Bu yazımda sizlere, İzmir’in kurtuluşunu, ertesinde çıkan yangını, Cumhuriyet’in ilanını ve de devrimlerin yapılışına birer birer tanık olan bir Cumhuriyet kadınından bahsedeceğim. Tüm İzmir’in tanıdığı bir kişi olan Ayşe Mayda, 1916 yılında, Salepçioğlu camisinin arkasında doğmuştur. 9 Eylül 1922, evlerinin bitişiklerinde bulunan bir anaokuluna giden Ayşe Hanım,  İzmir’in kurtuluşuna şöyle anlatır:

 “6 yaşındaydım, çok küçüktüm, “Gazi Paşa İzmir’e gelecek” deniyordu. O günü hiç unutmuyorum. Annemler, sabahlara kadar dikiş makineleriyle bayrak diktiler. Sabahlara kadar ay yıldızı kesiyor, bayrakları dikiyorlardı. Ama Gazi Paşa geldi mi, gelmedi mi farkında değiliz. Sabahleyin kalktık, bizim yanı başımızda Ardahan Oteli vardı, otelin önüne kocaman bir bayrak yukardan aşağıya indirdiler, hepimiz koştuk o bayrağa baktık, tabii ki ağlayarak koşuyoruz. Beyler sokağının ön tarafına çıktık, alkışlar kıyamet gibiydi, bir müddet sonra Türk askerleri geçti, süvariler atların üzerinde çok yorgundu, zavallı askerlere su veriyorduk. Tabii o zaman çok küçüğüm, ama gene aklım eriyor, her şeyi biliyordum. 9 Eylül günü çok hareketliyiz doğal olarak.

Yangını ve yangın sonrasını hatırlıyorum. Yangın başladı, hepimiz telaş içindeyiz, herkes yangına bakıyor, alevler, dumanlar görünüyor. Kordon bize çok uzaktı, ama yangın kordon taraftan geliyor, ben arada bir o tarafa bakıyorum, kırmızı alevleri görüyorum. Korkudan başımı yastığa dayadım, hem ağlıyorum, hem saklanıyordum, yangın bize de gelecek, o zaman ne olacak, diye. Akşam babam eve geldi, yangını Ermenilerin çıkardığını söyledi ve sövdü, saydı.”

Ayşe Hanım, Devlet Gureba Hastanesi’nin arkasında bulunan bir özel okul olan Ravzairfan’da başlar, kurtuluşun simgesi olan 9 Eylül törenlerini ondan dinleyelim:

“9 Eylül törenleri başladı, biz okul olarak gitmeye başladık. Babamın atlı arabaları vardı, atları kadanaydı, kocaman ayakları vardı, çok kuvvetliydiler ve top arabalarını çekerlerdi. Bizim arabalar bütün 9 Eylül törenlerinde en önde top arabasını çekerek geçerdi. Biz Ravzairfan öğrencileri törende, kanat takardık ve melek olurduk. Hilali Ahmer’e (Kızılay) giderdik, orada bizi hazırlarlar, arabalar gelir kurdelelerle süslenirdi. Başımıza şapka giyerdik, sulh kızı olurduk, elimizde meşale olurdu. O zamanki törenlerde Basmane’den kalkan kortej, Kemeraltı’ndan çarşının içinden geçerdi. Halk Kemeraltı’ndaki dükkânların önlerine sıralanır, geçiş töreni izlenirdi. Bizim zamanımızda doğrudan doğruya askerler top arabalarıyla geçerdi, hiç unutmam.”

Damlacık semtinde oturan Ayşe Hanım’ın ailesi, daha sonra İngiliz bahçesinde iki katlı İngilizlere ait bir eve taşınırlar. Ayşe Hanım, o evde yaşadığı bir anıyı şöyle nakleder:

“Atlı tramvay yayılmıştı, babamın atlı arabalarının şehre girişini yasaklamışlardı. 25–30 at bahçedeki ahırdaydı. Sanırım, yıl 1926’ydı. Babam Salih Ağa, Demirci Mehmet Efe ve Yörük Ali Efe ile arkadaştı. Ama iki efe de birbirleriyle küstü. Demirci Mehmet Efe erken gelmişti, Yörük Ali Efe bahçeye ahır tarafından girince, “merhaba” diye havaya bir el ateş etti. Hemen Demirci Mehmet Efe de bir el ateş ederek, ‘hoş geldin’ diye cevap verdi. Evde birbirlerine sarılarak barıştılar, bu anıyı unutamam”. Ayşe Mayda’nın başka bir anısı ise:

“1934 senesiydi galiba, biz hala İngiliz bahçesinde oturuyorduk. İlk defa Atatürk’ü orada gördüm. Atatürk İran Şehinşahı’yla geldi ve bizim İngiliz bahçesinden Karataş’a geçti. Arabasının üstü açıktı, biz el salladık ve Atatürk öylece önümüzden geçip gitti.”

Baba Salih Ağa, Köprü’deki İzmir Valisi Kamil Paşa’ya ait konağı satın alır. 1905 yılında yapılan bu köşk, İzmir’in simgesi olan ‘Saat Kulesi’nin mimarı Raymon Pere tarafından yaptırılmıştır. Ayşe Hanım da çok arzuladığı Amerikan Kolejine yazılır. Ayşe Hanım, okul günlerini şöyle anlatır:

“1937 yılında Amerikan kolejden mezun oldum. Benim zamanımda beyaz elbiseler yaptırırdık. Bizim zamanımızda kep yoktu, doğrudan doğruya beyaz tuvaletler giyilir, saçlarımız yapılırdı. Biz kolejden çıkınca, arabanın önünü keserler, para isterlerdi. Konak Kordon’da Cumhuriyet Gazinosu vardı. Cumhuriyet Gazinosu’nda yemek yenirdi, orada eğlenilir, babası gelen babasıyla dans ederdi. Gelin alayı gibi öyle çok güzel geçti yani kolej hayatım. Artık resimlere baktıkça çok şeyler gelir aklıma.”

Kolej bitince, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği’ne kaydını yaptıran Mayda; “O devirde İstanbul’da bir kızın okuması çok zordu. Diş hekimi oldum, asistan oldum. 1945’de de İzmir’e döndüm” diye anlatmıştır. Mayda, İzmir’de ilk muayenehanesini nasıl açtığını şöyle anlatır.

“1945 yılında 2. Beyler sokağında Halim Alanyalı pasajında ilk muayenehanemi açtım. Prof. Dr. Kantorowicz’in uyarısıyla, sadece ‘Ayşe Mayda’ diye levha astım. Amerikan Koleji mezunları, öğrencileri ve Amerikalılar hastam olarak gelmeye başladılar. İzmir’in ilk ortodontistiydim, birden meşhur oldum ve tanındım. İstanbul’da üniversitede Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i tanıdım. İzmir’de önce Safiye Ayla’yı tanıdım. Naci Sadullah beni Cevat Şakir Kabaağaçlı’yla tanıştırdı. Arkadaş oldum, seramik sanatçısı Füreyya ve ressam Aliye Kabaağaçlı’yla arkadaş oldum. İstanbul konservatuarını kuran Şerif Muhittin Targan ile tanıştım. Daha sonra Safiye Ayla ile evlendi. Ruhi Su’yla tanıştım. Sanırım 1960’lı yıllardı. Araba kullanıyordum, Çeşme’ye ve Şifne’ye götürdüm. Kaplıcada verdiği konser herkesi şaşırttı. Necati Cumalı’yı tanıdım, beraber geziler yapardık. Behçet Uz Bey komşumdu, çocuklarını tanırım. Osman Kibar’ı tanırım. Vedide Baha Pars, kolejde İngilizce öğretmenimdi, sonradan milletvekili oldu. Pakize Suda ve Sezen Aksu komşumuzdu.”

Yüzyıla sığmayan ve dolu dolu yaşanmış bir ömür içinde, O’nu birçok kurum ve kuruluşa bağış yaparken görürüz. Dünya Ortodontistler Rehberi’ne adı yazılan ilk Türk kadını olan Ayşe Mayda için PTT posta pulu bastırmıştır. İstanbul ve İzmir Diş Hekimleri Dernekleri, Amerikan Kız Koleji’nden Yetişenler Derneği, İzmir Hayvanları Sevenler Derneği ve Soroptimistlerin kurucularından olan Mayda, 101 ülkeden 100 bini aşkın üyesi olan Inner Wheel Kulübü’nün Margarette Golding Ödülünü almıştır.

Ayşe Mayda ve kardeşi Seniha Mayda’nın, İzmir’de bağışlarıyla yapılan, ilkokul, kültür merkezi ve sağlık merkezi bulunmaktadır.

Ayşe Mayda’nın iki konuda en çok memnuniyetini belirtir, birincisi adının bir gölete verilmesi, diğeri ise oturduğu Köşkün yanından geçen sokağa “Ayşe Mayda” adının verilmesidir. O’nu 105 yaşında sonsuzluğa uğurladık, O, yaşarken adını, sonsuza kadar altın harflerle yazdırandır. Işıklar içinde yat, İzmir’in Cumhuriyet kadını Ayşe Mayda...

Ahmet Gürel

Araştırmacı-Yazar