunu düşünenler olmuştu.
Büyük Usta Salonda…
Dakikalar geçmiyor. Saat tam 20.00’da… Büyük Usta bembeyaz saçlarıyla salona giriyor. Herkes ayakta alkışlıyor. Biraz yorgun karayoluyla gelmiş ama gözleri hala daha yapacak çok iş var diyor. En önde değil orta sıralarda bir yere kızıyla beraber kendisi için hazırlanan yere oturuyor. Gökmen sahneye çıkıyor. Gezen’den alışkın olduğumuz tarzda bir selam veriyor. Kürsünün başına geçiyor. Oldukça heyecanlı… Belgesel ile ilgili hazırlık aşamasını çok kısa anlatıyor. Daha konuşacak çok kişi vardı ama ulaşamadıklarımız oldu diyor. Çok yakında çıkacak kitabın müjdesini vererek, kitapta herkesin olacağını söylüyor.
Ve belgesel …
Belgesel başlıyor. Kaybettiğimiz yıldızlarda Müjdat Hocayı anlatmış. Hem hocalarından hem de öğrencilerinden onu dinlemek çok keyifli… Bence kaçırmayın. Belgesel sonunda sahneye çıkıyor. Alıyor darbukayı eline döktürüyor. Çok yaşa büyük usta… Kızını sahneye çağırıyor. Bu akşam Bostanlı Suat Taşer’de kızı Elif ile birlikte “Baba Kız” oyunu ile sahnede olacak. Muhteşem bir oyun olacağını düşünüyorum. Herkesi davet ediyor. Kazandığı parayı oyuncu yetiştirmeye harcayan dev adam…
Beyaz Saçlı Dev…
Hayat bir oyun… “Oyuncularda kağıttan karakterleri insan yapan sihirbazlar…” Yaşamımıza renk kattığın, bize hissettirmeden yol gösterdiğin ve içindeki çocuğu hep beslediğin ama çocuk kalmasına izin verdiğin için çok teşekkürler. Beyaz Saçlı Dev… 61 yıldır seni izlemek çok keyifli umarım daha uzun yıllar bizim yolumuzu aydınlatırsın…
Yakar Geçerim…
Bu yazıyı kaleme alırken Radyo Ege’de, Ajda söylüyor… “Yakar Geçerim…” Müjdat Hocama gelsin…
Yine yüzünden düşen bin parça
Dalıp dalıp uzaklara iç çekiyorsun
Eğer bıçak kemiğe dayandıysa
Niye bu amansız acıya göz yumuyorsun?
Akıl karı değil ızdırabın böylesi
Bu aşk değil esaretin ta kendisi
Ben senin yerinde olsam
Ufak ufak uzarım durmam
Pılımı pırtımı, toplar giderim
Bakmam göz yaşına bakmam
Bi' dakika bile katlanmam
Sevene zulüm edeni ezer geçerim
Tekrar görüşünceye kadar, daima gülümseyin.