“İsmail Kahraman” denilen bir şahıs (!) 30 Ağustos 2022 günü Rize’de yaptığı bir konuşmada, ülkemizin yani Anadolu ve Trakya’nın emperyalist ülkeler tarafından işgal edilip bu topraklarda yaşayan halkın bağımsızlığının yok edilmesine karşı çıkarak kurtuluş günlerinin kutlanmasını eleştirdi. Önce bu şahsın kim olduğuyla ilgili birkaç hatırlatma yapayım…
İsmail Kahraman, 23 Mart 1940 Rize İkizdere doğumlu Türk (!) avukat ve siyasetçi. 20’nci, 21’inci ve 26’ncı dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yemin edip (!) milletvekili olarak siyasete adım atan bir zat. 28 Haziran 1996’da Kültür Bakanı, 22 Kasım 2015 ile 7 Temmuz 2018 tarihleri arasında da TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olarak bu ülkenin nimetlerinden yararlanan bir şahıs.
Gelin isterseniz bu zatı muhteremin özgeçmişinden, bu makamlara nasıl ve neden getirildiğini de özetleyeyim. Hukuk Fakültesi öğrencilik yıllarında Amerikan emperyalizminin 6’ncı Filosu’na karşı mücadele eden yurtsever gençlerin karşısında duran bir kişi. Amerikan askerlerini törenle karşılayan ve en önemlisi de Amerikan gemisine secde ederek namaz kılan ve kıldıran bir şahıs. Milletvekili olarak siyasi hayatında yükselişe geçirtilen İsmail Kahraman bu güzel ülkenin nimetlerinden yararlandı. Halen de bu makamların ona hak olarak tanınan nimetlerinden yararlanarak yaşamını sürdürüyor.
Siyasi hayatında neler dedi neler. Onu bir kenara bırakalım son açıklamasına bir bakalım. 30 Ağustos 2022 Salı günü şu cümleleri kullandı: “Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım. 2 Mart’ta Rize kurtulmuş, kim diyor? Yok Erzurum şu Mart’ta… Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz. ‘Ben esirdim, esareti bitti, ben köleydim’ diye ikrarda bulunulmaz. Tarihi zengin ve engin bir milletiz biz. Biz köklü bir devletiz. Zaferlerle dolu bizim tarihimiz İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki. 2 Mart’ta da aynı şey var. Ruslar çekildi gitti. Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık. Tarihi doğru dürüst niye bilmiyoruz. Övünecek doğru dürüst tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz. Fethettiğimiz tarihe diyeceğiz.”
Ben bu zatı muhteremin konuşmasına tek bir cümle ile yanıt verip yorum yapma hakkını “SON MÜHÜR” gazetemizin siz değerli okurlarına bırakacağım. “İsmail Kahraman’ın bu söyleminin arkasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Kurtuluş Savaşı’nı ve onun kahramanlarını yok saymak yatıyor.”
Gelelim bugünümüze, bugün 9 Eylül…
Bugün; 9 Eylül 1922 Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ile Türk Ordusu’nun Büyük Taarruz Harekatı sonucu, Yunan İşgali altındaki İzmir’i düşmandan kurtardığı günün 100’ücü yıl dönümü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile Türk Ordusu’nun kahramanlarını şükran duygularımla anıyor önlerinde sevgi ve saygıyla eğiliyorum.
Yazımı Atatürk’ün 1925 yılında söylediği şu sözleri ile bitireceğim: “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır. Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir tesadüf, beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar annem sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün evvela Karşıyaka’yı ve orada da sizin Türk topraklarınızda yatan annemin mezarını gördüm.”
Günümüz kutlu olsun…