Türkiye’nin birçok kentini görme, uzun sürelerle kalma ve bazı kentlerinde yaşama şansım oldu. Dolayısıyla da bu kentlere gazeteci gözüyle bakarak, eleştirerek ve kendi çapımda projeler üreterek katkı vermeye çalıştım. Açık bir şekilde söyleyebilirim ki İzmir, bu kentlerin en güzeli, en kadimi ve en çok parlatılması gerekeni.
Sabahları işe güce baktığımız, akşam da evlerimize çekilip, günlük rutinimizi tamamladığımız açık cezaevleri değil kentler. Kentlerin kültürleri, yaşam biçimleri, kendilerine has havaları, suları olduğu gibi bana göre cinsiyetleri de vardır. İzmir, tartışmasız bir şekilde güzel bir kadın…
Verimli topraklarıyla bir anne, kadim ve geleneksel yapısıyla, Zübeyde Anamız gibi sakız renkli başörtüsüyle babaannemiz, ananemiz… Kordonuyla, renkli geceleriyle, fuarıyla cilveli bir genç kız. Limanı, fabrikaları, emeği ve üretimiyle eşit fırsatları kovalayan bir iş kadını İzmir...
Peki hep iyilik ve güzellik mi var İzmir’de?
İzmir’in güzel yüzünde çok fazla yara izi var. O kadar çok dayak yemiş ki bu güzel kadın, o kadar çok yalan yanlış ameliyat olmuş ki, o kadar kötü davranılmış ki ona, çıplak görseniz oturur ağlarsınız. O kadar çok insan girmiş ki hayatına, hepsinin ağırlığını taşıyamıyor artık İzmir. Boğazından bağırsaklarına kadar tükenmiş, çürümüş, yara bere içinde iltihaplı yaraları var onun…
Çevresi çok geniş İzmir’in… Bir tarafı tarih, doğa, deniz, güzellik. Binlerce yıl öncesinden bir medeniyet beşiği uzanıp kokusunu içimize çektiğimiz sinesi… Bir tarafı sanayi, üretim, emek… Bir tarafı huzur, dinlenme, eğlence. Bir tarafı liman, ithalat, ihracat, para…
Bazı dostları onu korumak, kollamak, daha iyi yerlere gelsin, daha çok kazansın, daha çok misafiri olsun, adı geçtiği zaman akıllara güzel anılar, dudaklara bir tebessüm gelsin diye çalışıyor. Bazı dost görünen düşmanları, onu hiç istemediği, mutlu olamayacağı, İzmir kalamayacağı yerlere sokmak istiyor. Kötü yola çekiyorlar bu güzel kadını.
Mahallenin güzel ablası, hamarat yengesi, tarladaki çiftçi kadın o. Ödemiş, Kiraz, Torbalı…
Plazadaki makyajlı, yoğun, iş bitiren, para kazanan İzmir Hanım o. Bayraklı, Konak…
Bergama, Efes, Agora… Tarih o. Hep vardı, buradaydı, burada olacak.
Çeşme o, Karaburun o, Foça o… İçimizi ısıtan güneş, serinleten deniz, karnımızı doyuran mahsul o…
Denizinde beş liman, uluslararası hava limanı, treni, TIR’ıyla lojistik üssü İzmir…
İzmir’e sahip çıkın.
İzmir’in bir ana olduğunu unutmayın. Siz kadınlara sahip çıkar, onları korursanız, onlar da size sahip çıkar, korur, büyütür.