Ölümünün üzerinden 86 yıl geçti ama söylediklerin önemini hiç yitirmedi Atam.
Öyle sözler miras bıraktın ki, bugün yaşananlara bakıldığında ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılıyor Atam.
Sen demiştin…
‘’Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır."
Bilesin, tarikatlar cirit atıyor...
Eğitimde, poliste, sağlıkta kısaca her yerde tarikatların sözü geçiyor Atam. Her köşeyi tuttular, her yeri işgal ettiler. Şeyhler her gün TV’lerde, dervişler sokaklarda, müritler iş başında Atam.
Sen demiştin…
"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
Bilesin, her gün kadınlar öldürülüyor. Sadece geçen yıl 315 kadın öldürüldü. Kadın cinayetlerini durduracak İstanbul Sözleşmesi rafa kalktı. Devlet kadınını koruyamıyor. Bırak kadını omuzlarda yükseltmeyi, ellerinde olsa eve kapatacaklar Atam. 
Sen demiştin…
‘’Benim gözümde hiçbir şey yoktur. Ben liyakat aşığıyım. Benim müstesna olduğuma dair bir kanım yok.’’
Bilesin Atam, liyakat sadece sözde bugün. 
Dayısını bulan işe giriyor. Arkasında siyasi güç olan odacı genel müdür yardımcısı oluyor. Hamili kart yakını bir gece de daire başkanı yapılıyor Atam. Ne kadar liyakatsiz var, köşe başlarında yönetici ne yazık ki Atam. Dünyada bilim adamları kanserin aşısını bulmaya odaklanmış, uzayda koloni kurmayı planlarken, biz deve sidiğinin faydalarını konuşuyoruz. 
Sen demiştin…

"Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.’’
Bilesin, bırak efendi olmayı köylü, çiftçi perişan…
Ne ektiğinin karşılığını alabiliyor ne yetiştirdiğinin. Şikayet etti mi de ‘Ananı da al git’ diye azarlanıyor. Zenginler rahat gezsin diye yatlara ucuz mazot veriliyor ama çiftçinin traktörüne gelince olmaz’ deniyor Atam. 

Sen ne güzel demiştin…
‘Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun devlet halinde varlığı kabul edilemez’
Bilesin, bugün herkes Adaleti arıyor.
Adalet sopa oldu sanki birilerinin elinde. Mahkemelere güven yerlerde sürünüyor. Hakimlerin savcıların bağımsızlığı sadece sözde Atam. Gerçek hukuk devleti olmak zor görünüyor Atam. 

Sen demiştin…
‘’Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir’’
Bilesin artık öyle bir basın yok ülkede.
Korkmadan yazan, birinin uydusu olmayan, sadece halka gerçek haber vermeyi dert edinmiş basın hemen hemen hiç kalmadı Atam. Ya yandaş, ya havuz içinde artık basın. Haberler bile parayla yapılıyor artık. Kimden daha fazla menfaati varsa onun yanında yer alıyorlar Atam.

Sen demiştin…
‘’Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz.’’
Bilesin, enflasyonu bile doğru düzgün ölçemiyoruz, fakirleştik, yoksullaştık.
Emeklisi 12 bin 500 lira maaşla yaşamaya çalışıyor. Çalışanı 17 bin lira olan asgari ücretle geçim mücadelesi veriyor. 10 gün önceki fiyat, 10 gün sonrasını asla tutmuyor. Devlet enflasyon yüzde 4 diyor, bağımsız bir kuruluş yüzde 80’nin üzerinde olduğunu iddia ediyor. Ticaret odası başka rakam açıklıyor vatandaş pazara markete bakıyor başka söylüyor. Fakirlik aldı başını gitti Atam. Sadece 5 milyon hane 20 milyonun üzerinde vatandaş sosyal yardım alıyor Atam. 

Sen çok şey söyledin Atam…
Çok uğraşsalar da, hala didinseler de üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen senin fikirlerini, söylediklerini silemediler, kalplerden söküp atamadılar.
Atamazlar da…
Çünkü, sen bu Cumhuriyet’i gençlere emanet ettin ve dedin ki, ‘Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!’’
Bilesin Atam, gençler görevlerine hakimler.